

Cemal Süreya ve Sezai Karakoç gibi usta şairlerin hayranlık duyduğu, Türk Edebiyatı’na önemli bir katkı sağlamış olan Mona Roza şiirinin yazarı Muazzez Akkaya Giray, İstanbul‘daki evinde vefat etti.
Safra kesesi kanseri tedavisi gören Muazzez Akkaya Giray, 94 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Cenazesi, 9 Haziran Pazartesi günü öğle namazının ardından Fenerbahçe Camisi‘nde kılınacak ve Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilecektir.
Sezai Karakoç’un ‘Mona Roza’ şiirinde adına akrostiş yaptığı Muazzez Akkaya konuştu
1930 yılında Sakarya‘nın Geyve ilçesinde doğan Giray, eğitim hayatına Kandilli Kız Lisesi’nde başlamıştır. 1949’da Ankara’da Mülkiye Mektebi‘nin Maliye Bölümü’ne giren Giray, 1954 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu ve hazine avukatı olarak görev yaptı.
Üniversite yıllarında Cemal Süreya ve Sezai Karakoç ile aynı sınıfta öğrenim gören Muazzez Akkaya Giray, 2024’te Anadolu Ajansı‘na verdiği demecinde her iki şairin de kendisine ilgi gösterdiğini ancak o dönemde böyle bir yakınlaşmaya açık olmadığını ifade etmiştir.
İŞTE O ŞİİR
Karakoç‘un Giray için yazdığı şiir şöyle:
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.Ulur aya karşı kirli çakallar,
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
Mona Rosa bugün bende bir hal var.
Yağmur iri iri düşer toprağa,
Ulur aya karşı kirli çakallar.Açma pencereni perdeleri çek,
Mona Rosa seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmem için yetecek.
Anla Mona Rosa ben bir deliyim.
Açma pencereni perdeleri çek.Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi,
Bende çıkar güneş aydınlığına.
Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi.
Seni hatırlatır her zaman bana.
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi.Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur.
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar,
Işıksız ruhumu sallar da durur.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar.Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi.
Ellerinden belli olur bir kadın,
Denizin dibinde geziyor gibi.
Ellerin, ellerin ve parmakların.Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana,
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar.
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.Akşamları gelir incir kuşları,
Konarlar bahçemin incirlerine.
Kiminin rengi ak kiminin sarı.
Ah beni vursalar bir kuş yerine.
Akşamları gelir incir kuşları.Ki ben Mona Rosa bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında.
Hayatla doldurur bu boş yelkeni.
O masum bakışların su kenarında.
Ki ben Mona Rosa bulurum seni.Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.
Henüz dinlemedin benden türküler.
Benim aşkım uymaz öyle her saza.
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler.
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.Artık inan bana muhacir kızı,
Dinle ve kabul et itirafımı.
Bir soğuk, bir mavi, bir garip sızı
Alev alev sardı her tarafımı.
Artık inan bana muhacir kızı.Yağmurdan sonra büyürmüş başak,
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış.
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış.
Yağmurdan sonra büyürmüş başak.Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kuş tüyüne.
Bir tüy ki can verir gülümsesen,
Bir tüy ki kapalı geceye güne.
Altın bilezikler o kokulu ten.Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister,
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Giray’ın o röportajından önemli bilgiler şöyle:
“SÜREYA CEBİME ŞİİRLER KOYARDI”
“Cemal Süreya, bana sürekli şiirler koyardı. Sınıfa girince aynı şiiri tahtada da görürdüm. Şiirlerin ona ait olduğunu sonradan öğrendim. O dönemde böyle bir arkadaşlık kurmayı hiç düşünmedim.”
“KARAKOÇ BENDEN KÜÇÜKTÜ, İLK HANDİKAP OYDU”
“Büyüklerimizin kafamıza çiviyle çaktığı bazı fikirler var; ‘erkek yaşça büyük, hanımı ondan küçük olmalı’ gibi. Sezai Karakoç benden 1-2 yaş kadar küçüktü, bu benim için bir handikap oldu. Bu yüzden böyle bir ihtimali bile düşünmedim.”
“BENİLE GELİP KONUŞMAYA HİÇ ÇALIŞMADI”
“Bana hiçbir zaman yaklaşmaya çalışmadı. Bir iddiaya girmişler; kimimiz ileride olursa diğeri bir şeyinden vazgeçecek diye. Bir gün Mülkiye’nin kafesinde birlikte oturuyorduk. Diğer arkadaşlar gittikten sonra Cemal Süreya, soy isminden bir harfi atmıştı. Bana böyle anlattılar.”
“EŞİMLE MUTLU BİR HAYATIM OLDU”
“Üniversite 2. sınıfta, yazdığı şiirleri bana vermek için çok uğraşıyordu. Ama ben okuldan biriyle arkadaş olmayı hiç düşünmedim. Seçtiğim eşim olan rahmetli Orhan Giray ile çok mutlu bir hayatım oldu, dört evlat yetiştirdik.”
“O ŞİİRLERİ KAYBETTİM”
“Bana yazılan şiirleri zamanla kaybettim. Evlenirken sorun çıkmasın diye ablamın evinde sakladım ama geri almadım. Orada da zamanla şiirlerim telef oldu. Çok üzülüyorum, keşke o şiirleri saklasaydım.”
“KARAKOÇ’U VEFATINDAN BİR AY ÖNCE GÖRDÜM”
“Bir üzüntüye neden olduysam üzülüyorum ama aynı zamanda teselli buluyorum; çünkü hiçbir yakınlık göstermedim. Ancak bir ay kadar önce Fenerbahçe sahilinde Sezai Karakoç’u gördüm. O kadar dikkatle bana bakıyordu ki, beyaz saçları ve sakallarıyla tanıyamadım. Sonrasında onun vefatını duyunca anladım. Eğer o olduğunu bilseydim, bir kafede oturup bir kahve içmek isterdim.”
“İYİ Kİ RAHMETLİ EŞİMİ SEÇMİŞİM”
“Rahmetli eşimle mutlu günler geçirdik, iyi ki onu seçmişim. Bu konuları hiç konuşmadık ama belki de haberi vardı. Çünkü bana küçük bir şiir yazmıştı; ‘İsterim ömrümce, buldum ben gönlümce/Gözlerimde yaş, arzuyla demlenince’. Bu küçük bir şiir ama emek vermesi benim için çok kıymetli.”