

Bu yıl gerçekleştirilen Bahar Şenliği sırasında Koç Üniversitesi yönetimi, Coca Cola ve Popeyes stantlarına yazılan “Katil İsrail” ve “İşbirlikçi” ifadeleri ile Gezi Direnişi’nin 12’nci yılına atfen gökkuşağı renkleriyle boyanan merdivenler ve üzerine gerilen brandanın yırtılması gerekçesiyle 8 öğrenci hakkında disiplin soruşturması başlattı.
Koç Üniversitesi öğrencileri, söz konusu 8 öğrenciye yönelik disiplin süreci sonrasında bir açıklama yayımladı.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Çağrılan sekiz öğrenci hakkında dosyada hiç bir somut delil bulunmamaktadır. Hukuki ve etik hiç bir dayanağı olmayan, tamamen keyfi ve siyasi saiklerle yürütülen bu disiplin soruşturması rastgele seçilen öğrencilerden bazılarını cezalandırarak diğer öğrencilerine gözdağı vermeyi amaçlamaktadır.”
“Final döneminin ortasında öğrencileri baskı altına almak ve demokratik tepkileri kriminalize etmek için 19 Haziran’da öğrencileri savunma vermeye çağıran okul yönetimi, ortada hiç bir somut delil olmamasına rağmen bir cadı avı başlatmış, kurban arayan bir bakış açısıyla rastgele seçtikleri öğrencilere karşı soruşturma açmıştır. Bu bir disiplin soruşturması değil; bu, düşünce ve ifade özgürlüğüne, protesto hakkına, vicdanlara ve onurlu direnişe karşı yürütülen açık bir sindirme operasyonudur.”
“Koç Üniversitesi, ifade özgürlüğü ve çoğulculuk gibi değerleri yalnızca tanıtım broşürlerinde ve PR çalışmalarında hatırlarken, sahici bir toplumsal duyarlılık karşısında ise baskıcı ve cezalandırıcı bir tutum sergilemektedir. Burada hedef alınan eylemler, toplum vicdanının sesi olarak emperyalizmin, savaşın ve işgalin karşısında durulduğunu göstermiştir. İsrail’in Gazze’de yürüttüğü katliamları kınamak, Gezi’nin özgürlükçü ruhunu sahiplenmek, baskıya karşı ses yükseltmek suç değil, onurdur.”
Dahası, okulun geçmişteki utanç verici çift standart uygulamaları, bugünkü saldırgan tutumun bir devamı niteliğindedir. Kadın cinayetlerini protesto eden kadın öğrenciler, kampüs içinde faşist saldırılara uğramış, okul yönetimi failleri tespit edemediğini belirtmiş ve şikayet dilekçesi veren kadınlara da failleri kendi çabalarıyla bulmalarını söyleyerek failleri aklamaya çalışmıştır.
“GERİCİLİK VE ŞİDDET TESPİT EDİLMİYOR”
Açıklamada, okul yönetiminin hiçbir yardım almadan, hiçbir delile dayanmadan, yalnızca politik duruşları nedeniyle 8 öğrenciyi kolayca tespit edebildiklerine dikkat çekilirken, Bahar Şenliği sırasında ‘Ali İsmail Korkmaz Ölümsüzdür’ pankartını yırtan saldırganın ise bulamadığı vurgulandı.
Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı:
“Görüyoruz ki okul yönetiminin güvenlik kamerası yalnızca hak mücadelesi yürüten öğrencileri görebilmekte, gericiliği ve şiddeti ise ısrarla tespit edememektedir.”
Bu süreçte yalnızca Koç Üniversitesi’nde değil, Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerde benzer soruşturmaların eş zamanlı olarak başlatılmış olması tesadüf değildir. Bu soruşturmalar, öğrencilerin yükselen toplumsal taleplerini bastırmaya yönelik sistematik bir girişimin parçasıdır. İfade özgürlüğünü, politik tutumu ya da vicdani duruşu cezalandırma çabası; demokratik üniversite fikrine ve gençliğin mücadele mirasına yönelik açık bir tehdittir.”
Bizler, bu soruşturmaların derhal geri çekilmesini, öğrenci haklarının tanınmasını ve üniversitelerin bir öğrenme, sorgulama ve düşünme alanı olarak kalmasını talep ediyoruz. Koç Üniversitesi yönetimini ve tüm üniversite idarelerini üniversite olduklarını hatırlamalı; öğrencileri korkutma ve sindirme politikalarından vazgeçmelidir. Biz korkmuyoruz, susmuyoruz ve bu hukuksuzluğa karşı durmaya devam edeceğiz.”