

Osman’ı 1976 yılında Ankara’da tanıdım. Hürriyet yazarı Sedat Ergin ve TRT spor spikeri Ümit Aktan’la aynı evi paylaşıyordu. O sıralarda Türk Haberler Ajansı’nda çalışan Sedat ve TRT’den arkadaşım Ümit vesilesiyle sık sık gittiğim bir evdi. Kâh delice gülüp eğleniyorduk. Kâh saatlerce politika konuşuyorduk.
Osman ve evin müdavimlerinden Yıldırım Türker’le birlikte Türkiye İşçi Partisi’ne yakındık. Partinin toplantılarını izliyorduk. Etkinliklerine katılıyorduk.
“Kanlı 1 Mayıs” diye bilinen 1977 mitinginde yine TİP kortejindeydik. Ve o korkunç anlara birlikte tanık olmuştuk.
DİSK’in efsane başkanı Kemal Türkler konuşmasını bitirmek üzereyken Osman ve kızkardeşim Petek’le birlikte Kazancı yokuşundan inmeye başlamıştık. İlk silah sesleri, işte o ilk metrelerde geldi.
Bir arkadaşın evine sığındık.
Saatler sonra çıktığımızda ise, bizi ilk karşılayan, Kazancı’nın başındaki devasa ayakkabı yığını oldu. Ölenlerin, kaçanların ayakkabıları.
Korkunçtu!
Ertesi yıl, uzunca bir süreliğine “SON KEZ” olacağını bilmeden, 1978 1 Mayısı’na da birlikte yine Taksim’de katılmıştık.
“Korkuya teslim olmayacağımızı” gösterme adına..
Oysa BİRİLERİ “korkutmakta.. korkutamıyorsa yok etmekte” kararlıydı.
Üç yıl içinde Kemal Türkler suikast sonucu öldürüldü.
1980 darbesiyle de DİSK kapatıldı.. Deyim yerindeyse adeta üzerinde tepinildi..
Eğer 1 Mayıs 77’ye tanık olsaydınız anlardınız.
İşçi sınıfı ve sol, BİRİLERİNİN UYKUSUNU KAÇIRTACAK kadar güçlüydü.
Taksim’e çıkan tüm yollar dalga dalga umutla doluydu. O dalgalar meydanda buluşuyor ve olağanüstü bir enerjiyle tarih yazıyordu.
Arka planını tahmin etsek de hala bilemediğimiz o saldırıya kadar.
O gün başlayan kanlı provokasyon 12 Eylül ile taçlandırıldı! Ve işçi sınıfının yerini adım adım “CAMİ CEMAATİ” aldı.
Başta son derece değerli insanlar olmak üzere, bu yolculukta şey kaybettik.
Silivri kumpasları şimdi saldırının son versiyonu.
Bu kez başta Osman Kavala, ülkenin tertemiz insanlarını karanlığa gömmeye çalışıyorlar.
Oysa, Türkiye’nin en büyük sanatçılarından birinin, Ruhi Su’nun şarkısındaki gibi “SABAHIN BİR SAHİBİ VAR”. Bilmiyorlar.
“Sabahın bir sahibi var
Sorarlar bir gün sorarlar
Biter bu dertler acılar
Sararlar bir gün sararlar”
Ruhi Su, şarkısını aslında 1 Mayıs’tan sadece üç gün önce yaşanan bir saldırı üzerine yazmıştı:
28 Nisan ‘da Galatasaray Mühendislik Okulu çıkışındaki otobüs durağı taranmış, üç genç kız vurulmuş ve ikisi hayatını kaybetmişti..
Aldı eline kalemi Ruhi Su, yazdı:
“Şişli Meydanı’nda üç kız/ Biri Çiğdem, biri Nergis/ Vuruldular güpegündüz/ Sorarlar bir gün sorarlar”
Bu vahşetin öfkesi dinmeden 1 Mayıs’ta patladı silahlar.
Ruhi Su, şiirini ve bestesini 1 Mayıs için tamamladı.
O bugünleri görebilseydi ne düşünürdü.. Bugünün kuşağı Ruhi Su adını duymamış bile olsa sabaha sahip çıkacak mıydı?
Yanıtları elbette zaman verecek.
Ama kendi adıma şunu söyleyebilirim.
Bedenim 75’e varsa da yüreğim hala 27 yaşında.
Bayramınız kutlu olsun dostlar!!