

Röportaj: Şahin Aybek
“Sınav odaklı bir sistemde proje temelli öğrenme ortamları oluşturmak mümkün görünmemektedir. Akademik kurumların kurulması öğretmen kalitesini artırmak yerine, eğitim fakültelerini işlevsizleştirerek öğretmen kalitesini daha da düşürebilir.”
Necdet Aykaç’a hoş geldiniz. Kendisi Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Öğretim Üyesidir. Bugün, eğitimdeki güncel sorunları ele alacağız.
Sayın Aykaç, eğitimde güncel sorunlar neler? Eğitim sistemimiz istenen niteliklere ulaşabildi mi?
Bir eğitim sisteminin başarısı, öğrencilere nitelikli bir eğitim sağlanmasına bağlıdır. Ancak günümüzde nitelikli bir eğitim verildiğini söylemek zordur. Eğitim sistemimiz, bilimsel verilere dayalı bir yapıdan çok, günlük ve siyasi etkilere göre şekillenmektedir. Bu durum, okul öncesinden yükseköğretime kadar pek çok sorunu beraberinde getirmektedir. Bu sorunlar çözülmek yerine her geçen gün artmaktadır. Ne öğrenciler, ne öğretmenler ne de veliler mevcut eğitim sisteminden memnun. Fırsat ve eğitim eşitsizliği, en belirgin sorunlar arasında. Okullar arasındaki başarı ve kaynak farklılıkları, adaletli bir kaynak dağıtımından yoksun olmaktan kaynaklanmaktadır.
Proje okulları uygulaması eğitim sisteminin niteliğini artıracak mı? Son günlerde proje okulları neden bu kadar tartışılıyor?
Proje okulları uygulaması, eşitsizliklerin derinleşmesine, çalışanların güvencesiz kalmasına ve ortaöğretimde neoliberal bir dönüşüm yaşanmasına yol açmaktadır. Mevcut eşitsizlikleri gidermekten ziyade daha da artırmaktadır. Ayrıca, 2015’ten bu yana İstanbul Erkek Lisesi gibi köklü okulların da aralarında bulunduğu 44 okul proje okulu olarak ilan edilmiştir. Türkiye’deki birçok başarılı okul proje okuluna dahil edilmiştir. 2018-2019 döneminde Fen ve Sosyal Bilimler Liseleri’nin tamamı proje okulu haline getirilmiştir. Ancak projenin asıl amacı, yüksek başarıya sahip okullara daha fazla destek sağlamaktır ki bu durum, kaynak bakımından zayıf okulların geride kalmasına neden olmaktadır.
Neoliberal politikalar, öğretmenlerin durumu açısından da büyük değişimlere neden olmaktadır. Proje okullarında eğitim çalışanlarının görev yerleri hızla değiştirilebilmektedir. Öğretmen ve yöneticiler, aynı okulda en fazla sekiz yıl çalışabilmektedir. Bu durum, öğretmenlerin görev yerlerinden ayrılmasına ve kamuoyunda geniş tepkilere yol açmaktadır. Öğrenciler, sosyal medyada “projeniz değiliz” başlıklı kampanyalar düzenlemektedir. 2024 yılında öğretmenler yine yerleri değiştirilmeye çalışılmış ve bu durum eğitim camiasında büyük bir rahatsızlık yaratmıştır.
2024-2025 yılı Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Eğitim Programı neyi hedefliyor? Çocuklarımıza nitelikli bir program sunabilir mi?
Eğitim programları, bir ülkenin eğitim sürecinin çeşitli boyutlarını yapılandırır. Ancak Türk eğitim sisteminde son yirmi yıldır bu süreçler sağlıklı bir şekilde işlememektedir. Göreve gelen her Milli Eğitim Bakanı, yeni programlar hazırlarken önceki programları göz ardı etmiştir. 2024 öğretim yılına ilişkin program da bilimsel bir temelden yoksun görünmektedir. Programda belirli bir felsefe bulunmamakta, uygulamada ise çeşitli sorunlar yaşanmaktadır.
Millî Eğitim Bakanlığı’nın öğretmen atamalarında önerdiği yeni uygulama ile Akademilerde iki yıllık eğitim öngörülmektedir. Ancak Türkiye, öğretmen yetiştirme konusunda uzun bir geçmişe ve deneyime sahiptir. Akademiler, eğitim fakültelerine ek olarak eğitim verecekse de eğitim fakültelerinde sunulan derslerin tekrarı niteliğindedir. Bu durum öğretmen adayları için zaman kaybı ve ekonomik kayıba yol açabilir.
Sonuç olarak, Türkiye’nin eğitim sistemi oldukça karmaşık bir durumdadır. Eğitimdeki mevcut sorunların üstesinden gelmek için etkin ve akılcı bir yaklaşım gerekmektedir. Öğretmen niteliğinin artırılması için mevcut sistemin güçlendirilmesi ve eğitim fakültelerinin desteklenmesi gereklidir.
Sevgili hocam, değerli bilgileriniz için teşekkür ederiz. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…