reklam
reklam
DOLAR39,8862% 0.29
EURO46,7799% 0.14
STERLIN54,8570% -0.02
FRANG49,8702% 0.33
ALTIN4.215,98% -0,94
BITCOIN106.914,77-0.986
reklam

Marmara Denizi'nde Müsilaj Sorunu: Kirlilik Sürüyor, Risk Devam Ediyor

Yayınlanma Tarihi : Google News
Marmara Denizi'nde Müsilaj Sorunu: Kirlilik Sürüyor, Risk Devam Ediyor
reklam

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Marmara Denizi'ndeki deniz suyu kalitesi ve kirlilik yükünü 2014 yılından bu yana düzenli olarak izliyor. Bu kapsamda yapılan çalışmalar TÜBİTAK MAM işbirliği ile yapılıyor ve 150 farklı noktadan alınan örneklerle müsilaj gibi çevresel sorunlar değerlendiriliyor.

TÜBİTAK MAM'dan Olgun, “Denizlerde Bütünleşik Kirlilik İzleme Programı” çerçevesinde Türkiye'nin tüm denizlerini kapsayan 428 noktayı mevsimsel olarak izlediklerini, Marmara Denizi'nde yılda 3, diğer denizlerde ise yılda 2 kez bu çalışmaların gerçekleştirildiğini belirtti. Bu izleme sürecinde, deniz suyu yüzeyinde, su kolonunda, deniz tabanında ve biyota matrikslerinde 8 bileşen içeren izleme parametrelerini takip ettiklerini açıkladı.

Marmara Denizi Müsilaj İzleme Çalışmaları

Olgun, 2014 yılından bu yana fizikokimyasal parametreler, su altı gürültüsü, biyoçeşitlilik ve hem organik hem de inorganik kirleticilerden oluşan 48 farklı kirleticinin düzenli olarak raporlandığını duyurdu. Analiz sonuçları doğrultusunda, su yönetim birimlerinde ekolojik kalite durum raporlarının çıkarıldığını ve kritik noktaların belirlendiğini kaydetti.

Bu izleme çalışmalarına ek olarak, Marmara Denizi Bütünleşik Modelleme Sistemi (MARMOD) ile 2 tane daha sefer düzenlediklerini ifade etti. Olgun, Marmara Bölgesi'nde ülke nüfusunun yaklaşık %30'unun yaşadığını ve bunun beraberinde önemli bir kirlilik yükü getirdiğini belirtti. MARMOD ile yapılan modellemelerin 2021 yılındaki müsilaj ile etkili bir mücadele sağladığını da vurguladı.

Marmara Denizi’nde müsilaj sonrası 22 maddelik bir eylem planı uygulanmaya başlandığını hatırlatan Olgun, atık su arıtma tesislerinin izleme sınırının 1000 metreküpe indirildiğini ve İzmit Körfezi'nde 3,8 milyon metreküp dip çamurunun temizlenmeye başlandığını aktardı. Ayrıca, azot ve fosfor yükünü azaltmak için yenilikçi yöntemlerin devreye alındığını belirtti.

Buna ek olarak, “fitoremediasyon” adı verilen yöntemle, Susurluk Havzası üzerindeki Çapraz Çayı'nda yaklaşık 1000 noktaya yüzer adalar yerleştirildiğini, böylece nehirlerden taşınan azot ve fosfor yüklerinin Marmara Denizi'ne ulaşmasının engellenmeye çalışıldığını dile getirdi.

Marmara Denizi'nde Yapılan Temizlik Çalışmaları

ATIK SU ARITIMINDA YETERSİZLİK MÜSİLAJI ARTIRIYOR

Soner Olgun, eylem planlarına baktıklarında ilerleme kaydedilemeyen ciddi bir sorun olduğunu ifade etti. Müsilaj sonrası Çevre Kanunu'na eklenen madde ile atık su arıtma tesislerinin ileri biyolojik arıtma tesisine dönüşümünün zorunlu hale getirildiğini hatırlattı. Ancak müsilaj döneminde 2021 yılında %51 olan ileri biyolojik arıtma tesisi oranının günümüzde sadece %51,7'ye yükseldiğini belirtti.

Olgun, Marmara Denizi'ne deşarj yapılmadan önce ileri biyolojik arıtma yapılması gerektiğinin önemine dikkat çekerken, bölgedeki yüksek nüfusun kentsel atık su baskısını artırdığına da değindi.

MARMARA DENİZİ RİSK ALTINDA

Olgun, Marmara Denizi’ndeki mevcut duruma dair tespitlerini şöyle sıraladı: “Kirletici yükte stabilite var, yani iyileşme veya kötüleşme yok. İzleme verilerine göre denizde azot ve fosfor yükünün devam ettiğini görüyoruz. Bazı noktalarda yüzeyden 20-30 metre derinlikte oksijen seviyesinde önemli azalmalar yaşanıyor.”

“Şu anda müsilajın yüzeye çıkma durumu yok. Ancak 18 ile 25 metre arasında yoğun müsilaj oluşumu var. Karadeniz'in zengin oksijene sahip yüzey suyunun Marmara Denizi’ne taşınması dönemi başladığı için 2021’deki gibi yüzeye çıkmasını beklemiyoruz. Fakat iklim koşulları ve deniz suyu sıcaklıkları gibi faktörler kontrol edilemez durumda.”

Olgun, müsilajın yüzeye çıkması durumuna karşı hazırlıklarını sürdürdüklerini, gerektiğinde müdahaleye hazır olduklarını açıkladı. Ekolojik dengeyi sağlamanın ve denizin kalitesini geri kazandırmanın yolunun, kirlilik yüklerinin önemli ölçüde azaltılmasından geçtiğine dikkat çekti.

Son olarak, “MARMOD Projesi kapsamında yaptığımız senaryolara göre kirlilik yüklerini %50 oranında azaltmamız halinde Marmara Denizi'nde 4 ila 6 yıl içinde oksijen seviyesinde olumlu artışlar bekleyebiliriz. Ancak kaynakların tamamını kapatsanız bile hemen bir iyileşme beklemek mümkün değil; çünkü denizin kendi ekosistemi var ve bunun için bir süreye ihtiyaç var.” dedi.

reklam

YORUM YAP