

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), son dönemlerde uyguladığı parasal sıkılaşma politikalarının reel sektör üzerindeki etkilerine dair önemli bir analiz yayımladı. TCMB’nin “Merkezin Güncesi” başlıklı blog sayfasında yer alan “Parasal Sıkılaşma, Temerrüt Riski ve Firmaların Konut Satışı” isimli analiz, firmaların finansal dayanıklılığı ve temerrüt riski üzerine odaklandı.
TCMB uzmanları Altan Aldan, Kadir Gürci ve Ünal Seven imzasını taşıyan çalışmada, reel sektör firmalarının son parasal sıkılaşma sürecine düşük borçluluk oranları ve yüksek kârlılık seviyeleriyle girdiği vurgulandı.
“Firmaların bu döneme güçlü finansal tamponlarla girmesi, temerrüt riskini sınırlayan en önemli etkenlerden biri olmuştur.” ifadeleri yer aldı.
TEMERRÜT GÖSTERGELERİ TARİHSEL ORTALAMANIN ALTINDA
Analizde dikkat çeken bulgulardan biri de temerrüt göstergelerinin önemli bir bozulma göstermemesi oldu:
Karşılıksız çek oranı, sıkılaşmanın ilk döneminde yükselmiş olsa da halen tarihsel ortalamaların altında bulunuyor.
Takipteki ticari kredi oranı, 2023 sonunda tarihi en düşük seviyeye geriledi. 2024 ve 2025’te ise bu oran sınırlı bir artış gösterse de ortalamanın oldukça altında kalmaya devam etti.
FİRMALAR KONUT SATIŞI YOLUNA GİTMEDİ
Merkez Bankası, firmaların likidite sağlamak amacıyla konut gibi varlıklarını satışa çıkarıp çıkarmadığını da analiz etti. Ancak tüzel kişilere ait konut satışlarında dikkat çekici bir artış yaşanmadığı ortaya çıktı.
2019 Nisan ayında %24,3 ile zirveye ulaşan tüzel kişi payı, 2025 itibarıyla %20’nin altında seyrediyor.
Son sıkılaşma döneminde bu oranın artış göstermediği, aksine durağanlaştığı belirtildi.
Bu bulgular, firmaların temerrütten kaçınmak için varlık satışı yapmak zorunda kalmadığını destekliyor.
REEL SEKTÖR FİNANSAL AÇIDAN DENGELİ DURUYOR
Sonuç olarak TCMB, mevcut veriler ışığında reel sektör firmalarının temerrüt riski açısından sağlıklı bir görünüm sergilediğini vurguluyor. Sıkılaşma dönemine sağlam bilanço yapısıyla giren firmaların, mevcut koşulları varlık satışı gibi zorlayıcı adımlara başvurmadan yönetebildiği görülüyor.