“Ulu mahşer günü olur divan kurulur
Suçlu, suçsuz gelir orada dirilir
Pir’i olmayanlar anda bilinir
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan”
Pir Sultan Abdal (16. Yüzyıl)
Alevilik, insanı yaratılmışların en yücesi sayan ve hoşgörü ile barışa dayanan bir inanç sistemidir. Anadolu Aleviliği’nde ibadet ve inancın temeli, tüm canlılara saygı ve hizmet etme ilkelerine dayanır. Bu inanç, insanlık erdemlerine sahip herkese hoşgörü ile yaklaşmayı öngörür.
Aleviler, dil, din veya renk farkı gözetmeksizin insan olan hiç kimseyi küçümsemez, dışlamaz ya da yargılamaz. Bu tutum, Hakk Muhammed Ali inancının onlara bahşettiği bir lütuf olarak kabul edilir.
Anadolu Alevi inancı, her durumda cana kıymayı yasaklamıştır.
Aleviler, inançlarını bahane ederek cana kıymayı meşru gören kişilere karşı çıkmaktadır. İnsan hayatına kasteden, cenneti kazanmak için insan öldürmeyi bir görev olarak gören zihniyet, Alevi inancıyla bağdaşmaz. Bu tür eylemlere göz yumanlar da en az bu eylemi gerçekleştirenler kadar suçludur.
23 Nisan günü Mersin Cemevi Başkanı Hasan Kılavuz, Hizbullahçı HÜDA-PAR yöneticilerinin ziyaretini “mihmandır” biçiminde yorumlayarak eleştirileri yanıtladı. Bu durum Alevilikte mihmanın tanımının çok net olduğunu göz ardı eden bir yaklaşımın ürünüdür.
Alevi inancında “Mihman Ali’dir”!
Bu açıklama, Hizbullahçıları aklama çabası olarak değerlendirilmektedir. Kılavuz, bu eylemi “Dede” sıfatıyla gerçekleştirdiği için Alevileri derinden yaralamıştır. Alevi Kültür Dernekleri (AKD), Mersin Cemevi Başkanının “Mihman” savunmasına tepki gösterdi.
Kafa kesen ve “Alevilerin katli vaciptir” diyenleri “Mihmandır” olarak karşılayamazsınız. Alevilik, böyle bir riyakarlığı kabul etmez. Canileri misafir olarak kabul etmek, Alevilik öğretisine göre bir “düşkün” olma durumudur; düşkün ise insandan sayılmaz.
Aleviler, Anadolu’da bin yıldır inancını derinlemesine yaşadığı için, cana kıymayı Hakk’a kıymakla eşdeğer görürler.
Mihman Ali’dir, kesinlikle doğru! Yalnızca insani değerleri taşıyanlar mihmandır. Katiller ve caniler, ancak Hakk’ın düşmanı, münkir veya münafık olabilir.
Aleviler tepki göstermekte haklıdır. Ancak bu konuda ‘Alevi çatı örgütü’ olduklarını iddia eden yöneticilerden henüz kayda değer bir açıklama gelmemesi ciddi bir kaygı yaratmaktadır. Bu yöneticiler, katillere Alevilerin ibadethanesinin kapısını açan Kılavuz ve diğer yetkililere neden sessiz kalmaktadırlar, anlaşılır gibi değil.
Bu konuda Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Ercan Geçmez’in yaptığı açıklama önemli bir tepki oluşturmuştur.
AKD Genel Başkanı Seher Şengünlü Yılmaz, Mersin Cemevi’nin başkanı hakkında hâlâ bir açıklama yapmamaktadır. Bunun nedeni ne olabilir?
Ayrıca, Alevi Bektaşi Federasyonu’nun (ABF) bir parçası olan AKD’nin, Alevilikle bağdaşmayan “Mihman Ali’dir” diyerek Hizbullahçıları Cemevi’nde ağırlamasına neden bir yaptırım uygulanmamaktadır? ABF Genel Başkanı Mustafa Aslan’ın bu duruşu şaşırtıcıdır; yaklaşan ABF genel kurulunda seçim ittifakları düşünülüyor olabilir.
‘DAR’ makamı, Aleviliğin en temel hukuk kaidesidir. Yüzyıllar boyunca Alevileri barış içinde bir arada tutan ve insanlara adalet getiren Alevi hukukunun yol bulduğu yerdir!
Sicili bozuk olan Hasan Kılavuz’un, daha önce Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ı cemevinde “mihman” olarak ağırladığı bilinmektedir. Mersin Cemevi Başkanı Kılavuz, dernek içi tasfiyelerde de adları geçmiş bir isimdir.
Şimdi tüm Alevi çatı örgütlerinin yöneticilerine sormak istiyorum:
Sivas-Madımak Katliamı’nda 33 aydının hayatını kaybetmesine neden olan; 2 Temmuz’da “Hizbullah gelecek, dertler bitecek”, “Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu; Sivas’ta yıkılacak”, “Sivas laiklere mezar olacak” diyen; Gaffar Okkan ve Gonca Kuriş’in katili olan Hizbullah Terör Örgütü’nün siyasi kolunun yöneticilerini “Mihman Ali’dir” diyerek cemevi misafiri kabul edenler için bu durumu içinize sindirebiliyor musunuz?
