reklam
reklam
DOLAR38,6230% -0.08
EURO43,8123% 0.19
STERLIN51,6906% 0.48
FRANG46,8441% -0.18
ALTIN4.173,14% -0,23
BITCOIN99.352,802.639
reklam

İmamoğlu’ndan diploma iptaline karşı 354 sayfalık dilekçe

Yayınlanma Tarihi : Google News
İmamoğlu’ndan diploma iptaline karşı 354 sayfalık dilekçe
reklam

İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptaline ilişkin İstanbul Üniversitesi kararına itiraz ettiği davanın detayları gün yüzüne çıktı.

İmamoğlu‘nun avukatı Mehmet Pehlivan tarafından İstanbul Nöbetçi İdare Mahkemesi’ne sunulan ve ekleriyle birlikte 354 sayfadan oluşan dava dilekçesinde, diploma iptali işleminin iptali ve yürütmenin durdurulması talep edildi.

Dilekçede, üniversite diplomasının iptalinin “tamamen siyasi nedenlerle”, İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığını engelleme amaçlı yapıldığı iddia edildi.

Dava dilekçesinde şu ifadeye yer verildi:

“Bu nedenle işlem, Anayasa’da ve AİHS’de düzenlenen yetki saptırması yasağına aykırı bir şekilde, amaç unsuru yönünden hukuka aykırıdır.”

USULE İTİRAZLAR

Dava dilekçesinde işlemin usule aykırı yönleri şu şekilde sıralandı:

  • “Üniversite Yönetim Kurulu bu işlemi kurmaya yetkili değildir.”
  • “Kararın dayanağı olan İnceleme Komisyonu yetkin değildir.”
  • “İdare kararı tebliğ etmekten kaçınmaktadır.”

Esasa ilişkin hukuka aykırılıklar

Dilekçede, işlemin gerekçesinin 1990’daki yatay geçiş işlemlerine dayandığı ifade edilerek, “Her hukuki işlemin hukuka uygunluk değerlendirmesi, işlemin tesis edildiği tarihteki mevzuata göre yapılmalıdır” denildi.

Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK), 1990 yılında Girne Amerikan Üniversitesi‘nin tanınmadığına dair bir kararının bulunmadığı belirtilerek, “1990 yılında Girne Amerikan Üniversitesi’nin tanınmadığına ilişkin bir yazışma yapılmadığı anlaşılmaktadır” vurgulandı.

Dilekçede Ekrem İmamoğlu’nun yatay geçiş hakkını not ortalaması ve sıralama açısından karşıladığı belirtildi.

İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu’nun işlem tesis etme yetkisinin bulunmadığına dikkat çekilirken, “Yok hükmünde sayılması gereken tek işlem, Üniversite Yönetim Kurulu’nun yetki gaspı yaparak müvekkil ve 28 kişi hakkında diplomasını iptali kararıdır” denildi.

“Açık hata” iddiası da reddedilerek, “İptal davasına konu olan işlemlerde ‘açık hata’nın varlığından söz etmek hukuken mümkün değildir” denildi. İmamoğlu’nun yatay geçiş koşullarını eksiksiz sağladığı belirtildi.

“DİPLOMA KAZANILMIŞ HAKTIR”

Diplomanın hukuka uygun olarak kazanıldığını vurgulayan dilekçede şu görüşler paylaşıldı:

“İdari işlem kuramı açısından mevcut bir diplomanın İdare tarafından iptal edilmesi, sonuçları itibarıyla, idari işlemin geri alınması müessesesi kapsamında değerlendirilmektedir. Hukuka uygun ve hak yaratıcı idari işlemlerin geri alınması ise mümkün değildir.”

Dilekçede, o dönemde yatay geçiş yapılan üniversitenin tanınıp tanınmadığına dair bir yasal zorunluluğun bulunmadığı ifade edilerek, tanıma şartının geriye yürütülemeyeceği vurgulandı.

“İdari karar kamu yararını değil, siyasi hedefleri gözetiyor”

İptal işleminin siyasi amaçlarla yapıldığı öne sürülen dilekçede, “Cumhurbaşkanı adayı olabilmesinin ön şartını ortadan kaldıracağından serbest seçim hakkını ihlal edecektir” ifadesi yer aldı.

ADAYLIKTAN ÜÇ SAAT SONRA İŞLEM

“İdari kararın hedefi kamu yararı değil, siyasi amaç” denilen dilekçede, soruşturmanın İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylık başvurusundan yalnızca üç saat sonra başlatıldığı vurgulandı.

Dilekçede, İmamoğlu hakkında başlatılan diğer soruşturmalara da dikkat çekilerek, “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, lekelenmeme hakkını açıkça ihlal ederek yaptığı üç farklı basın açıklamasıyla müvekkili kamuoyunda ‘suçlu’ ilan etmiştir” denildi.

Savcılıkça yürütülen soruşturmalardan birinin, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın “Turpun büyüğü heybede” açıklamasından hemen sonra başlatıldığı kaydedilerek, “Yargısal sürecin siyasi saiklerle yürütüldüğü açıktır” denildi.

Diploma iptaliyle ilgili sürecin, CHP’nin cumhurbaşkanlığı ön seçimi yapılmadan hemen önce hızlandırıldığına dikkat çekilen dilekçede şu ifadeler bulundu:

“Cumhurbaşkanlığı adaylık sürecinde, ön seçimlerin yapılacağı hafta, savcılık talimatıyla hızlandırılmış ve 18 Mart 2025 tarihinde hukuka aykırı bir şekilde iptal edilmiştir.”

Diploma iptalinden bir gün sonra gözaltına alınan İmamoğlu, 23 Mart’ta tutuklandı. Dilekçede, bu sürecin Selahattin Demirtaş örneği ile benzerlik gösterdiği ifade edilirken, “Muhalif bir siyasetçinin siyasi sebeplerle yargılanıp özgürlüğünden alıkonulması nedeniyle başkanlık seçimleri ve Anayasa referandumu sırasında olması gerektiği gibi siyasi faaliyetlerde bulunamaması ve bunun başta Erdoğan olmak üzere siyasi rakipleri tarafından nasıl avantaja dönüştürüldüğü daha önce AİHM tarafından tespit edilmiştir” denildi.

Dava dilekçesinin en dikkat çekici ifadesi ise şu oldu:

  • “Diplomanın iptal edilmesi kararı, tamamen siyasi nedenlerle, cumhurbaşkanı adayı olma koşullarını ortadan kaldırmaya yönelik bir karardır ve en güçlü siyasi rakibin tasfiye edilmesi amacıyla alınmıştır.”

T24’ten Türker Karapınar’ın haberine göre; dava dilekçesindeki öne çıkan noktalar şöyle:

Her hukuki işlemin hukuka uygunluk değerlendirmesi, işlemin tesis edildiği tarihteki mevzuata göre yapılmalıdır. Dava konusu diploma iptaline yönelik işlemin sebep unsuru 1990 tarihli yatay geçiş işlemlerinden kaynaklandığından, o tarihteki mevzuatın değerlendirilmesi gerekmektedir.

YÖK Denetleme Kurulu Araştırma Raporunun içeriğinden, 1990 yılında Yükseköğretim Kurulunun genel düzenleme yetkisine dayanarak yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarının tanınması için gerekli şartlarla ilgili bir düzenleyici işlem veya özel olarak yükseköğretim kurumu vasfı taşımadığı kabul edilen üniversitelere ilişkin bir yazışma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Buna rağmen müvekkilimin yatay geçiş sürecinde “tanınırlık” ile ilgili Yükseköğretim Kurulu kararlarına ve usulüne uygun hareket edilmediği sonucuna varılmıştır. ‘Tanınırlık’ hususunda esas iddia YÖK kararlarına aykırı hareket edildiğidir.

Dosya incelendiğinde, müvekkilim sıralama itibarıyla yatay geçişe başvuranlar arasında yer almaktadır; bu nedenle söz konusu iddianın müvekkilimin yatay geçiş işlemlerini hukuka aykırı hale getirmesi mümkün değildir.

Üniversitenin Savcılığa gönderdiği belgeler arasında öğrenci kütüğünde ve öğrenci durum belgesinde bilgiler doğru yer alırken, bir başka bilgi formunda hata yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu form, öğrencinin üniversiteye kayıt olduktan sonra hazırlanan bir bilgi formudur ve işlemin kurulması aşamasında esas alınan bir hazırlık işlemi niteliği taşımamaktadır.

İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu, yukarıda ifade edildiği üzere, yetkisiz bir şekilde müvekkilimin yatay geçiş işlemini geri alarak diplomasını iptal etmiştir. İdare Hukuku’nda yokluktan söz etmek sık rastlanan bir durum değildir. Dolayısıyla, yok hükmünde sayılması gereken tek işlem, Üniversite Yönetim Kurulu’nun yetki gaspı yaparak müvekkil ve 28 kişi hakkında diplomasının iptali kararıdır.

İptal davasına konu işlemlerde ‘açık hata’nın varlığından söz etmek mümkün değildir. “Açık hata”, herkesin gözlemleyebileceği derecede belirgin bir durum olmalıdır. Müvekkilim yatay geçiş işleminin yapılmasında kusurlu değildir ve açık bir hata bulunmamaktadır. Diploması iptal edilen 28 öğrencinin 27’si, yatay geçiş kaydı sırasında not ortalamasını karşılamamıştır; bu bağlamda tek şartları yerine getiren öğrenci müvekkilim Ekrem İmamoğlu olmuştur.

Yatay geçiş işlemleri yürürlükte olan Yönetmelik uyarınca gerçekleştirilmiş olup, öğrencinin kaydının yapılması ve başvurunun kabul edilmesi hukuka uygundur. İdari işlem kuramı açısından mevcut bir diplomanın İdare tarafından iptali, idari işlemin geri alınması müessesesi kapsamında değerlendirilmektedir. İdari işlemlerin hukuka uygun ve hak yaratıcı olanlarının geri alınması mümkün değildir. İdare, müvekkilin diplomasının geçersiz olduğu sonucuna varacak herhangi bir işlem tesis edemez; bu, Anayasa ve AİHS’de güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı ve eğitim hakkını ihlal eder.

Dilekçenin sonunda, Müvekkil Ekrem İmamoğlu, toplumsal ve siyasi baskılara maruz kalmış bir lider olarak, diplomasının hukuksuz bir şekilde iptal edilmeye çalışıldığını kaydetti. Bu kararın, kendisini kamuoyunda itibarsızlaştırarak siyasi yaşamını etkilemeye yönelik olduğunu ifade etti.

reklam

YORUM YAP