Demiryolları, karayolları, elektrik üretim santralleri, bakanlıklar, üniversiteler ve hastaneler gibi kamu kurumlarında görev yapan yaklaşık 600 bin işçiyi kapsayan 2025 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü görüşmeleri devam ediyor.
“BAŞKAN BİZİ GREVE GÖTÜR”
TÜHİS'in belirlediği zam oranını yetersiz bulan Türk-İş, eylem planını açıkladı ve üye işçileriyle birlikte AKP il binalarının önünde toplandı.
İstanbul'daki yürüyüşte Türk-İş Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar da yer aldı. İşçiler, “Şimşek şaşırma, sabrımızı taşırma”, “Yaşasın onurlu mücadelemiz”, “Direne direne kazanacağız”, “Başkan bizi greve götür”, “İnsanca yaşamak istiyoruz” gibi sloganlar attı. Basın açıklamasını Türk Metal Sendikası Ankara 3 No'lu Şube Başkanı Nihat Zengin yaptı. Açıklamanın yapıldığı sırada AKP il binası önündeki seçim aracından müzik çalındı.
'Recep Tayyip Erdoğan' ve 'Ölürüm Türkiye' şarkılarının çalması üzerine Zengin, “Allah hiç kimseyi hazımsız hale getirmesin, bakın burada basın açıklamamızı hazmedemiyorlar. Bu alanda AK Partili, MHP'li arkadaşlarımız da var, her partiye oy veren kardeşlerimiz mevcut, bu hazımsızlığın sebebi nedir, hakkımızı verin” dedi.
“SESİMİZİ HEP BİRLİKTE YÜKSELTECEĞİZ”
Zengin'in okuduğu açıklamada şu ifadeler yer aldı:
– “Bugün de eylem planımız dahilinde, Türkiye’nin dört bir yanında AK Parti İl Binalarının önündeyiz. Artık sabrımız kalmadı. Yoksulluğa, adaletsizliğe ve duyarsızlığa tahammülümüz kalmadı. Biz bu ülkenin çalışanlarıyız, emekçileriyiz. Ancak bugün yaşam mücadelemizi sürdürüyoruz. Geçim derdi bu kadar artmışken, bizlere sunulan sözde zam teklifleriyle alay ediliyor.
– TÜİK’in verileri, halkın gerçeklerini gizliyor. Az kazananlardan fazla vergi alınıyor. Hayat pahalılığı karşısında maaşlarımız eriyip gidiyor. Artık yeter. Bu yüzden, buradan AK Parti il binaları önünden taleplerimizi bir kez daha dile getirip sesimizi hep birlikte yükselteceğiz.
“HÜKÜMETİN MASAYA GETİRDİĞİ TEKLİFLER, EMEKÇİYİ OYALAMAKTAN İBARET”
– TÜİK’in verileri, yaşadığımız geçim sıkıntısını yansıtmamaktadır. Sözleşme teklifleri, TÜİK'in verilerine değil, piyasalarda ve mutfaktaki gerçeklere göre düzenlenmelidir. İnsanca yaşanabilir, geçim koşullarına uygun bir ücret talep etmekteyiz. Hükümetin masaya koyduğu teklifler, emekçiyi oyalamaktan başka bir şey değildir. Toplu sözleşme, emekçinin iradesine ve yaşam koşullarına uygun olmalıdır.
– Emekçilerin sesi göz ardı edilerek yapılan hiçbir teklif geçerli değildir. İşçinin maaşı, eline geçmeden vergiyle eriyip gidiyor. Daha az kazananlardan fazla, çok kazananlardan az vergi alınan bu sistem adaletsizdir. Gelir vergisi matrahı, adaletsizliği sona erdirecek biçimde adil ve kademeli olarak düzenlenmelidir.
“BUGÜN İŞİ OLAN, YARINI İÇİN KAYGI DUYMAMALI”
– Kira, fatura, gıda, ulaşım… Her şey zamlandı ama maaşlarımız erimeye devam ediyor. Emekçiler, kredi kartlarıyla, borçla ve yetersiz beslenmek zorunda kalıyor. Halkın yaşam standartlarına, ihtiyaçlarına bakılmadan ekonomi düzelmez. Taşeron sistemine ve güvencesiz çalışmaya son verilmelidir. Kamu işçilerinin geleceği korunmalıdır. Bugün işi olan, yarın için kaygı duymamalıdır.
“SEFALET DEĞİL, ONURLU YAŞAM İSTİYORUZ”
– Alın terine değer verilmediği sürece adalet sağlanamaz. Biz çalışıyoruz, biz üretiyoruz, biz bu ülkenin temel direkleriyiz. Emek yok sayıldığında, üretim ve kalkınma mümkün değildir. Bugün buradayız, çünkü başka çaremiz kalmadı. Duymayan kulaklara, görmeyen gözlere sesimizi yükseltme zamanıdır. Sadaka değil, hakkımızı; ikram değil, emeğimizin karşılığını istiyoruz. Sefalet değil, onurlu yaşam istiyoruz. Ve unutulmamalıdır: İşçiyiz, emekçiyiz, haklıyız, kazanacağız. Direne direne kazanacağız.”
