

Türkiye merkezli Çelebi Hava Servisi, Hindistan’daki faaliyetlerinin sağcı parti baskıları nedeniyle sonlandırılacak derecede kısıtlanması üzerine Delhi Yüksek Mahkemesi’ne dava açtı. Ülkede en büyük yer hizmetleri sağlayıcılarından biri olan şirket, Hint yetkililerin “ulusal güvenlik” gerekçesiyle aldığı iptal kararının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ifade etti.
NEDEN HEDEF OLDU?
Gerilim, Hindistan’ın 6 Mayıs’ta Pakistan’a yönelik füze saldırılarının hemen ardından yükseldi. Saldırıların ardından, aşırı milliyetçi Shiv Sena partisi ve lideri Murji Patel, Türkiye’yi Pakistan’a destek vermekle suçladı.
SAĞCI PARTİ ŞİRKETİ HEDEF HALİNE GETİRDİ
Mumbai Uluslararası Havalimanı’nda protesto düzenleyen Shiv Sena üyeleri, Çelebi Airport Services India şirketinin tüm sözleşmelerinin iptal edilmesini talep etti. Patel, “Hiçbir Türk şirketinin Mumbai’de iş yapmasına izin vermeyeceğiz” diyerek kamuoyuna tehditlerde bulundu.
HÜKÜMET GÜVENLİK İZİNLERİNİ İPTAL ETTİ
Bu gelişmelerin ardından Hindistan Sivil Havacılık Bakanlığı, Çelebi Airport Services India’ya ait güvenlik izinlerini “ulusal güvenlik çıkarlarına aykırılık” gerekçesiyle anında iptal etti. İlgili tebligatlar, 16 Mayıs 2025 tarihinde şirkete iletildi.
Şirket, aynı gün Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yaptığı açıklamada, iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirterek tüm hukuki yollara başvurulacağını duyurdu.
ŞİRKET YÜKSEK MAHKEMEYE BAŞVURDU
Reuters tarafından aktarılan bilgiye göre, Çelebi Holding, alınan kararın iptali için Delhi Yüksek Mahkemesi’ne başvurdu. Başvuruda şu temel gerekçeler öne çıktı:
- Kararın şirkete bildirilmeden alınması
- 3.791 çalışanın istihdam kaybı riski
- Yatırımcı güveninin sarsılması
“ŞİRKETİMİZ ULUSLARARASI BİR YAPIDIR”
Dilekçede şu ifadeye yer verildi:
“Bir varlığın ulusal güvenliğe nasıl tehdit oluşturduğunu açıklamadan, sadece bu ifadeye dayanarak sözleşme feshi yapmak hukuken sürdürülebilir değildir.”
Çelebi, mahkemeye sunduğu belgelerde, hissedarların Türkiye’de kayıtlı olmasına rağmen şirketin küresel ölçekte faaliyet gösterdiğini ve çoğunluk kontrolünün Türkiye’de kurulmadığını vurguladı. Bu açıklama, milliyetçi baskılar altında oluşturulan “Türk şirketi” algısını dengelemeyi hedefliyor.