reklam
reklam
DOLAR39,1061% 0.02
EURO44,2540% 0.1
STERLIN52,8474% 0.22
FRANG47,1612% -0.26
ALTIN4.129,86% -0,08
BITCOIN107.919,93-0.766
reklam

İstanbul’a büyük bir borcumuz var

Yayınlanma Tarihi : Google News
İstanbul’a büyük bir borcumuz var
reklam

Özlem GÜVEMLİ / NEFES

İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, evine yönelik düzenlenen bir şafak operasyonunda gözaltına alındıktan sonra 23 Mart’ta tutuklanarak Silivri’ye gönderildi. Yolsuzluk ve terör soruşturması çerçevesinde, 26 Nisan Cumartesi günü İBB’ye ikinci bir operasyon gerçekleştirildi. Bu operasyonda, İBB İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Ramazan Gülten de tutuklandı.

Kamuoyunda kaçak yapılara karşı sürdürdüğü mücadeleyle tanınan ve mütevazi yaşamı ile dikkati çeken Gülten, bulunduğu Silivri’deki Marmara Kapalı Cezaevi’nden NEFES’in sorularını yanıtladı.

HEPİMİZDE ŞAŞKINLIK VAR

26 Nisan’da evinize yapılan baskında neler yaşandı? Emniyetteki gözaltı süreciniz nasıldı?

19 Mart’ta Ekrem Başkan ve Gürkan Akgün’ün tutuklanmasının ardından, onun görevini üstlendim. Yönetim kadromuzun bir kısmı tutuklu iken, 23 Nisan’da Silivri açıklarında olan depremi hep birlikte AKOM’da takip ettik. Cumartesi günü, Deprem Bilim Kurulu ile bir toplantı organize etmiştik. Sabah bir anda kapıda polislerin olduğunu öğrendik. Çok saygılı bir şekilde, evin içinde hamile eşim ve çocuğumuz olduğunu belirttik. Bunu anlayışla karşıladılar ve sessiz bir arama yaptılar. Kıyafetlerimi giyinip, bağcıksız ayakkabılarım ile emniyete götürüldüm. Gözaltı listesini gördüğümde hepimiz birbirimize şaşırdık; listedeki isimler, neredeyse tamamı bürokratlardan oluşuyordu.

HERKES TUTUKLANABİLİR

İBB uzun zamandır hedef halindeydi. Ekrem İmamoğlu ve bürokratların tutuklanmasından sonra sizin de bir operasyon beklemeniz gerektiğini düşünüyor muydunuz?

Tutuklanan arkadaşlarımıza yöneltilen sorular oldukça garip görünüyordu. Bu sorulara bakıldığında, neredeyse herkes tutuklanabilirdi. Danıştay’ın mevzuatla ilgili kararları doğrultusunda, kamu zararı oluşturduğu belirtilen dosyalar soruldu. İş arkadaşları arasında hiyerarşi bulunan insanların görüşmesi, suç delili olarak gösterildiği için belediye başkanımız ve arkadaşlarımız bu gerekçelerle tutuklandılar. Bu durum, sabah kapımızın çalınabileceği düşüncesini beraberinde getirdi.

HER ŞEY KANUNA UYGUN

Soruşturma dosyasında İmamoğlu “suç örgütü lideri” olarak tanımlanıyor. Sizin İmamoğlu ile olan ilişkiniz nasıldı?

Suç örgütü olarak gösterilmeye çalışılan, ülkenin en büyük yerel yönetimi. Kimi bakanlıklardan bile daha büyük bir yapıya sahip olan İBB, Ekrem Başkan’ın hukuka aykırı bir isteği ya da teklifi olmamıştır. Uzman kişileri dinleyerek çözümler üreten bir yöneticidir. Bursa Büyükşehir Belediyesi gibi diğer belediyelerde de çalıştım ve farklı başkan profilleri gördüm. Ekrem Başkan, gördüğüm diğer başkanların aksine, çalışma arkadaşlarını sonuna dek dinler. Problemlerin hızlı, etkin, hukuka uygun ve halkçı bir şekilde çözülebileceğine inanır.

EKREM BAŞKAN KEFİLİMİZ!

Gözaltına alındıktan sonra hakkınızda yapılan olumlu yorumlar hakkında ne hissettiniz?

Gözaltına alındıktan yaklaşık 9 saat sonra avukatlarımızla görüşme şansım oldu ve o esnada hakkımda çıkan haberleri öğrendim. İşimi eksiksiz yapmamın takdir edilmesi güzel bir duygu. Ekrem Başkan’ın tüm yöneticilerine söylediği, “Herkes hak ettiği için bu görevleri yapıyor, hepinizin kefili de, torpili de, referansı da benim. İşinizi doğru yaptığınız sürece birlikte yürümeye devam edeceğiz” sözü, bizim için hep bir referans oldu. Ben ve diğer tutuklu, tutuksuz arkadaşlarımız, bu kadim kente, bize bu değerleri öğreten halka, bu ülkeye büyük bir borcumuz olduğunu biliyoruz.

BABAM ‘YETER Kİ OKU’ DEDİ

Hayat hikayenizden bahseder misiniz? Nasıl şartlarda okudunuz, çalıştınız?

Hayat hikayem, Anadolu’da doğmuş bir çocuğun hikayesinden farklı değil. Ben işçi bir ailenin üç çocuğundan en küçüğüyüm. “Yeter ki okuyun, kirli ceketimi satarım” diyen anne ve babayla büyüdüm. Üniversite hayatım İstanbul’da geçti; okul döneminde İstanbul’da, yaz aylarında da memlekette tarlalarda çalışarak okudum. Üsküdar Belediyesi’nde şehir plancısı olarak, ardından Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde sözleşmeli personel olarak çalıştım. Çanakkale Kepez Belediyesi’ne imar ve şehircilik müdürü olarak geçtim. 2019’da İBB yönetim değişikliğiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne geldim.

Cezaevinde sağlığınız, moral durumunuz nasıl? Hamile eşiniz ile hiç görüştünüz mü?

Bol bol okuyor, yazıyor ve çalışıyoruz. Tutuklandığımız hafta cuma günü camın arkasından eşimi görebildim. Bebeğimizin durumu iyi. Birlikte ülkemizin, hayatlarımızın üzerindeki bu karanlığın kalkmasını bekliyoruz. Bu süreci güçlenerek geride bırakacağız. Ülkemize, halkımıza ve İstanbul’a güvenimiz tam. Aydınlık günler yakın.

Hukukun gereğini yaptım

Kamuoyu sizi Salacak Sahili’nde kaçak kafelerin yıkımı sırasında uğradığınız saldırı ile tanıdı. Bu nedenle hedef haline geldiğinizi düşünüyor musunuz?

Göreve başladığımızda kentin birçok alanında ciddi bir kaçak yapılaşma ile karşı karşıya kaldık. Bu alanlar binalarını tadilat geçirerek, İstanbul’un en güzel manzaralarından biri haline getirmişti. Bu yapıların tespitinde ve yıkım aşamasında bizzat yer aldım. İçimde daima hukukun gereğini yerine getirmenin huzuru vardı. Salacak Sahili’nde tespit edilen 11 kaçak yapıdan, halk oylamasıyla seçilen proje dahilinde 9 tanesi yıkıldı. 2 kaçak kafe ise yıkılmadı. Yıkıma gittiğimizde, karşımızda 8 otobüs çevik kuvvet, 2 TOMA ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri vardı. 10 gün boyunca bu kaçak kafelerin çevresi polis kuşatması altındaydı. İBB olarak mahkeme tarafından haklı bulunmamıza rağmen bu süreç yaşandı.

reklam

YORUM YAP