reklam
reklam
DOLAR39,6788% 0.17
EURO45,8062% 0.24
STERLIN53,4880% 0.2
FRANG48,5784% 0.17
ALTIN4.292,51% 0,03
BITCOIN103.188,01-1.18
reklam

Zehra Nine’nin Başına Gelenleri Anlatıp İsyan Etti: Biz Ölüyoruz

Yayınlanma Tarihi : Google News
Zehra Nine’nin Başına Gelenleri Anlatıp İsyan Etti: Biz Ölüyoruz
reklam

Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda enerji, ulaşım ve madencilik sektörlerinde yatırım süreçlerini hızlandırmayı amaçlayan ve zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasına sebep olan torba kanun teklifinin görüşmeleri 19 saattir sürüyor. Kamuoyunda “Süper İzin” olarak adlandırılan teklif, ciddi eleştirilerin hedefi haline geldi.

Muhalefet milletvekilleri, 19 Haziran’dan itibaren başlayan görüşmelerin hemen başında, Komisyon Başkanı Mustafa Varank’ın tutumunu protesto etmek için komisyona aktivist, hukukçu ve köylülerin alınmasını talep etmişti.

Muhalefetin ısrarı doğrultusunda görüşmeler, fiziki şartların daha uygun olması sebebiyle Plan ve Bütçe Komisyonu salonuna taşındı.

Teklifin tümü üzerine görüşmelerin tamamlanmasının ardından, iktidar ve muhalefet, komisyona davet ettikleri ziyaretçilere görüşlerini sundular.

Bu bağlamda, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mücahit Taha Özkaya, zeytin ağaçlarının taşınabilirliğine dair şunları belirtti:

– “Zeytin ağaçları taşınabilir özelliktedir. Yaşlı ağaçlar, toprak altındaki yumruları ile birlikte taşınabilir. Doğal saksı yöntemi uygulandığında, bu ağaçlar sağlıklı bir şekilde büyür ve 3 bin yaşına kadar taşınabilir. Zeytin ağaçlarında verimli zaman dilimi diye bir şey yok.”

– “Gençleştirme budaması yapılarak, ağaçların eski haline dönmesi mümkündür. Tekniğine uygun yapıldığı takdirde taşınan ağaçların yüzde 100’ü yaşar. Bu konuda gözlemlediğim örnekler var, taşınma sürecinde bulunduğum durumlar mevcut.”

EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, soru soramadıkları için Başkan Varank’a tepki gösterdi. Varank ise vekillerin soru sormaları için yeterli süreleri olmadığını ifade ederek, uzmanlara soru sormaya devam edeceğini belirtti.

‘Tayyip Bey de Üzülecek’

TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, Türkiye genelinde yabancı maden şirketlerinin doğayı kirleterek değerli madenler çıkarmak adına yürüttüğü çalışmalara karşı çıktı.

Maden sahalarının rehabilitasyon süreçlerinin maliyetli ve uzun sürdüğüne dikkat çeken Ataç’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şunlardır:

– “Zeytin önemli bir konu fakat dördüncü grup madenler de aynı ölçüde mühim. Her konuyu bir arada ele aldığımızda karmaşa ortaya çıkıyor. TEMA’nın maden konusundaki duruşu sebebiyle madenciler bizden rahatsız oluyor.”

– “Vahşi madenciliğe karşı değiliz ancak bu yöntemle madenlerin ülkemizde çıkarılmasına karşıyız. Çünkü bu madenlerden zenginleşen bir ülke yok.

– “Kanada, Amerika, Avustralya gibi ülkeler, diğer ülkelerde o ülkenin toprağını ve suyunu kirleterek geri çekiliyorlar. Bu şirketlerin web sitelerinde ‘Türkiye en karlı operasyonumuz çünkü mevzuatı zayıf’ ifadesini gördüm.”

– “Bir Türk olarak yüzüm kızardı. Altın madeni şirketlerinin sahtekarlıklarına kanmayalım. Bu insanlar istatistikleri çarpıtarak konuşuyor. Buradaki mesele, açık havada liç yöntemiyle yapılan kimyasal işlemlerdir ve bunu Türkiye’nin her yerinde gerçekleştiremeyiz.”

– “Rehabilitasyon başka bir şey, restorasyon olmalıdır. Bu işler 15-30 milyon euroya olmaz. Kanada, 2005’ten 2038’e kadar 4 milyar dolara rehabilitasyon yapacak. 29 ilin ruhsat haritalarını çıkardık.”

– “Gümüşhane’nin yüzde 93’ü altın madenlerine ruhsatlı mı? Trabzon’un yüzde 77’si dördüncü grup madenlere ruhsatlı. Kaz Dağları gibi yerlerde altın madeni yapılamaz. Çok üzüleceksiniz değerli milletvekilleri. Tayyip Bey de yapılanlara üzülmekte.”

‘Biz Ölüyoruz, Kanser Hastası Oluyoruz’

Milas İkizköy Muhtarı Necla Işık, daha önce Meclis’e sunulan ama yasalaşmayan teklifleri hatırlatarak kanun geçerse 40 köyün taşınmasının gerektiğini ifade etti. Işık, şunları ekledi:

– “Burada 40 köy yok olacak. Sadece Ekizköy’de 40 bin zeytin ağacımız var. Diğer köyleri saymıyorum bile. Bu köylerin geçim kaynakları ne olacak, emeğimiz ne olacak, toprağımız ne olacak?

– “Bizim üzerimizde bir talan var; her şeyimize çökülmeye çalışılıyor ve buna dair bize sorulmuyor. Sesimizin 6 yıldır duyulmamasının sebebi nedir?

– “40 köy ve bu köyler zeytinle besleniyor. Anılarımızı yok etmek ne demektir? Geçmişimizin ve geleceğimizin yok edilmesi ne demektir?

– “Akbelen’de bir Zehra Ninemiz var. O, ağaçlara sarılarak dünya tarafından tanındı. O diyor ki: ‘Santralde biz çalışıyoruz, ekmek yeniyor.’ Saygı duyuyorum, ekmek derdi var ama siz ekmek yiyeceksiniz diye bizim tarlamızda olamayız.

– “Ata mirasımızı terk edemeyiz. Bu Zehra Nineye ne oldu biliyor musunuz? Bir ay önce kanser teşhisi konuldu. Herkes Zehra Nineyi tanır, Akbelen’de ağaca sarıldı, benim kızım arkasındaydı.

– “Sadece Zehra Nine değil, köyümüzde şu anda beş kişi kanser tedavisi görüyor, kemoterapi ve radyoterapi alıyor. Her gün Muğla’yı etkiliyor. Biz ölüyoruz, kanser hastası oluyoruz. Bizleri görün, biz mağdur edilen köylüleri görün; bunu ifade etmek için buradayız.”

reklam

YORUM YAP