

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 19 Ekim’de Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu gerçekleşecek. Anketlerde Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) lideri Tufan Erhürman’ın, mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’dan 6-8 puan önde olduğu gözlemleniyor. AKP’nin Tatar’ın performansından memnun olmadığı da Türkiye’deki kaynaklar tarafından dile getiriliyor.
Bu önemli süreçte, Türkiye’den bir grup gazeteci Lefkoşa’da KKTC’nin önde gelen siyasetçileriyle bir araya geldi. Anılan gazeteciler arasında NEFES de yer aldı ve Ersin Tatar ile röportaj gerçekleştirmeye çalıştılar.
Öncelikle belirtmek gerek ki; Tatar, daha önce KKTC’de gündeme gelen diploma tartışmaları konusunda, “Sahte diploma dağıtanlar hepimize ihanet etmiştir, bu ülkeye de zarar veriyor.” şeklinde yorum yapmıştı. Bu nedenle gazeteciler, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun KKTC’den aldığı denkliğin 35 yıl sonra usulsüz ilan edilmesiyle İstanbul Üniversitesi diplomasının iptali hakkında Tatar’a sorular yönelttiler.
Tatar, yargıya atıfta bulunarak, “Ben bu konularda ne diyebilirim? Denkliğin durumu Türkiye’nin bileceği bir iş.” şeklinde yanıt verdi. Daha sonra, başörtüsü ve laiklik tartışmalarına yönelik bir soru yöneltildi ve Tatar, bu soruya cevap verirken “Türkçe konuştum ya…” diyerek bir tedirginlik yaşadı. Ancak o esnada başka konukların makam odasına alınması dikkat çekti.
Özellikle eşi Sibel Tatar’ın Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesinin açılışına katılmama sebebi ve bazı Türk devletlerinin Rum tarafına elçi ataması konuları gündeme gelince, bu durum Tatar’ı rahatsız etti ve aniden “Ben yapamayacağım” diyerek röportajı sonlandırdı.
Tatar’ın geriliminin ardındaki neden ise hızla anlaşıldı. “İmamoğlu’nun diplomasını neden bana soruyorsunuz? Benim bununla ne ilgim var?” diyerek tepkisini dile getirdi. Gazeteciler, Tatar’a, İmamoğlu’nun diplomasının iptali nedeniyle KKTC’den alınan diplomaların da şüpheli hale geldiğini anlatma fırsatı bulamadılar. “Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır” derler; gazeteciler, Ersin Tatar’ın yanından su bile içemeden ayrıldılar.
DEVAMSIZLIK VE YENİLEN GOL
AKP Meclis Grubunun Genel Kurul toplantılarına yeterince katılmaması nedeniyle Meclis sık sık kapandı. Geçtiğimiz Çarşamba yapılan grup toplantısının ardından AKP milletvekilleri Genel Kurula katılmayınca Yeni Yol Partisi’nin engelli vatandaşlarla ilgili önergesi muhalefet partilerinin desteğiyle kabul edildi.
Terör örgütünün silah bıraktığı gün Meclis’te bomba araması
PKK terör örgütü 12 Mayıs’ta silah bırakma ve kendini feshetme açıklamasında bulunmuştu. Üzerine, Genel Kurul’da Başkanlık kürsüsü ve Divan Odasında özel eğitimli köpeklerle bomba araması yapıldı. Tedbir amaçlı Danışma Kurulu da Genel Sekreterlikte toplandı.
MAMAK CEZAEVİNDEN TBMM BAŞKANVEKİLLİĞİNE
12 Eylül 1980 darbesinin ardından hapse atılan, günümüz MHP’li TBMM Başkanvekili Celal Adan’ın cezaevi arkadaşlarından biri, kısa süre önce kaybettiğimiz DEM Partili TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder’di. Mamak Cezaevinde sert disiplin uygulamalarının olduğu dönemde, mahkumlardan “her şey vatan için” diye bağırarak yürümeleri isteniyordu. Sırrı Süreyya Önder, ülkücülerin arasına karışarak “her şey yatan için” demesi nedeniyle sık sık saldırıya uğruyordu.
Celal Adan, Önder’in cezaevi koşullarında bile uzlaştırıcı bir tutum sergilediğini ifade ediyor. İki farklı ideolojiyi temsil eden bu isimlerin yıllar sonra TBMM Başkanvekilliği bünyesinde aynı dönemde bulunması ise adeta bir kader cilvesi.
Desteğe geldiler ortada kaldılar
CHP’li TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay kararını okuyarak AKP’ye sürpriz bir hamle yapmıştı. Ancak Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, Karaca’yı Genel Kurulu yönetme listesinden çıkararak bir nevi cezalandırdı. Bu duruma tepki gösteren CHP İstanbul Kadın Kolları’ndan bir grup kadın Meclis’e geldi ama ne yazık ki Meclis bahçesinde kalan kadınlar, kendileriyle ilgilenecek bir partili bulamadı. İşte bu da bir durum.
YAPAY ZEKA VEKİL ÖLDÜRDÜ!
Sonunda bu da oldu. Yapay zeka ilk cinayetini işledi (!) Afyonkarahisar’da yayınlanan bir yerel gazete, CHP İzmir Milletvekili Sevda Erden Kılıç’ın öldüğünü duyuran bir haber yayımladı. Üstelik bu haber, sosyal medyada reklamlarla desteklendi. Haberi duyan Kılıç’ın annesi bir rahatsızlık geçirdi. Ailesi ve dostları, Kılıç’ın telefonunu kilitledi. Kılıç, annesine ulaşarak “Anne ben hayattayım” demek zorunda kaldı. Gazetecinin yanına varıldığında ise kendisi, “Ben yazmadım, yapay zeka yazdı. Meclise gelip özür dileyeyim, affedin.” diye yanıt verdi.
“Neden bu haber sosyal medyada sponsorlu olarak yayımlanmaya çalışıldı?” sorusunun cevabı ise gizli kaldı.
YENİ YARGI PAKETİ HER DERDE ÇARE Mİ?
AKP tarafından hazırlanmakta olan, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’a “umut hakkı” ve “hasta mahkumlarla ilgili infaz düzenlemesi” gibi değişikliklerin yer aldığı iddia edilen 10. Yargı Paketi, Kurban Bayramı sonrası gündeme gelecek. Yeni yasa paketinin içerisinde terör örgütü üyeleri ve yöneticilerine dair özel bir düzenleme bulunmayacak. AKP Meclis Grubu, teklif Meclis’e sunulmadan önce diğer partilerin hukukçularıyla toplantılar yaparak, karşılıklı önerilerini dinleyecek. Amaç, kanun teklifinin bir anlaşma içinde çıkmasını sağlamak. AKP yöneticilerine göre, özellikle CHP’nin bu süreçte yapıcı bir rol üstlenmesi ve tüm partilerle sivil toplum kuruluşlarının bu çalışmaya katkıda bulunması gerekiyor.
VARANK’IN HAYAL KIRIKLIĞI
Eski bakanlardan Sanayi Komisyonu Başkanı Mustafa Varank da hayal kırıklığı yaşamış. İddiaya göre, AKP grup yönetimine girmek için talepte bulunan Varank’a, “Yeni dönemde anayasa ve muhalefetle uzlaşma içinde çalışmalıyız. Gerginlik istemiyoruz. Bu nedenle mevcut yönetimle devam edilecektir.” denilerek olumsuz cevap verilmiş.
ADALET BAKANI TUNÇ’A SANSÜR İDDİASI
Meclis kulislerinden gelen haberlere göre, gazetecilerin sorularını her fırsatta yanıtlayan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a sansür uygulandığı iddia ediliyor. Bazı basın kuruluşlarına, Tunç’un açıklamalarının kullanılmaması talimatı verilmiş. Ancak Tunç, 14 Mayıs tarihindeki AKP grup toplantısında gazetecilerle keyifli bir diyalog geliştirdikten sonra yine de sorulara cevap vermekten kaçınmadı.
AKDENİZ ŞOKU!
Milli Savunma Bakanlığı, Antalya’da devam eden Deniz Kurdu tatbikatına her zamanki gibi gazetecileri davet etti. Ancak bu sefer birçok talihsizlik yaşandı. Askeri bir helikopter zorunlu iniş yapmak zorunda kaldı, Akdeniz’de 6 büyüklüğünde bir deprem oldu, gazetecileri Antalya’ya götürecek askeri uçak arıza çıkardı. “Talihsizlikte bu kadarı” diyebileceksiniz; fakat çağrılan ikinci uçak da arıza yaşayınca gazeteciler, “Şansımızı zorlamayalım” diyerek evlerine dönme kararı aldılar.