

İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e yönelik ifadeleri nedeniyle açılan davanın ikinci duruşması bugün (16 Haziran) gerçekleştirildi.
CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Silivri’de gerçekleşen Ekrem İmamoğlu davasını takip ettikten sonra, davanın siyasi boyutlarına ve cezaevlerindeki koşullara vurgu yaptı.
Tanrıkulu, resmi sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda, “Bugün Silivri’de Ekrem İmamoğlu’nun duruşmasını izledik ve akabinde cezaevinde tutuklu arkadaşlarımızı ziyaret ettik” ifadelerini kullandı.
Tanrıkulu, davada savcının hazırladığı iki sayfalık mütalaada, iddianameyi tekrar ederek üç ayrı suçlamada bulunduğunu belirtti.
Tanrıkulu, “Savcılığın talep ettiği üç ayrı suçun unsurlarının oluşmadığı aşikar”</strong diyerek bu durumu eleştirdi.
Tanrıkulu, mahkemenin İmamoğlu’nun açıklamalarını esas hakkında savunma olarak değerlendirdiğini ve avukatların savunma süresi talebinin reddedildiğini belirterek şunları söyledi:
“İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı İmamoğlu’nun açıklamalarının mahkeme tarafından esas hakkında savunma olarak kabul edildiği ve avukatların süre taleplerine rağmen süre verilmediği gibi durumlarla karşı karşıyayız.”
Davanın 16 Temmuz’a ertelendiğini belirten Tanrıkulu, “16 Temmuz’daki duruşmada mahkemenin gerçek niyetinin ne olduğunu göreceğiz”</strong dedi.
Tanrıkulu, duruşmanın ardından cezaevinde tutuklu olan isimlere de ziyarette bulundu. Silivri (Marmara) Cezaevi ile ilgili değerlendirmesinde, “Silivri Cezaevi, Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde inşa edildi ve bu iktidarın zalimliklerinin simgesi haline geldi”</strong ifadesini kullandı.
Tanrıkulu’nun sosyal medya paylaşımı şöyle oldu:
“Bugün Silivri’de Ekrem İmamoğlu’nun duruşmasını takip ettik ve ardından cezaevinde buluna dostlarımızı ziyaret ettik. İmamoğlu davasında savcı iki sayfalık mütalaasıyla, iddianameyi tekrar ederek ‘kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret’, ‘tehdit’ ve ‘terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek’ iddialarıyla 2 yıl 8 aydan 7 yıl 4 aya kadar ceza verilmesini ve TCK’nin 53. Maddesi uyarınca siyasi yasak talep etti.
Savcının üç ayrı suçlamasında, suç unsurlarının oluşmadığı çok net. Avukat arkadaşlarımız duruşmada detaylı bir şekilde bunu değerlendirecek; bizler de görüşlerimizi kamuoyuyla paylaşmaya devam edeceğiz.
Dikkat çeken bir diğer durum ise, İmamoğlu’nun hareketleri ve içinde bulunduğu durumun mahkeme tarafından savunma olarak kabul edilmesi ancak savunma için avukatların süre talebine yer verilmemesidir. (Elbette ki duruşmada sanık İmamoğlu her an söz alabilir.)
16 Temmuz’daki duruşmada, mahkemenin gerçek niyetini uygulamasıyla göreceğiz. Yargılamayla ilgili daha birçok şey söylemek mümkün; bunları da paylaşmaya devam edeceğiz.
Ayrıca cezaevindeki dostlarımızı da ziyaret ettik. Silivri Cezaevi, Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde inşa edildi ve bu iktidarın zalimliklerinin, zulüm döneminin simgesi haline geldi.
Açılışından bu yana 20 yıla yakın bir süredir burada yürütülen yargılamalar, adil yargılama kurallarına aykırı olarak, savunmayı göz ardı eden bağımsız ve tarafsız olmayan bir yargı anlayışıyla devam etmektedir.
Burada bulunmak, Türkiye’de barış ve demokrasi için ödenmesi gereken bir kamu hizmetine dönüştü.
Burasının geçmişinde ve bugününde hem olumsuz hem de olumlu pek çok kişi yer almakta; tarih her ikisini de unutmuyor.
Silivri’den herkese selam ve sevgiler gönderiyoruz.