

HAŞİM KILIÇ / NEFES
İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün kızı ve İnönü Vakfı Başkanı Özden Toker, “Hayatım” dediği ve 95 yıllık yaşamının büyük bir bölümünü geçirdiği Pembe Köşk’ü NEFES’e anlattı. Anılarında, Atatürk ve babası İsmet İnönü ile yaşadığı anıların önemine değinen Toker, “Çankaya’daki bu evin herhangi bir köşesine baksam size saatlerce hikayeler anlatabilirim” diyerek o günlere olan özlemini dile getirdi.

ATATÜRK İSMİMİ KOYDU
Özden Toker, ismini Atatürk’ün koyduğunu ifade ederek, “Atatürk benim doğumuma çok sevinmiş. Babam Atatürk’e giderek, ‘Paşam nihayet bir kızım oldu. Ona bir isim bulalım’ demiş. Bana Özden ismini vermişler. Tüm Özdenlerin ablası benim” şeklinde konuştu. Toker, Pembe Köşk’te geçirdiği çocukluk yıllarından Cumhuriyetin ilk anlarına ve babası İsmet İnönü’nün 2. Dünya Savaşı dönemindeki yaşantısına kadar birçok anıyı şu şekilde paylaştı:
– “Harika bir çocukluğum oldu. Babam o dönemde başbakandı. Ancak unvanları bize pek etki etmiyordu. Bütün çocuklarına düşkün olan babam, her zaman bize zaman ayırmaya çalışırdı. Sevdiği şeyleri öğretme konusunda hevesliydi. Böylece, birlikte vakit geçirmemizi sağlardı. Onunla yüzme ve ata binmek gibi aktiviteleri paylaşmak büyük bir zevkti.”
– “Yüzmeye olan düşkünlüğü nedeniyle beni alıp denize atmıştı, çırpınarak yüzmeyi öğrenmiştim. Çocukluğumuzda geçen bu eğitici dönemleri özellikle mektuplarında da çok güzel anlatıyordu. Gençken, daha üst rütbedeki insanların çocuklarının kendilerini önemsediklerini düşünür, endişelendikçe doğru yetiştirmeye çalışırdı.”

DEVRİMLERİN OCAĞI
Toker, Pembe Köşk hakkında şunları aktardı:
– “22 Şubat 1927’de Pembe Köşk’te ilk balo verildi. Burada farklı bir yaşam tarzı vardı. Daha sonraki balolar Ankara Palas’ta yapılmaya devam etti. Devrimler önce aile içinde bu evde yaşandı. Dünyada büyük değişiklikler yaşanıyordu ve bunların çoğu bu evde yaşandı.”
– “Cumhuriyet’in başlangıç hikayesi burada şekillendi. Kadın-erkek eşitliği, harf devrimi ve en önemlisi laiklik gibi konular burada tartışıldı. Her ikisi de insanlar için son derece önemli ve bu yüzden her iki alana da değer vermek lazım.”

ATATÜRK’LE SOFRADA BULUŞTUK
Özden Toker, Pembe Köşk’teki masada yaşadığı anıları şu şekilde anlattı:
– “Hep beraber akşam yemeğine otururduk. Babamın akşamları misafiri olurdu ve Atatürk de sık sık gelirdi. Atatürk’ün manevi kızı Ülkü sayesinde o yemeklere katılmaya başladım. Ülkü geldiğinde beni çağırdılar. Atatürk, ‘Bu senin ablan, bu da senin yeni kardeşin’ dedi. Sonrasında oyun oynadık.”
– “Yemek saatinde bizi çağırdıklarında Atatürk’ün elini öptük ve masanın ucunda gösterdiği yere oturduk. Atatürk’le olan beraberliğim sekiz yaşına kadar sürdü. Bu nedenle onunla ayrıntılı anlatacak çok şeyim var. O masanın yemeklerini akademik yemekler olarak adlandırıyorum. 1935-1936 yılları. Yapılan birçok şey vardı ancak daha yapılacak çok iş vardı.”
– “Atatürk, akşam ne konuşulacağını kafasında çok önceden düşünmeye başlardı. Kendi kendine tartışıp kararlar alırdı. Kendi görüşüne zıt bir şey olursa, daha tecrübeli olanların görüşlerine saygı gösterirdi. Hep ‘ben her şeyi bilirim’ değil, ‘benim bilgi birikimim benden daha iyi olanı bulup ona danışmak’ derdi. Atatürk asla ‘ben’ demez, hep ‘biz’ derdi.”
HİTLER’İN RUSYA’YA SALDIRISINI RADIYODAN DUYDUK
Toker, çocukluğunda hatırladığı önemli anılardan birinin de Almanya’nın Rusya’ya savaş ilan ettiği günlerin olduğunu ifade etti. “Alman ordusu Edirne’de bekliyordu ve savaş başladığında ya Anadolu üzerinden ya da Karadeniz’den geçerek Rusya’ya ilerleyeceklerdi. Babam o dönemde Ankara’daydı. Bir akşam radyoda Hitler’in Rusya’ya savaş ilan ettiğini duyduk. Abim, babamın omzuna dokunarak, ‘Almanya, Rusya’ya savaş ilan etti ve Karadeniz’den gidecek’ dediğinde babam yatağında oturup saatlerce kahkahalarla güldü.”
ATATÜRK, ÖĞRETMEN OLMAK İSTEDİĞİMİ GÖRÜNCE SEVİNDİ
Toker, Atatürk’ün kızların eğitimine verdiği önemi şu sözlerle dile getirdi:
– “Atatürk, çocuklarla doğru bir şekilde iletişim kurar, onlara sorular sorardı. Eğitimden bahsederken, ‘Büyüyünce ne olmak istersin?’ diye sorardı. Ben öğretmen olmak istediğimi ifade ettiğimde çok mutlu oldu. Sevgili öğretmenlerimiz sayesinde birçok şey öğrendik ama hala yapılacak işler var.”
– “Ardından Ülkü’ye döndü. ‘Peki Ülkü, sen ne olmak istiyorsun?’ diye sordu. Ülkü, ‘Ben balerin olmak istiyorum’ dedi. Atatürk gülümseyerek, ‘O neymiş’ dedi. Ülkü, kırmızı iskeleden dönerken herkes onu alkışladı. O dönemde baleden kimse haberdar değildi ama bu çocuk Atatürk’ün evinde bale görmüştü.”

KADINLARA HAKLAR VERİLDİ
Toker, babası İsmet İnönü’nün 1925 yılında kadınlara yönelik yaptığı bir konuşmayı şöyle aktardı:
– “O konuşmada, ‘Toplumsal eksiklikleri düzeltmenin en kısa ve verimli yolu, kız çocuklarımızı iyi yetiştirmektir. Kızların eğitimiyse, aileleri uygarlaştırmada önemli bir unsurdur. Sağlık konularındaki cehaleti aşmak, hurafeleri ortadan kaldırmak ve güzel sanatlardan yararlanmak, onların sayesinde mümkün olacaktır.’ dedi.
– “İnkılabımız, diğer tüm reformlardan üstün olan bir yönü vardır ki o da kadınlara verdiğimiz değer ve tanıdığımız haklardır. Türk inkılabı, aynı zamanda kadınların kurtuluşu olarak da anılacaktır.”
ATAMIZI KAYBETTİK, CUMHURİYET İLELEBET YAŞAYACAK
Özden Toker, Atatürk’ün vefatı sonrasında Meclis’in toplandığını şu şekilde anlattı:
– “10 Kasım’da Atatürk’ü kaybettikten hemen sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi toplandı. Çünkü Cumhuriyet sonsuza dek sürmeliydi. Ancak cumhurbaşkanları faniydi. Birisi vefat ettiğinde ya da görevden ayrıldığında, yerini yenisinin alması gerekiyordu. Cumhuriyetin başsız kalmaması gerekiyordu. Seçim yapıldı ve babam, 2. Cumhurbaşkanı olarak seçildi.”
– “O sırada evde ders çalışıyordum. Aşağıda bir kalabalık vardı, herkes siyah giyinmişti. Babam bana şöyle söyledi: ‘Biliyorsun kızım, büyük Atamızı kaybettik. O bizim her şeyimizdi. Ama onun bize bıraktığı değerleri yaşatmalıyız. Cumhuriyet sonsuza kadar devam edecek. Meclis beni seçti.’”
MÜZE OLARAK İLK KEZ ZİYARETE AÇILIYOR
Özden Toker’in hayatının büyük bir bölümünü geçirdiği Pembe Köşk, müze olarak bu yıl içerisinde iki kez özel sergiler amacıyla ziyarete açılacak. Sergilerde, İsmet İnönü ve Atatürk’e ait fotoğraflar, belgeler ve çeşitli materyaller sunulacak.