

Çukurova Üniversitesi İklim Değişikliği ve Su Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Burçak Kapur, Akdeniz Havzası’nda yer alan ve iklim değişikliğinden en fazla etkilenen ülkeler arasında bulunan Türkiye’nin, 1960’tan bu yana yaklaşık 1,4 derecelik bir sıcaklık artışı yaşadığını belirtmiştir. Bu durumun yakın zamanda Türkiye’de yüzde 50 kuraklık artışı riski oluşturduğunu vurgulamıştır.
Yağışların azaldığını ve yer altı sularının beslenmesinde etkili olan kar örtüsü parametrelerinde de önemli bir düşüş kaydedildiğini ifade eden Prof. Dr. Kapur, bu verilerin ışığında tarımın önemli bölgelerinden biri olan Çukurova için üniversite bünyesinde İklim Değişikliği ve Su Yönetimi Merkezi kurduklarını açıklamıştır. Ayrıca, yeni bitki desenleri stratejileri geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekmiştir.
Yanlış Bitki Seçimi Su Kaynaklarını Tehdit Ediyor
Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde gelecekteki iklim, su durumu ve bitki desenlerini projekte edeceklerini belirtirken, özellikle bitki desenlerinin yanlış seçiminin su kaynaklarını tehdit ettiğini vurgulamıştır. Kapur, “Şu anda kullandığımız bitki deseni, su tüketimi yüksek bitkilerden oluşuyor. Her 1 derece sıcaklık artışında, bitki su tüketiminde yaklaşık yüzde 5-10 arasında bir artış oluyor. Bu, bölgedeki tarım alanında büyük bir etki yaratıyor. Bunu bazı stratejiler ve önlemlerle düzenlemeliyiz. Bu kapsamda tüm Türkiye’yi değerlendireceğiz” şeklinde konuşmuştur.
Daha Az Su Tüketen Bitkilere Geçiş Yapılabilir
Bölgede tercih edilebilecek bitki desenlerine değinen Prof. Dr. Burçak Kapur, “Genelde tarlalarda buğday, bahçede ise turunçgil üretiliyor. Bölgedeki alternatifler arasında arpa, çavdar ya da yeni bitkiler olan kinoa gibi daha az su tüketen bitkilere geçiş yapılabilir. Bahçe seviyesinde ise zeytin, kuraklığa dayanıklı ve yüksek getirisi olan bir bitkidir. Bu tarz bitki desenine geçmemiz halinde hem ülke ekonomisine katkı sağlamış oluruz hem de kuraklıkla ilgili bir önlem alınmış olur. Kuraklık ile ilgili yaptığımız çalışmalarda, yüzde 50 olasılıkla bu bölgede ve Türkiye’nin birçok yerinde kuraklık artışı bekleniyor. Bu artışı tolere edebilmek için bitki desenimizi değiştirmemiz gerekecek” ifadelerini kullanmıştır.
Suyun Yüzde 50’si Boşa Gidiyor
Bitki deseni ile birlikte sulama sisteminin de yenilenmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Kapur, şu şekilde devam etmiştir:
“Şu anda Türkiye’nin yaklaşık yüzde 60’ı yüzey sulama yöntemleri kullanıyor. Bu nedenle, suyun yüzde 50’si boşa gidiyor. Eğer bu sistemleri basınçlı sulama sistemlerine dönüştürebilirsek, bu durumda yüzde 50 kazanç elde etmiş olacağız. Devlet, bu konuda büyük destekler sunmaktadır. Genel olarak, iklim değişikliğinden kaynaklanan su kaybımızın yüzde 30 olduğunu düşünürsek, sistemlerimizi kapalı ve basınçlı sistemlere geçirebilirsek, bitki desenini değiştirmeden bile büyük ölçüde su tasarrufu sağlanmış olur. Tüm bu unsurları bir arada düşündüğümüzde basınçlı sulama sistemlerine ve sensör bazlı sulama tekniklerine geçerek, bitki desenini optimum su düzeyine uyarlarsak, ülkemiz iklim değişikliğinden daha az etkilenecek ve bu durum bizim için önemli bir gelişme olacaktır.”
Prof. Dr. Burçak Kapur, çiftçilerin, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü’nün (TAGEM) sunduğu uygulamayı telefonlarına indirip hangi bitkinin ne oranda suya ihtiyaç duyduğuna dair bilgilerden faydalanarak, yüzey sulama yöntemiyle yarı yarıya boşa giden suyun önemli ölçüde önlenebileceğini de sözlerine eklemiştir.