reklam
reklam
DOLAR38,7487% 0.35
EURO43,6448% 0.25
STERLIN51,5127% 0.22
FRANG46,6066% 0.39
ALTIN4.146,49% 1,04
BITCOIN102.953,573.176
reklam

İmamoğlu Soruşturması, ‘Kara Deliğe’ Dönüşüyor

Yayınlanma Tarihi : Google News
İmamoğlu Soruşturması, ‘Kara Deliğe’ Dönüşüyor
reklam

“Sır ziyaretçi ile 40’tan fazla gizli yüz yüze temas”… “28 gizli görüşmenin adresi Polat Rönesans Otel”… “İmamoğlu’nun gizli görüşme ağı genişliyor: Üçüncü 5 yıldızlı oteli de ‘ihanet trafiğine’ dahil etti”…
Bunlar yalnızca son bir hafta içinde Son TV adlı internet sitesinde yayınlanan bazı başlıklar. Tüm bu içerikler, istihbari bir dil kullanılarak kaleme alınmış. Her bir iddia, ‘istihbarat tespiti’ olarak tanımlanıyor. Yani, yargıda somut deliller yerine, İmamoğlu olayı bir tür ‘devlet güvenliği’ meselesi olarak sunuluyor. Peki, bu Son TV kime ait?
Kulislerde yargı ve istihbarat çevrelerinden elde edildiği iddia edilen bilgiler, internet sitesinin, Sabah gazetesiyle bağlantılı bazı isimlere ait olduğu yönünde yaygın bir kanı mevcut. Bu durum, Ergenekon, Gezi gibi dönemlerde gördüğümüz ilginç medya örneklerinden biri. Ancak Başsavcı Akın Gürlek’in adını kullanarak yazılan cümlelerde bir sakınca görmüyorlar. Savcı da memnun kalıyor ki, yalanlama yapmaktan kaçınıyor.
Öte yandan, adresi belli olan yandaş medyanın haberleri, soruşturmada başlangıçtaki iddiaların çok ötesine geçmiş durumda. 19 Mart tarihli yolsuzluk ve rüşvet haberleri, hızla ‘iktidarı devirmeye yönelik gizli bir yapı’ senaryosuna dönüşüyor. Arasında bağlantı olup olmadığı belirsiz olan birçok ‘bilgi’ ve ‘olgu’, her gün cömertçe ortaya dökülüyor.
Savcılık kaynaklarından sızdırılan bilgiler, iktidar yanlısı medyanın ortaya koyduğu tabloyla pek farklı değil. İmamoğlu’nun ekibi, belediye bürokratları, düz memurlar, zabıtalar, müteahhitler, şirket sahipleri, CHP kurultayı, CHP yöneticileri ve gençlik kolları gibi birçok unsur aynı çuvala atılıyor. 24 saat içinde üç farklı ifade veren şirket sahipleri olduğu iddia ediliyor.
“Nereden bakarsanız bakın tutarsızlık” denir ya, işte tam böyle bir durum söz konusu. Ancak tüm bu mantıksızlığın içinde bir ‘mantık’ da giderek bariz hale geliyor. İmamoğlu soruşturması, kapsama alanı iyice belirsizleşmiş bir ‘tehlike bölgesi’ haline geldi. Kimin, ne zaman ve nasıl dahil edileceği kestirilemeyen bir duruma dönüşüyor. Bu nedenle konu yalnızca muhalefetle sınırlı kalmıyor. Olası risklerin, ileride muhalefetin etki alanına girebilecek unsurların ve iktidarın güç yapısında ortaya çıkan çatlakların ortadan kaldırılması hedefleniyor.
Nitekim Savcı Akın Gürlek’in sesi gibi davranan Son TV’nin ilginç analizlerinde dikkat çeken bir kavram: ‘Erken devlet yapılanması!’ Ortada henüz seçim yokken, CHP’nin de normal süreçlerin dışına çıkıp sokağa sandık kurarak ‘erken aday’ belirlemesine atıflarda bulunarak oluşturulmaya çalışılan ‘erken devlet yapılanması’, neredeyse yeni bir ‘paralel yapı’ iddiası gibi öne çıkıyor. Bu sebeple, delil ve kanıt arayışının ötesine geçiliyor. İktidarın değişebileceği yönünde olabilecek en ufak bir düşünce bile bastırılmaya çalışılıyor.
Peki, böyle bir siyasi saldırı taktiği işe yarar mı?
*
Öncelikle ülke siyasi dinamiklerini ve dolayısıyla iktidarın gücünü yeniden şekillendirebilecek birçok olay aynı anda yaşanıyor. Kürtlerle kurulan ‘çözüm’ masası, KKTC ve Suriye’deki bölgesel gelişmeler, Mehmet Şimşek’e ait ekonomik program ve buna karşı orta/küçük ölçekli iş insanlarından yükselen feryatlar ile milyonlarca insanın geçim problemi, kapıya dayanan ücret zamları…
Aslında, şu an İmamoğlu soruşturmasının etrafında şekillenen olaylar dışında başka hiçbir konu, güncel siyasetin üzerinde yoğunlaşabildiği meseleler değil. Hatta iktidarın bu alanları ‘siyasetsizleştirdiği’ söylenebilir. Oysa 19 Mart olayı, Yozgat mitingi ile de zirve yaparak ekmek ve hak arayışı arasında köprü görevini üstlenmekteydi. Fakat CHP Genel Başkanı’na yönelik birtakım saldırılar, ölen DEM Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’e suikast girişimi iddiası ve iktidar içindeki çatlakların ortaya çıkması durumu tüm bunları aniden tekrar gizemli kılmaktadır.
Siyasette en tehlikeli anlar, açık olanın gizemli, gizemli olanın ise açıkça sunulması zamanlarıdır. Erdoğan iktidarının karakteristik özelliklerinden biri, sıkıştığı anlarda rakiplerini zorlu bir dayanıklılık testine tabi tutması ve “bunun arkasında mutlaka başka bir şey vardır” fikrine kapı açmasıdır. Bu mekanizmayı tekrar işletiyor.
CHP; Saraçhane ile Silivri arasında sürekli mekik dokusun, buraya sıkışıp kalsın, geri kalan herkes de gelişmeleri anlamaya çalışsın!
İmamoğlu soruşturmasının giderek bir ‘kara deliğe’ dönüşmesinin sebebi de bu gibi görünüyor.
*
‘Yıldırım harekatının’ ilk saldırısında, büyük bir dirençle püskürtülen faaliyetlerin ardından, saldırgan yeni cepheler açmaya devam ediyor. Elindeki devlet gücü ile birçok cephe açma yetisine sahip olduğu kuşkusuz. Böyle bir güç dengesizliğinde mücadele, yalnızca niceliğe bağlıdır. Dolayısıyla, muhalefet liderlerinin İBB-Silivri arasında sıkışma tehlikesini aşabilecek bir savunma hattı bulmaları gerekiyor, direniş hattı hâlâ canlıyken.
Aksi halde hepimizi uzun sürecek bir dayanıklılık testi bekliyor…

reklam

YORUM YAP