

TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Önder için düzenlenen törenin ardından cenazesi, vasiyeti gereği Barbaros Hayrettin Paşa Camii’ne getirildi. Cenaze namazını ilahiyatçı yazar İhsan Eliaçık kıldırdı.
“ALLAH SİYASET İÇİN DEĞİL SİNEMA İÇİN YARATMIŞ”
İhsan Eliaçık, Önder’in ölümünden kısa bir süre önce, Kürsü TV‘nin YouTube programında anılarını paylaştı. 1980-1981 yılları arasında Mamak Cezaevi‘nde aynı dönemde tutuklu olduklarını söyleyen Eliaçık, o yıllar boyunca aynı koğuşta bulunmadıklarını, ancak daha sonra bunu öğrendiklerini ifade etti. Eliaçık, anılarını şöyle aktardı:
“Mamak Cezaevinde 1980 ile 1981 arası ben 1 yıl yattım o süreçte Sırrı Süreyya Önder de oradaydı ama aynı koğuşta değildik. Daha sonra tanışmamızda onunla aynı cezaevinde yattığımızı öğrendik. Sırrı Süreyya Önder’i Allah siyaset için değil sinema için yaratmış.”
Önder’in, Eliaçık’ın “Zenc İsyanı” adlı eserinden oldukça etkilendiğini belirten Eliaçık, daha sonra kendisine “Aç Köpek” isimli bir senaryo gönderdiğini de sözlerine ekledi:
“Bir gün baktım bana bir senaryo gönderdi, ‘Aç Köpek’ diye. Senaryoyu okudum, tavsiyelerim varsa demişti. Benim de çok hoşuma gitti, görüşlerimi ilettim. Ancak araya Gezi olayları girince süreç uzadı. Sonrasında Onur Ünlü projeyi gerçekleştirdi. Bana da rol verdi ama ben kabul etmedim. Filmde bir imam karakteri var, dolaylı yoldan bizim fikirlerimizi aktarıyor. Sırrı Süreyya öyle demişti, film aracılığıyla senin fikrini aktaracağız. Orada geçen bir vaaz sahnesi benim kitabımdan alınmıştı. Yaklaşık 1 dakika 31 saniyelik bir vaaz sahnesi sanki tüm film o sahne için çekilmiş gibiydi.”
“BARIŞ ELÇİLİĞİNİ BAŞKA VEKİL YAPABİLİR AMA ONUN ÇEKTİĞİ FİLMLERİ..”
Eliaçık, Meclis’te birçok milletvekili olduğunu ama Önder gibi bir sinema yönetmeninin bulunmadığını şu şekilde dile getirdi:
“Meclis’te 600 milletvekili var ama onun gibi bir sinema yönetmeni yok. Barış elçiliği işini başka milletvekilleri yapabilir ancak onun çektiği filmleri başkası çekemez.”
Önder ile olan dostluklarını aktaran Eliaçık, onu her gördüğünde “Sinemayı garip bıraktın gittin” diyerek şakalaştığını ve şu sözlerle devam etti:
“Sevene de sövene de selam olsun diyebilen birisi, kendisine düşman olmuş birisiyle bir araya geldiğinde ona sövmekten vazgeçer.”
Eliaçık, Önder’in samimiyetiyle etrafındaki insanları etkilediğini vurgulayarak, sosyal medyada eleştirenlerin bile onunla tanışsalar fikrini değiştireceğini belirtti:
“Sosyal medyada ona sövenlerle bir otursa, ‘kusura bakma abi, sen sövülecek birisi değilsin’ derler.”
Eliaçık, Önder’in sinemaya nasıl başladığını da şu şekilde anlattı:
- “Taksim’de senaryo kursları verilir ilanını görünce içeri daldım. Bana İletişim mezunu musun diye sordular; hayır, İletişim mezunu değilim, hapis yattım, kamyonculuk yaptım, Adıyamanlıyım dedim. İtiraz ettiler; ‘nasıl film yapacaksın?’ diye.
- Ben de hayır, tahsil yapmadım ama söyleyecek sözüm var dedim. ‘Nedir?’ denilince anlatmaya başladım. Sonrasında cevher gördüler, beni kabul ettiler.
- En son görüştüğümde, Maraş, Çorum olayları ve Berlin ile ilgili yazmayı düşündüğünü söylemişti.”