

Finans Zirvesi 2025, Boğaziçi Üniversitesi’nin ev sahipliğinde, “Belirsizlik Çağında Finansal Dönüşüm” temasıyla düzenlendi. Para politikası, bankacılık, yatırım dinamikleri, finansal teknolojiler ve dijital dönüşüm gibi konuların masaya yatırıldığı zirve, Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü’ndeki Albert Long Hall’da gerçekleştirildi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu ve Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Arda Ermut’un katılımıyla başlayan zirve, ekonomi ve finans çevrelerini Boğaziçi Üniversitesi’nde bir araya getirdi.
İki gün sürecek zirvede makroekonomik görünümden yapay zekaya, sermaye piyasalarından sürdürülebilir finans uygulamalarına kadar birçok konu tartışılacak.
Zirvede söz alan Karahan’ın konuşmasında öne çıkan noktalar şöyle:
“* Mart ayında finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmaların ardından proaktif bir şekilde gerekli tedbirleri aldık. Gelecek dönemde para politikasındaki kararlı duruşumuzu sürdürerek, dezenflasyonun devamını sağlamaya yönelik hareket edeceğiz.
* Gelişmekte olan ülkelerin merkez bankaları, küresel finansal döngülerin giderek daha belirsiz ve dalgalı hale geldiği bir ortamda, para politikası araçlarını çeşitlendirmeye yöneliyor.
* Özellikle 2008-2009 Küresel Finansal Krizi sonrasında, birçok merkez bankası faiz oranlarını ayarlarken, aynı zamanda makroihtiyati politikaları sıkılaştırarak finansal istikrarı desteklemiştir.
* Dolayısıyla, gelişmekte olan ülkelerde “tek tip” politika tepkisinden ziyade, ülkeye özgü koşullara uyarlanmış çok araçlı ve esnek politika bileşimlerinden bahsetmek daha doğru olacaktır.
SIKI PARA POLİTİKASI HANGİ ARAÇLARLA DESTEKLENİYOR?
* Biz de diğer gelişmekte olan ülkeler gibi para politikası uygulamalarımızda temel aracımız olan politika faizini çeşitli makroihtiyati politikalarla güçlendiriyoruz. Sıkı parasal duruşumuzu desteklemek üzere kullandığımız araçları üç ana grupta özetleyebiliriz:
• Mevduata yönelik düzenlemeler ile TL mevduatın payını artırmayı ve KKM’yi kademeli olarak azaltmayı hedefliyoruz.
• Kredi büyümesine yönelik düzenlemelerle kredi talebindeki dalgalanmaların önüne geçiyoruz.
• Üçüncü olarak da likidite yönetimi ile sistemdeki fazla Türk lirası likiditeyi yönetiyoruz.
* Finansal piyasaların etkin işleyişinin sürmesine yönelik olarak piyasadaki kurallara uygun tüm para politikası araçlarını, proaktif bir yaklaşım sergileyerek kararlılıkla kullanmaya devam edeceğiz.
* Bu çerçevede, likidite koşullarını yakından izleyecek ve likidite yönetimi araçlarını etkili bir şekilde kullanmayı sürdüreceğiz.
DÖVİZ TALEBİ
* KKM bakiyesindeki azalış, finansal istikrarı riske atmadan ve Türk lirası cinsi mevduatı öne çıkararak gerçekleşti.
* Son 12 ayda vadesi dolmuş KKM hesaplarından dövize geçiş oranı yüzde 14,5 seviyesinde gerçekleşti.
* Son dönemde görülen finansal dalgalanmaların sistemdeki toplam TL payı üzerindeki etkisi sınırlı kaldı.
* Nitekim Türk lirası mevduatın payı, tarihsel ortalamasına yaklaşık yüzde 58 ile ilerlerken, yatırım fonlarını eklediğimizde görünüm değişmemektedir.
* 14 Mart – 2 Mayıs tarihleri arasında oluşan döviz talebinin yüzde 70’i dış kaynaklı olurken, iç talep sınırlı düzeyde kalmıştır.
* Para politikası duruşumuz ve makroihtiyati çerçevenin desteğiyle mevduat faizlerinin seviyesi, Türk lirasına geçişi ve tasarrufları desteklemektedir.
* Mal talebine ilişkin göstergeler, yurt içi talebin ılımlı olmasına rağmen bir miktar dirençli olduğunu gösteriyor.
ENFLASYON
* Bununla birlikte, kullandığımız altı göstergenin ortalaması ve tahmin performansı, yıllıklandırılmış enflasyonun yüzde 30’un daha üzerinde olduğunu işaret ediyor. Bu durum, dezenflasyonun devam edeceğini göstermektedir.
ZİRAİ DON ETKİSİ
* Yıllık bazda düşüş eğilimini sürdüren gıda fiyatları, mart ayında ramazan etkisiyle yükseldi, ardından nisan ayında daha ılımlı bir artış kaydedildi. Ancak, geçtiğimiz dönemde yurt genelinde yaşanan zirai don olayı, önümüzdeki dönem için, özellikle meyve fiyatları üzerinde yukarı yönlü riskleri artırdı.
* Tüketici fiyatları üzerindeki maliyet kaynaklı baskılar azalma göstermektedir. Bu durumun, belirli sektörlerden değil, genel olarak yayılması bizim için önemli bir gelişmedir.
* Enflasyon beklentileri, dezenflasyon sürecimizin üzerinde kalmaya devam ediyor. Bu görünüm, para politikasındaki sıkı ve kararlı duruşumuzu koruyabilmemiz için gereklidir.
SIKI PARA POLİTİKASINA DEVAM
* Öte yandan, belirsizliklerin geçmişe göre daha yüksek olduğunu göz önünde bulundurarak ihtiyatlı ve sıkı bir para politikası duruşu sergilemekteyiz. Sıkı para politikası duruşumuz, enflasyonda kalıcı düşüş ve fiyat istikrarı sağlanana dek sürecektir.
* Bir kez daha vurgulamak isterim ki, fiyat istikrarı sürdürülebilir büyüme ve toplumsal refah artışı için ön koşuldur. TCMB olarak dezenflasyon sürecinin devamını sağlayacak; enflasyonu, belirlediğimiz ara hedeflerle uyumlu şekilde düşürmek için kararlılıkla çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”