reklam
reklam
DOLAR39,2875% -0.11
EURO44,7841% -0.54
STERLIN53,1658% -0.45
FRANG47,7837% -0.45
ALTIN4.177,02% -1,41
BITCOIN105.677,580.393
reklam

Uzmanlardan kritik uyarı: 7,5 büyüklüğünde deprem riski

Yayınlanma Tarihi : Google News
Uzmanlardan kritik uyarı: 7,5 büyüklüğünde deprem riski
reklam

Geçtiğimiz günlerde, 3 Haziran tarihinde Marmaris ve Datça açıklarında sırasıyla 5,8 ve 5 büyüklüğünde depremler meydana geldi.

Marmaris depremi sırasında bölgedeki pek çok kişi, yüksek katlı binalardan atlayarak dışarı çıkmaya çalıştı. Yapılan açıklamaya göre, bir kişi panik atak sonucu hayatını kaybetti, 75 kişi ise yaralandı.

Yapılan incelemelerde altyapıda herhangi bir hasar kaydedilmediği bildirildi.

Peki, Türkiye’nin Ege kıyıları için deprem riski hakkında neler biliniyor?

‘Çok Aktif Bir Deprem Bölgesi’

BBC Türkçe’nin haberine göre, uzmanlar Ege Denizi ve çevresinin geçmişten günümüze kadar çeşitli depremler açısından oldukça aktif bir bölge olduğunu belirtiyor.

Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Deprem Teknolojileri Enstitüsü’nden Doç. Dr. Yasemin Korkusuz Öztürk, “Geçmiş deprem aktivitelerine baktığımızda, beş ve altı bandındaki depremlerin bu bölgede sürekli olarak meydana geldiğini görebiliyoruz. Bu durum birkaç yıl aralıklarla bile gerçekleşiyor” şeklinde konuştu.

Gözlemlere göre, son yaşanan depremlerin bir kısmı Afrika levhasının Avrasya levhasının altına dalmasıyla oluştu. Bilim insanları, Ege ve Akdeniz’in bu dalma-batma zonunun etkisi altında olduğunu ifade ediyor. Dalma-batma, yerkabuğundaki tabakaların genelde sıcaklık farkı nedeniyle aşağı ve yukarı doğru hareketini tanımlıyor. Bu durum, yılda yaklaşık 33 milimetrelik bir kaymayla sonuçlanıyor. Ege Denizi’ndeki depremler ise ‘Helen Yayı’ adı verilen bir bölgede yoğunlaşmakta.

Yunanistan’ın güneybatısından başlayarak Girit adasının güneyinden Rodos adasının doğusuna kadar devam eden bu yay, Ege ve Akdeniz kıyılarını etkiliyor.

Korkusuz Öztürk, “Ege ve Akdeniz, yani Türkiye’nin kıyıları yoğun şekilde etkileniyor” biçiminde yorumda bulundu.

‘7,5 Civarında Deprem Üretebilir’

İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Jeofizik ve Sismoloji Profesörü Tuncay Taymaz, Helen Yayı üzerinde 7,5 büyüklüğünde büyük depremler beklendiğini ifade etti.

Taymaz, “Son iki bin yıllık kayıtlara baktığımızda büyük depremlerin ve bunlarla birlikte gelişen tsunamilerin kalıntılarını bulabiliyoruz” dedi. Ayrıca, Dalaman Havaalanı’nın inşaatı sırasında bölgeye taşınan deniz kumlarının da bu tsunamilerin etkisiyle oluştuğunu belirtti. Bu depremlerin zaman zaman yüzlerce yıl aralığında meydana geldiğini söyleyen Korkusuz Öztürk, bu yıkıcı depremlerden birinin 1856 yılında gerçekleştiğini aktardı.

Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA) 1856’da Girit’te meydana gelen yıkıcı bir depremle ilgili veriler sunarak, felaketin Kandiye kentini neredeyse tamamen yok ettiğini bildirdi. Depremde 580’den fazla kişi Girit’te olmak üzere toplamda 600 kişinin hayatını kaybettiği belirtildi.

Farklı kaynaklar, bu depremin büyüklüğünün 7,6’nın üzerinde olduğunu vurguluyor. NOAA’nın verilerine göre, felaketin yaşandığı dönemde Kerpe ve Tasos adalarında sekiz bin evin yıkıldığı kaydedildi. Sarsıntılar tüm Akdeniz boyu hissedildi. Öztürk, “Geriye baktığımızda, 170 ila 200 yıl aralıklarla büyük depremlerin meydana geldiğini gözlemliyoruz. Ancak orta büyüklükteki depremler daima gerçekleşmekte” diye ekliyor.

‘Tsunami Riski Var mı?’

Tuncay Taymaz, 1956 yılında Helen Yayı’ndaki Amorgos adasında gerçekleşen depremin ise bölgede “son 200 yılın en büyük tsunamisini tetiklediğini” ifade etti.

Değişik kaynakların 7,2 ila 7,8 büyüklüğünde ölçtüğü bu depremin ardından, merkez üssüne yakın kıyılarda beş ila on metre yüksekliğinde dalgaların oluştuğunu belirtti. Ancak, Türkiye kıyısında 2017’deki Gökova-Kos ve 2020’deki Sonos depremleri dahil tsunami dalgalarının yüksekliğinin iki metreyi aşmadığını vurguladı.

“Bunun nedeni, su derinliğinin az olması ve Ege Denizi’ndeki adaların doğal dalgakıranlar gibi hareket etmesidir” dedi. Tuncay Taymaz, depremlerin Ege’de geçmişten günümüze insan hayatının ve coğrafyanın bir parçası olduğunu ifade ederek, fay hareketlerinin bölgede hem alçalma hem de yükselmeye neden olduğunu belirtti.

Taymaz, “Fethiye Körfezi’nde üç dört bin metrelik derin çukurlar mevcut. Aynı zamanda Toros Dağları’nın zirvesinde 4 bin metrede konumlanan yüksek noktalar arasında 6,5 – 7 km’lik bir topoğrafik yükseklik ve çökelti var. Bu, toplamda Himalayalar’dan daha fazla bir yüksekliğe işaret ediyor” sözlerini sarf etti.

Taymaz, “Dere yatakları, alüvyon ve taraçalar, tarıma uygun arazilerin oluşmasına katkı sağlıyor. Diğer yandan, bu durum kırıkların da ortaya çıkmasına yol açıyor. Eğer bir bölgede kaplıca gibi sıcak su kaynakları bulunuyorsa, ya da maden suyu gibi kaynaklar varsa, bilin ki aktif fay zonunun üzerindesiniz.” diye ekledi.

‘Bu Bilinçle Yaşamayı Öğrenmeliyiz’

Bilim insanı, antik kentler açısından oldukça zengin olan Ege kıyılarındaki Efes’ten Afrodisyas’a kadar birçok yerleşim yerinin geçmişte meydana gelen depremler sebebiyle yaklaşık 500 yılda bir terk edildiğini ifade etti.

“Geçmişte meydana gelen depremler gelecekte de mutlaka olacaktır. Ancak ne zaman olacağına dair kesin bir yanıt veremiyoruz, sadece tahminlerde bulunabiliyoruz” dedi.

Uzmanlar, büyük depremlere hazırlık konusunda hemfikirler. Yasemin Korkusuz Öztürk, bu bağlamda bilinçlendirme eğitimleri ve tatbikatların yaygınlaştırılması gerektiğini vurguladı:

“Sürekli bu bilinçle yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Aksi takdirde, insanlar depremler sırasında ne yapacaklarını bilemiyorlar. Kimisi camdan aşağı atlıyor, kimisi panik atak geçiriyor… Bu yüzden eğitimlerin ve tatbikatların yaygınlaştırılması, ana sınıfından itibaren başlaması çok önemli.”

Marmara’da sabaha karşı deprem oldu

Yunanistan’da 5.2 büyüklüğünde deprem oldu, Türkiye’den de hissedildi

Prof. Ercan’dan Yunanistan depremi açıklaması

reklam

YORUM YAP