

Türk güreşinin asırlardır süren kalbi, Edirne Sarayiçi'nde tekrar atacak. Sporun yanısıra, edep, ahlak, centilmenlik ve yiğitlik değerlerinin sergilendiği Kırkpınar, kendine özgü gelenekleriyle mirasını geleceğe aktararak devam ediyor.
664. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri, 4-6 Temmuz tarihlerinde gerçekleştirilecek organizasyonla geçmişin izlerini bugünün çayırına taşıyacak. Kırkı başpehlivan unvanı için 826 pehlivan, rakiplerinin sırtını yere getirmek amacıyla çayıra çıkacak.
Rumeli'ye fetih için giden akıncıların güreş tutarken can verdikleri efsanesiyle doğan bu gelenek, asırlardır aynı topraklarda, aynı heyecanla sürüyor.
Efsanenin Doğuşu
Kırkpınar, Rumeli'nin fethine giden 40 akıncıdan Ali ve Selim kardeşlerin, fetih yolunda birbirleriyle saatlerce güreşmesi sonrasında can verdikleri bir efsanenin adıdır.
Galibi belli olmayan bir güreşte can veren iki akıncıya vefa göstergesi olarak 664 yıldır devam eden tarihi güreşlerin, asırlardır bazı yönleri değişse de gelenekleriyle geleceğe taşınan “olmazsa olmazları”, Kırkpınar'ı efsane olmaya devam ettiriyor.
Yağlı Güreş Oyunları
Ayakta ve yerde gerçekleştirilen güreşlerdeki oyunlar “elense, tırpan, kaz kanadı, ayakta güreşi bağlama, budama, paça, kazık, kepçe, kemane, kolbastı, köstek, künde, boyunduruk, kurt kapanı, yanbaş, sarma” şeklinde sıralanıyor.
Yağlı güreş kurallarına göre, rakibi sırt üstü getirmek, rakibini kucaklayıp, ayağını yerden kesilmiş vaziyette en az üç adım taşımak, rakibi pes ettirmek veya rakibin ayağından kispetini çıkarmak ya da boydan boya kispetin yırtılması, yenilmenin işareti olarak kabul ediliyor.
Yağlı güreşlerde hakeme, seyirciye ya da rakibe sözle veya işaretle hakaret etmek, rakiple tartışmak, güreşi sulandırmak, şike yapmak, güreş kurallarına uymamak ve hakeme riayet etmemek ceza gerektirmektedir.
Kırkpınar'a Özel Terimler
Kırkpınar'a has bazı terimlerin anlamları ise şöyledir:
Ağa: Günü, günümüzde yalnızca bir simge olsa da, ağa, Kırkpınar'ın vazgeçilmez unsurlarından biridir. Eskiden güreşleri düzenleyen, konukları ağırlayan ve ödülleri dağıtan ağanın pek çok görevini, Edirne Belediyesi ve Türkiye Güreş Federasyonu üstleniyor.
Başpehlivan: Kırkpınar'da baş güreşlerinde rakibini yenen pehlivan, Türkiye başpehlivanı unvanını kazanır. Bu unvanı 3 kez üst üste alan başpehlivan, altın kemerin daimi sahibi olmaktadır.
Kispet: Manda ve dana derisinden yapılan pehlivan giysisidir. Beli sarması için bel kısmında kalın bir ip bulunur ve paça kısmının bir sicimle bağlanması gerekmektedir. İyi bağlanmayan bir paça, rakip güreşçinin parmaklarının paçadan içeri sokup yenmesi demektir. Kispetler, zembil adı verilen hasır çantalarla taşınır.
Peşrev: Pehlivanın rakibiyle güreşe tutuşmadan önce yaptığı egzersizlerdir. Belirli bir ritüeli bulunan peşrev, seyircilerin coşmasına ve güreşçiye moral vermesine yardımcı olur. Hakem heyeti önünde toplanan güreşçiler, cazgırın tanıtımıyla peşreve başlar. Üç ileri, üç geri gidişten sonra yere sol dizle çökülür. Önce sağ el, yere, dize, dudağa ve alına vurulur. Bu şekilde çayırda gidiş geliş yapılırken, rakibin paçaları kontrol edilir, sırtı sıvazlanır ve enseler bağlanarak eller tutulur.
Yağlanma: Güreşte, her iki pehlivan da savunma amaçlı olarak yağlanır; yağ sürülen vücut daha zor yakalanır. Pehlivanlar, omuzlarına, göğüslerine, kol ve kispetlerine yağ sürerler.
Cazgır: “Salavatçı” olarak da bilinen cazgır, hakem heyetinin eşleştirdiği pehlivanların isimlerini, memleketlerini uygun manilerle söyler ve pehlivanları güreşe dua ile davet eder. Davulcu ve zurnacı güreşlerin vazgeçilmez unsurlarıdır. Çaldıkları ezgilerle pehlivanları ve seyirciyi coştururken, bazen güreşteki temponun düşmesini de vuruşlarıyla pehlivalara aktarırlar.
Kırmızı dipli mum: Kırkpınar'ın davet simgesidir.