İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu‘nun gözaltına alınıp tutuklanmasıyla başlayan öğrenci eylemlerinde çok sayıda üniversite öğrencisi tutuklandı.
Anayasa’da yer alan protesto hakkını kullanan öğrencilerin tutuklanmasına tepki göstermek amacıyla 8 Nisan’da Kadıköy Gençlik Dayanışma Sahnesi’nde düzenlenen gösterilerde 23 yaşındaki üniversite öğrencisi Esila Ayık, Erdoğan aleyhine bir pankart taşıdığı gerekçesiyle tutuklandı.
Ayık’ın babası Kemal Ayık, kızının söz konusu pankartı hatıra fotoğrafı çektirmek için eline aldığını ifade etmişti.
9 Nisan’dan bu yana Silivri Cezaevi’nde bulunan Ayık’ın kronik kalp ve böbrek hastası olduğu öğrenildi. Belçika’da fotoğrafçılık eğitimi gören gencin avukatı Göksun Canber Uluğ, doktor tarafından verilen “cezaevinde kalmaya elverişli değildir” raporunu sunarak tahliye talebinde bulundu.
23 Nisan’da cezaevinde fenalaştığı bildirilen Ayık hakkında yapılan tahliye talebinin reddedildiği açıklandı.
“Tahliye Etmek İçin Ölmesi mi Lazım?”
Konuya ilişkin açıklama yapan Uluğ, Esila’nın tutukluluğunun “kaçma şüphesinin varlığı” nedeniyle reddedildiğini belirterek şunları aktardı:
“Gerçekten çok üzgün ve sinirliyim. Esila için mahkemeye yaptığımız tutukluluk itirazımız “kaçma şüphesinin varlığı” nedeniyle reddedildi. Gerçekten adli kontrol diye bir şey duymadınız mı? Yurtdışı yasağı koyarak tahliye edemez misiniz? Kızı tahliye etmek için ölmesi mi lazım, anlamıyorum.”
“Mahkemeye yüzlerce sayfa sağlık geçmişi sunduk, epikriz raporları ve Yargıtay kararları da verdik. Belçika’daki doktorundan ‘cezaevinde kalmaya elverişli değildir’ raporunu da sunduk. 23 Nisan’da fenalaşıp bayıldığı günün tahlil sonuçları da mevcut. Buna rağmen yine tutukluluğun devamına karar verdiler.”
