

Sayı duyusu nedir ve neden önemlidir?
Singapur, Kanada, Finlandiya ve Amerika gibi ülkelerde sayı duyusu, matematiksel becerilerin gelişiminde kritik bir unsur olarak belirgin bir şekilde tanımlanmaktadır. Bu konu, eğitim programlarında önemli bir yere sahiptir.
Öğrencilerin düşüncelerini paylaşabildiği ve farklı çözüm yollarını tartışabildiği bir ortam, sayı duyusunun gelişimi için son derece değerlidir.
TED Üniversitesi Eğitim Fakültesi Matematik Eğitimi ABD Öğretim Üyesi Dr. Çiğdem Alkaş Ulusoy ile sayı duyusu üzerine gerçekleştirdiğimiz bir sohbet var.
Sayı Duyusu Nedir ve Önemi Nedir?
Sayı duyusu, sayıların büyüklüklerini ve ilişkilerini yorumlamada kullandığımız sezgisel yeteneğimizdir. Bu sezgi, bir grup nesnenin sayısını tahmin etme, bir sayı söylendiğinde büyüklüğünü zihinde canlandırma, bilinen bir sayı ile karşılaştırma ve bir grup sayının birbirine yakınlık veya uzaklık durumlarını hissedebilme gibi becerilerle ilişkilidir.
Matematik eğitiminde sayı duyusu, işlem yeteneğinden ziyade sayıların yapısını, ilişkilerini ve büyüklüklerini anlama yeteneğini teşvik eder. Yani sayı duyusu, yalnızca işlem becerisi değil, esnek düşünme, kıyaslama yapabilme ve uygun stratejileri seçebilme gibi bir dizi beceriyi içerir. Sayı duyusu yüksek olan bireyler, daha akıcı ve doğru işlemler gerçekleştirebilirler çünkü doğru sayı ve işlem ilişkilerini kurabilirler.
Matematiğin, öğretim programlarında olduğu gibi yığılmalı ve sarmal bir yapıya sahip olduğunu biliyoruz. Sayılar ve işlemler, matematiğin temel araçlarıdır.
Sayıları doğru anlamayan ve işlem esnekliği konusunda yetersiz kalan bireylerin matematikle ilgili sorunlar yaşayacağı pek çok araştırmada kanıtlanmıştır.
Bireylerin sayı duyularının gelişimi, doğru sayı ve işlem algısı ile desteklenecek yaşantılar geçirmelerine olanak tanıyacaktır. Bu durum, onların matematik başarılarını ve matematik okur-yazarlığı ile ilgili performanslarını artırmasını sağlayacaktır.
Sayı Duyusu Doğuştan mı, Sonradan mı Gelişir?
Sayı duyusunun bireyde doğuştan var olup olmadığı, uzun yıllardır nörobilimcilerin ve eğitimcilerin ilgi alanına girmiştir. Bu konudaki farklı görüşlerden biri, bebeklerin doğuştan öğrenme yeteneğinden başka bir beceriye sahip olmadıklarıdır.
Bu görüşe göre bebekler, doğuştan matematikle ilgili herhangi bir donanıma sahip değildir. Jean Piaget, matematiksel becerileri bilişsel gelişim aşamaları ile ilişkilendirir ve bireyin matematiği deneyimleriyle inşa ettiğini ileri sürer. Yani Piaget’ye göre, bebekler sayılarla ilgili bilgi veya beceriye sahip değillerdir; ancak bilişsel gelişim sürecindeki deneyimleri sayesinde sayı duyusunu kazanırlar.
Öte yandan, 1950’lerde konuya dair görüş bildiren Tobias Dantzig, bebeklerin sayısal miktarları anlamak için doğuştan bir mekanizmaya sahip olduğunu savunmuş ve insanların evriminin ilk dönemlerinde bile sayı duyusunun varlığını iddia etmiştir. Son yıllarda yapılan pek çok araştırma, ikinci görüşü desteklemektedir.
Yapılan araştırmalar yalnızca insanlar ile sınırlı kalmamıştır. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar da insanların ve birçok hayvanın beyninde doğuştan gelen sayı duyusunu işlevsel hale getiren mekanizmaların bulunduğunu göstermektedir.
Ancak sayı duyusu, yalnızca biyolojik olarak mevcut bir özellik değil, bireyin yaşayacağı anlamlı deneyimlerle geliştirilebilen bir yapıdır. Eğitim bilimciler ve alanında uzman eğitmenler bu konuda çalışmalar yürütmektedir.
Sayı Duyusu Nasıl Ölçülür ve Değerlendirilir?
Sayı duyusu, standart testlerle ölçülmesi oldukça zordur çünkü çoğu zaman bireyin strateji geliştirme ve akıl yürütme beceleriyle bağlantılıdır. Yine de, farklı değerlendirme yaklaşımları araştırma ve öğretim alanında geliştirilmiştir. Bu değerlendirme araçları genellikle sayısal kıyaslama, sayı doğrusunda yer belirleme, tahmin ve işlemde anlam kurma gibi görevleri içerir.
Örneğin, öğrencilerin “9 + 6” sorusunda sayma stratejisi yerine “9’u 1 artırıp 10 yaparım, 6’dan 1 çıkarırım, 10’un üzerine de 5 ekleyerek sonuca ulaşırım” gibi stratejik bir yaklaşım sergileyip sergilemediği önemli bir kriterdir. Veya 35 sayısının %20’sini hesaplarken, %20’nin 1/5’e denk olduğunu ve dolayısıyla bu işlemi 35 sayısının beşte birini alarak gerçekleştirebileceğini anlayan bir birey için gelişmiş bir sayı duyusuna sahip olduğu söylenebilir.
Bu tür stratejilerin kullanımı, öğrencinin sayıların yapısını ne derece esnek bir biçimde kullandığını gösterir. Ayrıca, sayı doğrusunda konum belirleme gibi görevler, öğrencinin sayıların büyüklük ilişkisini ve aralıkların niceliksel anlamını ne derece kavradığını ortaya koyar. Bu nedenle, sayı duyusu ölçümünde yalnızca doğruluk değil, aynı zamanda strateji kullanımı, temsil biçimleri ve açıklamalar da dikkate alınmalıdır.
Sayı Duyusu Matematik Öğretim Programlarında Nasıl Yer Alıyor?
Sayı duyusu, bir öğrenme alanı olarak tanımlanmasa da, birçok ülkenin öğretim programında sayı duyusuna yönelik öğrenme çıktılarına açık veya örtük şekilde yer verilmektedir.
Türkiye’deki matematik öğretim programları da, bu öğrenme çıktıları ile birlikte zihinden işlem yapma, tahmin becerisi ve sayıların çoklu temsillerini kullanma gibi yollarla sayı duyusunu desteklemektedir.
Son yıllarda Türkiye’de geliştirilen öğretim programları, sayı duyusuna yönelik becerileri daha sistematik bir şekilde yapılandırmaya başlamıştır. Özellikle son programda, sayıların anlamını anlama, sayıların birbirleriyle olan ilişkilerini kavrayabilme ve işlem stratejileri geliştirme gibi öğrenme çıktıları, sayı duyusunu doğrudan hedeflemektedir.
Bununla birlikte, bu kazanımlar genellikle açıkça ‘sayı duyusu’ terimiyle değil, işlem becerisi, problem çözme veya tahmin gibi alt başlıklarla yer almaktadır. Uluslararası bağlamda, Singapur, Kanada, Finlandiya ve Amerika gibi ülkelerde sayı duyusu, matematiksel yetkinliklerin gelişiminde merkezi bir unsur olarak tanımlanmaktadır.
Sayı Duyusu Sınıf Ortamında Nasıl Geliştirilebilir?
Sayı duyusunu geliştirmek için sınıf ortamında uygulanan birçok strateji mevcuttur. İlk olarak, öğretmenlerin matematiksel konuşmaları (sayı ve işlem özelliklerini/ilişkilerini içeren) teşvik eden bir sınıf atmosferi yaratması önemlidir.
Öğrencilerin düşündüklerini paylaşabildiği ve farklı çözüm yollarının tartışılabildiği bir ortam, sayı duyusunun geliştirilmesi açısından son derece önemlidir. Özellikle sayıların parça-bütün ilişkisinin kullanılması, işlemlerin yalnızca bilinen algoritmalarla değil, keşfedilen yöntemlerle yapılmasına olanak tanıyan etkinlikler, tahmin oyunları, sayı doğrusu etkinlikleri ve somut materyaller, etkili araçlardır.
Ayrıca öğrencilere “Bu işlemi başka nasıl yapabilirdin?” veya “Bu sayısal sonucun mantıklı olup olmadığını nasıl anlayabilirsin?” gibi sorular yöneltmek, sayı duyusunun temel bileşenlerini harekete geçirir.
Bu nedenle, sayı duyusunun gelişimi sadece içerik sunmakla değil, öğrencilerin düşünce süreçlerini anlamaya yönelik öğretmen etkileşimi ile mümkündür.
Sevgili hocam, değerli bilgileriniz için teşekkür ederim. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…