CHP’nin “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinginin bu seferki durağı Van oldu. Burada bir konuşma gerçekleştiren CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Konya ve Yozgat mitinglerini hatırlatarak, “Özgür Özel AKP’nin kalesine gitti” ifadelerinin kullanıldığını belirtti. Ancak Özel, artık bu kalenin AKP’ye ait olmadığını vurguladı.
Özel, konuşması sırasında kayyum atamalarını eleştirerek şu sözleri dile getirdi:
“- Milleti tanımaz, Kürt’e düşman bir irade, üçüncü kez Van Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atamış, kendi adayını seçmeyenlere atadığı valiyi kayyum olarak dayatmıştır.
– Valiliğine bir sözüm yok, emniyet tedbirlerine de. Ancak valinin siyasetine karışmaktan çekinmiyorum.
– Bir atanmış kişi, şu anda Van’ın iradesine kayyum atanmış biri, bu meydana gelinmemesi için ricalar, örtülü tehditler ve mesajlar gönderiyor. Vali efendi; sen, valiliğini yap, oturduğun yerde otur.
– Biz, milletin iradesine karşı çıkılmasına ve haksız tutuklamalara geçit vermedik, bundan sonra da vermeyiz.”
‘İşte Sana Kürt Sorunu’
– Gündemde birçok tartışma var, ama ben ‘Kürt sorunu vardır’ deyince bazıları kızıyor. Kürt sorunu nedir biliyor musun? Manisa’da Manisalı belediye başkanı seçiyor ve yönetiyor. Rize’de Tayyip Bey’in memleketinde Rizeliler karar veriyor. Ancak Van’a, Diyarbakır’a gelince, ‘siz belediye başkanı seçemezsiniz, seçerseniz de yönettirmeyiz’ deniyor. İşte sana Kürt sorunu. Bu sorunları, birlikte demokrasiye ve birbirimize sarılarak çözeceğiz.
Sırrı Süreyya Önder Anısını Anlattı
– Allah gani gani rahmet eylesin, çok yakın dostumdu Sırrı Süreyya Önder. Özel bir bağımız vardı. Cezaevinden çıktı geldi, benim odamın önünden geçerken sarıldı. İki üç ay önce cezaevine son ziyaretimi yapmıştım. ‘Hoş geldin, otur’ dedim. ‘Yok’ dedi, ‘racondur, cezaevinden çıkınca ziyarete gidilir ama ilk çayı seninle içersem, muhacirler beni mahveder, önce kendi partime gideyim, sonra geleyim’ dedi.
– Bana hayatının büyük bir sırrını emanet eden Sırrı Süreyya Önder, ‘Cumhuriyet Şarkısı’ filmine gitmemi istedi. ‘Atatürk nasıl anlatılmış?’ dedim, çok güzel. ‘Ama o filmle ilgili bir sır var, ben ölene kadar söylemeyeceksin. O filmin senaryosunu ben yazdım,’ dedi. O zaman Sırrı Bey’in resmini okşamıyorlardı, hapisten hapise sokuyorlardı. ‘Yazarsak emekçinin emeğine yazık olur,’ dedi. ‘Bu sende dursun, ne zaman ölürüm o zaman sen söylersin.’ Dedim ‘niye bana emanet?’ ‘Partinin birinci genel başkanını anlatmışım, sonuncu başkanına emanet edeceğim’ dedi.
‘Kurtuluş Yok Tek Başına’
– Ekrem Başkan’a ve arkadaşlarımıza özgürlük istiyoruz. Tutuksuz yargılanmalıdır ve cesaretiniz varsa yargılama TRT’den yayınlanmalıdır.
– Biz meydanlarda sadece Ekrem Başkan’ın, CHP’lilerin özgürlüklerini değil, hangi siyasi görüşten olursa olsun tüm siyasi tutsakların özgürlüğünü savunuyoruz. Selahattin Demirtaş’ın özgürlüğünü de savunuyoruz.
– Ancak sadece Selahattin Başkan’ın değil, Ekrem Başkan’ın ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın da özgürlüğünü savunuyoruz.
– Saraçhane’ye ilk çıktığımızda Zafer Partili gençler de oradaydı, DEM’liler de.
– Yukarıda biri vardı, ikisinin de başkanını aldı.
– Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.
– Bu demokrasi mücadelesi, hazımsız Erdoğan’dan topu kesmeden kurtarma mücadelesidir.
– Yaptığı darbe bugüne kadar her birimize 27’şer bin lira yara açtı.
– Bu darbeye harcadığı parayla çiftçilerin bankalara tüm borçları kapanıyor, paranın yarısı da kalıyor.
– Bugünlerde çok konuşulan adı konulmamış bir sürecin süreciyle ilgili bir şey söyleyeyim. Sırrı Başkan gelecek anlattığında adını sordum. ‘Adı yoktur’ dedi. Peki, ‘Nasıl ilerleyeceğiz?’ dedim. Dedi ki, ‘Geçen sefer denedik, uğraştık, başımıza da iş açtık. Ama ben vazgeçmem, devam ediyorum. Geçen sefer önce çözüm sonra barış dedik, olmadı. Şimdi önce barış sonra çözüm diyoruz.’
– ‘Sırrı Başkan bu işin bir garantörü var mı?’ dedim. ‘Yoktur. Garantörü sensin, benim bu süreci kim sahiplenirse. Hiçbir çıkar beklemeden barışı savunanlar olacak’ dedi.
– Şimdi öyle günlerden geçiyoruz ki, bu topraklar çok fırtınalardan geçti. Savaş, sel, deprem vurdu, ama adaletsizliğin ve eşitsizliğin vurduğu kadar hiçbir şey vurmadı. Bir süredir bu yeni süreç ilerliyor. Biz Kürt meselesini inkar edenlerden hiç olmadık. Bu sorunun var olduğunu, çözülmesi gerektiğini savunduk.
– Partimizde kendi komisyonumuzu kurduk.
– Adayımı bırak, sandığımı önüme getir.”
