reklam
reklam
DOLAR38,7786% 0.39
EURO43,8944% 0.27
STERLIN51,6488% 0.37
FRANG46,6481% 0.44
ALTIN4.143,57% 0,97
BITCOIN104.680,801.002
reklam

Yeni Bir Örgüt Modeli Mümkün!

Yayınlanma Tarihi : Google News
Yeni Bir Örgüt Modeli Mümkün!
reklam

Alevi örgütlülüğünün tarihi, önemli toplumsal deneyimleri ve birikimleri barındırmaktadır. Kırk yıllık eşit yurttaşlık mücadelesinin öncü isimleri, demokratik hak ve özgürlükler alanında nitelikli tecrübeler edinmişlerdir. Ancak, bu deneyimin sahiplerinin günümüzdeki etkisi kaybolmuş gibidir.

Alevi hareketinin yükselişi, iki trajik olayla sıkça anılmaktadır. Bu olaylar, Alevi uyanışının dönüm noktaları olmuştur. Alevi gerçekliğinin sosyal, siyasi ve ekonomik etkileri, bilimsel bir bakış açısıyla ele alınmalıdır.

Bu dönüm noktalarından ilki, 1966’da Muğla’nın Ortaca ilçesinde yaşanan ve ‘Ortaca Katliamı’ olarak bilinen trajedidir.

İkincisi ise 1993’te Sivas’ta düzenlenen Pir Sultan Abdal Kültür Şenlikleri sırasında irticacı, selefi ve cihatçı provokatörler tarafından gerçekleştirilen ‘Madımak Katliamı’dır.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin karanlık dönemlerine 1970’lerde kaydedilen Maraş, Çorum, Malatya ve Sivas Alibaba Mahallesi katliamlarındaki olaylar, Alevilerin bu bölgeleri terk etmesine yol açmıştır. Özellikle Maraş ve Çorum katliamları, Aleviler için önemli bir kırılma noktası olmuştur.

Bu illerdeki katliamlardan kurtulan Aleviler, can ve mal güvenliklerinin devlet tarafından sağlanmadığını görerek, ülkemizi terk etme yolunu seçmişlerdir. Avrupa ülkelerine iltica eden Aleviler, burada yeni bir hayat arayışına girmiştir.

1989 yılında Alevi yazar ve aydınları tarafından yayımlanan ‘Alevilik Bildirgesi’, Alevi toplumu için önemli bir dönüm noktası olmuştur. Her kimlikten aydının imzaladığı bu belge, Alevi toplumunda büyük bir uyanışa neden olmuştur. İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerdeki Aleviler, buluşmalar düzenleyerek toplumsal birlik sağlama çabasına girmiştir. Alevi yazarlar, gazeteciler ve kanaat önderleri, bu uyanışa öncülük etmeye çalışmışlardır. Bu dönemde inanç temelli örgütlenme gündeme gelmiş, köy ve yöre derneklerindeki Aleviler cemevi yapımına yönelmiştir. Ardından Alevi ulularının adlarıyla demokratik kitle dernekleri kurulmaya başlanmıştır ve bu dernekler, cemevi inşası için harekete geçmiştir.

2000’lerin başında cemevleri, Alevilerin toparlanmasına ve örgütlenmesine büyük katkı sağlamıştır. Elli yıl boyunca ibadethanesi olmayan Aleviler, cemevlerini severek doldurmuş, her Perşembe yapılan cem ibadetleri yoğun ilgi görmüştür.

1993’teki ‘Madımak Katliamı’ sonrasında Alevi örgütlülüğü yeni bir boyut kazanmıştır. 1980 darbesinin etkisiyle dağılmış sosyalist sol devrimci örgütlerin içinde yer alan Alevi gençler, örgüt bilinci ile Alevi dernekleri ve vakıflarının hak mücadelesini birleştirebilmek için federasyonlaşmaya gitmişlerdir. İlk kurulan Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF), hem siyasi otoriteler hem de toplum nezdinde saygın bir çatı örgütü olarak tanınmıştır. Sonraki yıllarda Alevi Vakıflar Federasyonu, Alevi Dernekler Federasyonu ve Alevi Canlar Federasyonu kurulmuştur.

Federasyonlaşma, Alevi hareketine önemli bir ivme kazandırmıştır. Ancak 2015 yılından sonra bu federasyonlar, varlık nedenlerine uygun stratejiler geliştirme yeteneklerini yitirmişlerdir. Alevi kadrolar, kişisel menfaatlerini düşünmeye başlamış, bir kısmı siyasi partilerle işbirliği yaparak toplumun hak mücadelesinden uzaklaşmıştır. Bu durum, tartışmalara yol açmıştır. Alevi inancını siyasi çıkarları için feda eden öncü kadrolara karşı tepkiler toplumsal alanda yankı bulmaya başlamıştır.

Bu tepkiler, Alevilerin cemevlerinden uzaklaşmasına neden olmuştur. 2000’li yıllarda cemevlerini dolduran halk, günümüzde sadece yakınlarının anma törenleri için cemevlerine gitmeyi tercih eder hale gelmiştir.

Kent koşullarında zorunluluktan dolayı ortaya çıkan ‘Cemevi Dedeliği’ artık geçerliliğini yitirmiştir. Bu kavram, topluma güven vermekten uzaklaşmıştır.

Tüm bu olumsuz durumlar yaşanırken, Alevi örgütleri sadece bildiri yayınlamak ve panel düzenlemekle zaman geçirmektedir. Mevcut örgütlülüğün çıkmaza girdiğini ve her geçen gün itibar kaybettiğini göremeyen ‘bildirici’, ‘panelci’ ve ‘şenlikçi’ öncü kadrolar, eylemsizlik içinde kalmaya devam etmektedir.

Günümüzdeki Alevi örgütlülüğü modeli tartışmalıdır. Değişim gereklidir. Otuz yıldır konfederasyonlaşmayı bile başaramayan bir örgütlülük sorunu mevcuttur. Alevi toplumu bu örgütlenme modelini kabullenmekte zorluk çekmektedir. Tekke ağırlıklı, kariyerist ve hemşerici unsurlar tarafından yönetilen bu yapılar, artık görevlerini tamamlamıştır. Yeni bir örgütlenme modelinin geliştirilmesi zorunlu hale gelmiştir.

Önerim:

  1. Öncelikle nitelikli bir kadro hareketi oluşturulmalıdır.

  2. Federasyonlar, cemevlerinden bağımsız hale getirilmelidir.

  3. Cemevleri, Alevi Yol Dedeleri’ne emanet edilmelidir.

  4. İnanç örgütlenmesi ile siyasi ve demokratik hak örgütlenmesi birbirinden ayrılmalıdır.

  5. Demokratik Alevi kitle örgütleri içinde tecrübeli kadrolar, örgütlenme gerekliliği üzerine çalıştaylar düzenlemelidir.

  6. Bilim insanlarının rehberliğinde bir kadro örgütlenmesi gerçekleştirilmelidir.

  7. Alevi tarihi, bilimsel verilerle analiz edilmelidir.

  8. Alevi Ocak Sistemi’nin örgütlenmesi ivedilikle hayata geçirilmelidir. Ocak Dedeleri, bu süreçte göreve davet edilmelidir.

reklam

YORUM YAP