

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2025 yılı Mart ayına ait ödemeler dengesi verilerini açıkladı. Açıklamaya göre cari açık, Mart ayında 4 milyar 87 milyon dolar olarak gerçekleşti ve bu, piyasa beklentilerinin üzerinde bir rakam oldu.
AA Finans Ödemeler Dengesi Beklenti Anketi’ne katılan ekonomistler, cari işlemler hesabının Mart ayında 3 milyar 936 milyon dolar açık vereceğini tahmin etmişti.
CARİ AÇIĞIN ARTISI EKONOMİ İÇİN NE ANLAMA GELİYOR?
Şubat ayında cari açık 4,4 milyar dolar olarak açıklanmıştı. Mart ayı itibarıyla bu açığın daha da büyüdüğü gözlemleniyor.
DIŞ FİNANSMAN GEREKSİNİMİ
Cari açık, bir ülkenin dış dünyaya mal, hizmet ve gelir transferleri yoluyla borçlandığını gösterir. Bu durumda açığın finansmanının sağlanması gereklidir:
– Dış borçlanma (özellikle kısa vadeli borçlar)
– Doğrudan yabancı yatırımlar (Yatırımcı güveni kritik önemde)
– Portföy yatırımları (hisse senedi, tahvil)
Cari açık yüksek oldukça, dış kaynaklara olan bağımlılık artar.
DÖVİZ ÜZERİNDEKİ ETKİLER
Bir ülke cari açık veriyorsa, bu durum döviz çıkışını ifade eder. Bu durum Türk Lirası (TL) üzerinde baskı yaratabilir. Merkez Bankası döviz rezervlerini kullanmak zorunda kalabilir veya döviz kurlarında yükselme görülebilir. Eğer finansman sağlanamazsa, şu sonuçlar doğabilir:
– Kurda dalgalanmalara yol açar,
– Enflasyon baskısının artmasına neden olur,
– Piyasa güveninde azalmaya yol açar.
EKONOMİK KIRILGANLIĞIN ARTMASI
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde sürekli ve yüksek cari açık, uzun vadede ekonomik kırılganlık oluşturur. Özellikle küresel faiz oranlarının yüksek olduğu dönemlerde (örneğin ABD faiz oranları yüksekken) dış borç bulmak daha maliyetli hale gelir. Bu durum:
– Risk priminin artmasına,
– CDS (kredi risk primi) yükselişine,
– Kredi notlarında baskılara neden olabilir.
KUR VE ENFLASYON ÜZERİNDEKİ BASKILAR DEVAM EDECEK
Mart ayına ait cari açık verisi, Türkiye’nin dış finansman ihtiyacının devam ettiğini ve ekonomik dengelenmenin henüz sağlanmadığını gösteriyor.
Mart 2025’teki yüksek cari açık rakamı, Türkiye’nin ekonomik kırılganlıklarının sürdüğünü, özellikle de kur ve enflasyon baskılarının devam edebileceğini gösteriyor. Bu durum, para politikalarında sıkı duruşun devam edeceği anlamına gelebilir.