reklam
reklam
DOLAR39,1073% 0.02
EURO44,6479% 0.99
STERLIN52,9941% 0.45
FRANG47,5584% 0.59
ALTIN4.172,90% 0,96
BITCOIN105.695,23-1.817
reklam

LGBT Düşmanlığı ve ‘Yeni Düzen’

Yayınlanma Tarihi : Google News
LGBT Düşmanlığı ve ‘Yeni Düzen’
reklam

Kızılay’ın eski başkanı, Kahramanmaraş depremi sırasında yaşanan olaylar sebebiyle yargı önüne çıkarılıp hesap vermeliydi fakat bu olmadı. İstifasıyla yetinildi.
Sonra kızı hakkında bir tartışmaya girdik. Ölümle sonuçlanan bir kaza sonrasında rahatça sokağa çıkması, babası gibi hesap sorulamaması… Sonunda hakkında açılan dava karara bağlandı. Zehra Kınık, 4 yıl hapse mahkum edildi ancak adalet sağlanmadı. Hükmün açıklanması ertelendi. Yani Zehra Kınık, tek bir gün bile hapis yatmayacak.

Çekmediği Gezi belgeseli yüzünden hapse mahkum edilen sevgili kızım Çiğdem Mater’i düşünüyorum. ÇHD Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın tahliyesinin ertesi günü tekrar tutuklanması ve bugünkü davasında duruşmanın Ekim ayına ertelenmesi…
Onların ve daha fazlasının durumu, ben bu rejimde kendimi TUTSAK hissetmeme neden oluyor.

*. *. *
Zehra Kınık’a ertelendiği için uygulanmayacak olan ceza ne kadardı?
4 yıl 2 ay.
Tam da “eşcinselliği övme ve özendirme” suçu için belirlenen ceza!!
“Ne suçu, böyle bir suç mu vardı” diye sorduğunuzu duyar gibiyim.
Kesinlikle haklısınız ama bu ülkede işler uzun süredir böyle ilerliyor.
Kimi insanlar için kanun kitaplarında yazanlar göz ardı ediliyor. Zaman zaman başımıza geldiği üzere, önce “SUÇ İCAT EDİLİYOR”. Ardından cezası uygulanıyor.
Ankara’dan gelen haberlere göre, ardı arkası kesilmeyen yargı paketlerinin sonuncusunda, şeriatçıların LGBT konusundaki talepleri karşılık bulacakmış.
LGBT PROPAGANDASI 4 yıl hapisle cezalandırılacakmış.

50 yıllık gazeteciyim. Hiç, propagandası ya da reklamı yapılıyor diye eşcinsel olan kimse duymadım, görmedim.
Evet, Zeki Müren veya Saray’da ağırlanan Bülent Ersoy gibi isimlere bakarak, uzun yıllar toplum korkusuyla bastırdığı cinsel kimliğini açığa çıkarma cesareti bulanları gördük. Ama onlar kendilerini ifade etmeden önce de eşcinseldiler. Mesele propaganda ile ilgili değil.. Olması da mümkün değil.
Şimdi özendirme suçu icat ediliyor, çok merak ediyorum… Şöhreti ve servetiyle dillere destan olan Bülent Ersoy, “özendirdiği için” propaganda yapmış sayılır mı acaba?

Erdoğan’ın ilk yıllardaki tutumunu hatırlıyorum. Abbas Güçlü’nün bir programındaki eşcinsellerle ilgili soruya salonu dolduran gençler kahkahalarla tepki verirken, o son derece ciddi bir biçimde “EŞCİNSELLERİN HAKLARININ DA KORUNACAĞINI” ifade etmişti.
Bugün ise bambaşka bir durumla karşı karşıyayız.
İktidarda kalabilmek uğruna memleketi ateşe vermeye hazır görünüyorsunuz, şeriatçıların taleplerine boyun eğmeniz çok mu kolay oldu!
Üstelik bir kez yokuş aşağı koşmaya başladığınızda nerede duracağınız da belirsiz olur.
Bugün eşcinseller, yarın erkek eli tutan kadınlar, sonra bir bakmışsınız okula giden kızlar.

t24’te Tolga Şardan’ın güvenlik camiasında yaşananlara dair yazdıkları çanları çaldırıyor:
“Birçok polis, dini hassasiyetleri nedeni ile görevinin gerektirdiği işleri yapamıyor. Bazı polisler, caiz olmadığını düşünerek kadın polislerle aynı büroda olmak istemiyor. Teşkilatta erkek polisle aynı araçta olmak istemediği için ihbara gidilecek araca binmeyen kadın polisler de var, meslektaşıyla tokalaşmayanlar da.”

Eğitimli, insanların kendisini emanet ettiği polislerden söz ediyoruz.
Görüyorsunuz, toplum yavaş yavaş böyle evriliyor.
Artık 5-6 yaşından itibaren ve açıktan..
İlkokulda çocukların zihinleri dogmalarla doldurulurken, örneğin öğretmenin şort giyenlere karşı nefret söylemi daha dün karşımıza çıkmadı mı!
Eşlerini doktor erkek diye muayene ettirmeyenlere de tanık olduk. Ancak iş, hastası kadın diye muayeneyi reddeden doktora geldiğinde, durum çok daha karmaşık bir hal alıyor.
İşte bu yeni düzende eşcinselleri hapse atma projesi, “bana ne” denemeyecek kadar büyük bir mesele.
Söylediğim gibi, yarın hangi gerekçeyle sıranın size geleceğini asla bilemezsiniz.
Nazi Almanya’sında yaşananlara dair örnekler, günümüzde bu topraklarda tekrar edilebilir. Hem de nasıl ağır sonuçlarla..
Suudi Arabistan’da Prens Selman, sanki bir Rönesans hareketi başlatmış gibi. Kadın hakları konusunda birkaç yılda ciddi mesafeler alındı.
Türk cumhuriyetleri dini dogmalarla bağlarını hızla koparırken, biz ise tam bir yüzyıl sonra cumhuriyetimizi kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayız.
Onca yıl tartışıldı. Laikliği savunanlar, “LAİKÇİLER” diye alay konusu oldu.
Alay edenler şimdi gerçekle yüzleşmek zorunda kalıyor, bunu biliyoruz. Onlar da anladı çünkü:
“Laikliği kaybedersek, gericiliğin karanlık deliklerine savrulur ve her şeyi kaybederiz”
O yüzden eşcinsellerin haklarını savunmanın aslında kendinizi de savunmak olduğunu unutmamak gerekir.

Evet, iktidarı sandığa gömeceğiz.. Peki ya erkek meslektaşıyla göreve gitmeyi reddeden polisi, ya da şeriat özlemcisi öğretmeni, ya da başını örtmeyen bir kadını düşman gibi görene ve saldırmaya kalkanı ne yapacağız?
Zor bir işimiz var.
Ama bugünden yapabileceğimiz şeyler de var.
Örneğin “bana ne eşcinsellerden” demeden yanlarında durmalıyız.
CHP lideri Özgür Özel’in bugün Meclis’te açıkladıklarını topluma aktaracağız.
Sağlık Bakanlığı’nın sınav açtığı “3170 kişilik kadro için 1,6 MİLYON KİŞİNİN BAŞVURDUĞUNU” örneğin hepimiz duyuracağız.
Yargı adına dile getirilen yalanları ve yaşanan zulmü unutturmayacağız.
Su damlaları gibi olup bir araya gelip, kayaları aşındıran dev dalgalara dönüşeceğiz.

reklam

YORUM YAP