reklam
reklam
DOLAR39,5851% -0.32
EURO45,6681% -0.99
STERLIN53,6762% -0.71
FRANG48,8102% -0.46
ALTIN4.328,32% 1,03
BITCOIN104.677,55-0.385
reklam

Queen Flowers İşçileri: ‘Hukuka Uyun’

Yayınlanma Tarihi : Google News
Queen Flowers İşçileri: ‘Hukuka Uyun’
reklam

İzmir Dikili’de hizmet veren Danimarka menşeli Queen Flowers (Queen Tarım) çalışanlarının, sendikal hakları ve insana yakışır yaşam koşulları için başlattığı direnç süreci 4. haftasına girdi. DİSK’e bağlı Birleşik Tarım Orman İşçileri Sendikası (BTO-SEN) öncülüğünde yürütülen bu mücadele, İzmir’le birlikte İstanbul’daki Danimarka Konsolosluğu önünde de devam ediyor.

Bugün görülen yetki davası öncesinde işçiler, İzmir Adliyesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. “Bu sadece bir yetki davası değil; bu, emeğe, kadına ve hukuka karşı sistematik bir saldırıdır” diyerek, mücadelelerine kararlılıkla devam edeceklerini vurguladılar.

Patron Bakanlığın Kararına Uymadı

Queen Flowers işçileri, 2024 Kasım ayında Çalışma Bakanlığı tarafından BTO-SEN’in işyerinde yetkili sendika olarak tanındığını hatırlatarak, işverenin bu kararı tanımayıp durumu mahkemeye taşıdığını belirtti. Direnişteki işçilerin büyük bir kısmını oluşturan kadın emekçiler, anayasal haklarını korumak için verdikleri mücadelenin sadece mahkeme salonlarında değil, tarlada, iş yerinde ve sokakta sürdüğünü ifade etti.

‘Biz Krizin Faturası Değiliz’

DİSK’e bağlı Birleşik Tarım Orman İşçileri Sendikası (BTO-SEN) Genel Başkanı Mehmet Çak, İzmir Adliyesi önünde yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Queen Flowers işvereni, toplu sözleşme masasında işçilere sıfır zam teklif etmektedir. Bunu savunurken, ‘Enflasyon yükseldikçe, işçiye vermeden daha çok kazanırız’ diyor. Bu açık itiraf, sadece Queen Flowers patronunun zihniyetini değil, kriz ve enflasyonu birer sömürü aracı haline getiren tüm sermaye çevrelerinin gerçek yüzünü göstermektedir.

Bu ülkede işverenler, krizi bahane ederek büyüyen enflasyon karşısında işçileri yoksulluğa mahkum etmekte; kârlarını artırırken, temel gıdaları dahi işçiye çok görmektedir. Queen Flowers örneği, bu durumu çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermektedir: İhracat şampiyonu olduğu iddia edilen, yurtdışında ödüller kazanan bu firma, kendi işçisine bir simidi ‘fazla maliyetli’ görmekte. Biz krizin faturasını ödemek istemiyoruz! Sömürüye karşı ses çıkaran, haklarının peşinde koşan ve insanca yaşamak isteyen binlerce işçiyiz. Türkiye’nin dört bir yanında olduğu gibi Queen Tarım’da da aynı taleple ayağa kalkıyoruz: Geçinemiyoruz! Alın terimizin karşılığını istiyoruz.”

‘Tacizci Amirler Korunuyor’

Queen Flowers işyerinde kadın işçilere yönelik baskı ve tehditlerin devam ettiğini belirten Çak, “Kadın temsilciler, ‘kafana sıkarız’ gibi açık tehditlerle karşı karşıya kalıyor. Bazı kadın işçilerin evlerine giderek aileleri üzerinden sendikadan istifa etmeleri için baskı yapılıyor. İşveren, bu tehditleri görmezden geliyor. Kadın emeğini sadece vitrin süsü gibi kullanarak övünen Queen Flowers yönetimi, kadın işçilerin iradesini hiçe saymaktadır.

Tacizci amirler ve servis şoförleri korunmakta, göreve devam ettirilmektedir. Bu durumu kabul etmiyoruz! Kadınların iradesini kırmaya yönelik her girişim, direnişimizi daha da güçlendirmekten başka bir sonuç doğurmayacaktır” ifadelerini kullandı.

‘Maaşta Sendikal Ayrım’

Queen Flowers işvereninin anayasal haklarını kullanan DİSK/BTO-SEN üyesi işçilere sistematik baskı uygulandığını dile getiren Çak, şöyle devam etti:

“İşçiler istifaya zorlanmakta ve örgütlü irade kırılmaya çalışılmaktadır. Bu baskının merkezinde ise çantacı bir sarı sendika bulunmaktadır. İşveren, yalnızca bu sarı sendikaya üye olanlara avantaj sağlayacak şekilde hareket etmekte; bayram ikramiyesini DİSK/BTO-SEN üyesi işçilere düşük yatırarak cezalandırmakta, sarı sendikaya üye olanlara ise yüksek tutarlar ödemektedir.

Bu ödemeler, bordroda ‘avans’ olarak gösterilmekte; işverenin ileride denetime karşı ‘borç verdim’ diyebilmesi ve sendikal örgütlülüğü dağıttığında bu paraları geri istemesinin önü açılmaktadır. İşçiler arasında yaratılan bu fark, yalnızca ekonomik değil; doğrudan sendikal haklara yönelik açık bir saldırı ve ayrımcılık politikasıdır. Yasal olarak eşit durumda olan işçilerin maaşlarında sendikal tercihlere göre ayrım yapmak, hem İş Kanunu’na hem de uluslararası sözleşmelere aykırıdır.”

Queen Flowers’ın bağlı olduğu Danimarka merkez ofisinin, ILO’nun 87, 98 ve 190 No’lu sözleşmelerine bağlı kalacağı taahhüdünde bulunduğunu hatırlatan işçiler, özellikle 190 sayılı “Şiddet ve Taciz” sözleşmesinin 6 Haziran 2025 itibarıyla Danimarka’da yürürlüğe girdiği, Türkiye’de kadınlara karşı baskı, taciz ve tehditlerin devam etmesine rağmen Danimarka Konsolosluğu’nun sessiz kalmasının bu suça ortak olmak anlamına geldiğini dile getirdi.

İşçiler, şu talepleri sıraladı:

  • Sendikal hakkımızı tanıyın, işçiyi koruyun, tacizci amirleri ve şoförleri işyerinden uzaklaştırın.
  • Haksız yere işten çıkarılan temsilcimizi geri alın.
  • Sarı sendika değil, işçilerin iradesi kazansın.
  • Hukuka uyun, makul bir TİS teklifiyle masaya gelin.
reklam

YORUM YAP