Tugay:
… Israrla bu anlayışsız noktada olurlarsa, bundan sonraki işten çıkarılacak arkadaşlarımızın sorumlusu doğrudan sendikadır. Biz değiliz. Sendika adeta bazı çalışanların yüksek ücret almaya devam etmelerini sağlamak için bir grup çalışanını feda ediyor. Yani bu kararı vermek zorundalar, eğer bu arkadaşlarımız işlerine devam etsinler istiyorlarsa, bu anormal ücret artışını durdurmaları ve sorumlu bir tutum içerisine girmeleri gerekmektedir. Eğer bunu yapmazlarsa, onların yüzünden bazı çalışanlarımız işlerini kaybetmiş olacak. Başka türlüsü mümkün olmadığı için, elimizde başka bir seçenek kalmadığı mdn dolayı çaresiz kalarak bazı çalışanlarımızın işlerine son vermek zorunda kalacağız. Belediye iş’te çalışan arkadaşlarımız açısından, şu an belediye iş’in sendikasında çalışan arkadaşlarımızın en düşük maaşı 80.000 lira civarında. Eylül ayından itibaren bu rakam 130.000 liraya erişecek. Çalışan başına maliyet şu anda 140.000 lira, 143.000 lira civarında. Zamdan sonra bu rakam 185.500 lira seviyesine ulaşacak. Bunu kurum olarak kaldırmamız mümkün değil. Ben ve belediye yönetiminde sorumlu olan tüm diğer arkadaşlarımız büyük üzüntüler yaşayarak bu süreci yaşıyoruz. Ancak sendikanın sorumluluğunu almak durumunda. Bana dün galiba belediye sendikası başkanı, “Önce bankamatikleri işten çıkarsın.” demiş. Benim bildiğim bankamatik yok belediyemizde. Yani şayet benim bilmediğim birini biliyorsa lütfen bana ismini iletsin, hemen bugün çıkarayım. Böyle bir anlamsız, iftira niteliğinde suçlama kabul edilemez ve bunu kabul etmiyorum. Bu şekilde sorumluluklarından kurtulamazlar.
Türkiye’de kimsenin almadığı bu maaşları İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden talep ederek ve diğer işçi arkadaşlarımızı mağdur ederek buna sebep olamazlar, böyle bir hakları yok. Daha önce de belirttiğim gibi, bu tamamen seçimden 5 gün önce yapılmış bir sorumsuzluğun sonucudur. Yani şu anda onun etkilerini yaşıyoruz. Eğer birileri işlerini kaybederse bilsinler ki bunun birinci sorumlusu o sorumsuz imzanın, ikinci sorumlusu o imzanın taraflarının eseridir. Ancak biz bugün, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni ayakta tutmak, hizmetlerini sürdürmek ve bu zor ortamda, İzmir’e yakışır bir belediye hizmeti vermek zorundayız. O nedenle başka çaremiz kalmadığı için bu kararları alıyoruz ve yolumuza devam edeceğiz. Tam bu noktada halkımızın haklı isyanı oldu, haklı itirazları oldu.
İhtiyaç olmadığı halde belediyeye personel alımını ve bu alımlar sırasında bazı insanların kayırılmasını %100 haklı olarak kabul etmediklerini ve büyük itirazları olduğunu belirttiler. Bana belki on binlerce vatandaşımızdan bu yönde sözler geldi. Bayram tatili boyunca kaybettiğimiz başkanımızın hastanedeki üzüntüsünü yaşarken, diğer taraftan kafamda bu soru vardı: Halkın bu çağrısına nasıl karşılık verelim diye bazı kararlar aldık. Onları da size kısaca açıklamak isterim.
