

Geçmişte İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini üstlenen Tunç Soyer, yaklaşan seçimler öncesinde Belediye-İş Sendikası ile bir toplu iş sözleşmesi imzaladı. Yeni başkan Cemil Tugay, bu zammın sürdürülebilir olmadığına dikkat çekerek Eylül ayındaki enflasyon farkı zammının geri alınmasını istedi. Ancak sendika bu talebe sıcak bakmadı. Sendikanın olumsuz yanıt vermesi üzerine belediye, toplamda 1030 çalışanı kapsayan işten çıkarma işlemlerini yürütmeye başladı.
Başkan Tugay ile Belediye-İş Sendikası arasındaki müzakereler sonuçsuz kalınca, işten çıkarmalar gerçekleşti. Türk-İş'e bağlı Belediye-İş Sendikası, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden 360 işçinin işten çıkarıldığını duyurdu. Bu durumun ardından, 8 Temmuz Salı günü Belediye-İş Sendikası'na üye işçiler, sendika binası önünde bir araya gelerek Başkan Cemil Tugay'ın ofisinin yer aldığı Egemenlik Binası'na yürüdü. İşten çıkarılan çalışanlar, eylemlerinin ikinci günü itibarıyla Egemenlik Binası önünde sloganlarla protestolarını sürdürdü. Eylemin dokuzuncu gününde Belediye-İş Sendikası Genel Başkanı Nihat Yurdakul da destek vermek üzere İzmir'e geldi.
“Seçime Kısa Bir Zaman Kala Sözleşmeyi Biz Getirmedik”
Yurdakul, basın toplantısında yaptığı konuşmada, “Başkan ve yanındakiler bugüne kadar birçok şey söylediler. Biz de derdimizi ifade etmeye çalıştık ama her zaman uygun bir tutum sergiledik. Ancak doğruyu söylediğimiz için kimse bizi itham etmemeli. Onlar kendi çıkarlarını korurken, benim işimi bırakmam namertliktir. 31 Mart seçimlerinden 5 gün önce toplu sözleşme imzaladık, bu fırsatçılık değil. Seçim zamanına yakın bir sözleşme değil bu, bir süreç. Eğer işveren iyi niyetli olursa bu görüşme bir haftada ya da bazen bir günde nihayete erer. Bu durum, siyasi parti yöneticileri ve çevresindekiler tarafından da bilinmektedir. 'Bu toplu sözleşmeden haberim yoktu' dese bile herkesi inandıramaz.” şeklinde konuştu.
“Manipüle Ediliyor”
Toplu sözleşmedeki zammın 6 aylık enflasyona dayandığını belirten Yurdakul, “Başkan, 'Bize 90 bin verin imzalayalım, 42 bini sizin olsun' dedi. Ancak bu konuda yoklar. Manipülasyon yapılıyor. Biz bu kadar maaş almıyoruz ama bir gün bu kadar kazanacağız. Bu arkadaşlar, kötü koşullarda çalışıyor. İkramiye alıyoruz ama en düşük maaş 80 bin derken gerçek o kadar değil. Bizim en düşük maaş aralığımız 55 bin ile 65 bin lira. Sendikanın sorumlu olduğunu belirtiyor, ancak ben bu arkadaşların ve ailelerinin hakkını savunmak için her şeyi yaparım. 'Sendika adım atmak zorunda' diye tehditvari yaklaşım, sosyal demokrat bir belediye başkanına yakışmaz.” ifadelerini kullandı.
“Kimseyi Açlıkla Terbiye Etmeye Kalkmayın”
Yurdakul, açıklamasına şöyle devam etti:
– “Başkan, 'Sandık kurun dedim. Kurmadılar' diyor. Ama emeği savunan bir sendika başkanı, temsil ettiği emekçilerin maaşını geri düşürmek için sandık kurar mı? Elimizi kırarız ama sandık kurmayız. 'Dünyada böyle primler var mı?' diyor. Oysa bu maddeler mevcut maaşı oluşturuyor. İsimlerini değiştirelim; biri 'Tugay primi', diğeri 'Okyay primi' olsun bitsin. Bu haksızlık ve zulüm yaşanabilir mi? Bu durumu daha fazla büyütmeyelim. İzmir'de birçok belediye başkanıyla çalıştım. Bahsedilen primler Ahmet Piriştina döneminde kabul edildi, seçimlerden önce değil.”
– “Başkan, 'Buraya gelip bağırıp, çığırıyorlar' şeklinde alay ediyor. Ancak insanlar sorunlarını anlatmaya çalışıyor; o yüzden anlamalı ve daha fazla bağırmalarına neden olmamalı. Bir dahaki gelişimde daha farklı bir yaklaşımla geleceğim. Arkadaşlarımın menfaatleri ve hakları için özür dilerim. Yönetici arkadaşlarım hata ettiyse onlardan da özür dilerim. Ancak artık yeter; bu ekmek meselesi. Siz aç kalmadınız, açlığın ne olduğunu bilmezsiniz. Kimseyi açlıkla terbiye etmeye kalkmayın. 6 ay sonra tekrar bir masa kurulacak ve maddeler yeniden tartışılacak.”