reklam
reklam
DOLAR39,7356% 0.15
EURO45,7416% -0.2
STERLIN53,3348% -0.25
FRANG48,5702% 0.16
ALTIN4.289,30% -0,19
BITCOIN101.155,32-1.298
reklam

İmamoğlu: ‘Dayın var mı? diye sormadım, cezalandırılıyorum’

Yayınlanma Tarihi : Google News
İmamoğlu: ‘Dayın var mı? diye sormadım, cezalandırılıyorum’
reklam

Silivri’de tutuklu bulunan ana muhalefetin cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) giren öğrencilerin ailelerine bir mektup yazdı.

İmamoğlu’nun yazdığı mektup, CHP Gençlik Kolları üyeleri tarafından öğrenci yakınlarına ulaştırılıyor.

İmamoğlu, mektubunda şu ifadeleri dile getirdi:

– “Evladını sınava uğurlayan değerli anne ve babalar, bugün evlatlarımız zorlu bir sınavdan geçiyor. Bizler de büyükler olarak bir sınavdan geçmekteyiz. Elbette bu sınav çocuklarınızın emeklerinin ve hayat yolundaki potansiyelinin tam karşılığı olamaz.

– Yılların emeği, uykusuz geçen geceler, tatillerden vazgeçiş, çocuklarımız için hayal ettiğiniz güzel yarınlar tek bir güne sığmamaktadır.

– Üniversite, evlatlarınızın yaşam yolculuğundaki birçok duraktan yalnızca biridir. O sınıflarda ter döken üniversitelerin çoğu artık içi boşaltılmış beton yığınlarından ibarettir. Eskiden üniversite okumak bir kurtuluş olarak görülüyordu.

– Üniversite mezunu olan biri elbet bir iş bulur, kendi ayakları üzerinde durabilirdi. Bizim çocuklarımız bizden daha iyi bir eğitim aldı ama çalışma hayatındaki darboğazdan çıkamadı. Bu ülkenin gençlerinin kıymetini bilmediğimiz sürece, çocuklarımız yeteneklerinin ve emeklerinin karşılığını maalesef alamayacaklar.

‘NE OKULA NE DE İŞE GİDEN EV GENÇLERİ HER YIL ARTIYOR’

– Sevgili anne babalar, Türkiye’de her dört üniversite mezunu gencimizden biri ya işsiz ya da sigortasız çalışıyor. Çocuklarımız, ömür boyu çalışsalar bile, bir ev satın alma ihtimalleri neredeyse sıfıra yakın. Ne okula ne de işe giden ev gençleri her geçen yıl artmakta.

– Biz en azından emeklilikte rahat edeceğimizi hayal edebilirdik, ancak bizim çocuklarımız yarının bugünden daha kötü olacağını düşünüyorlar.

– Evlatlarımız üniversiteye girseler bile, eğitim aldıkları alanlarda iş bulamıyor. Umutsuzluk içinde iş ararken yoruluyor, hayallerinden vazgeçip “ne iş olsa yaparız” demek zorunda kalıyorlar. Yıllarca okuyup asgari ücrete çalışmaktan utanıyorlar. Asıl utanması gereken, çocuklarımıza tutunacak bir dal bırakmayanlardır.

‘ÇOCUKLARIMIZ KIT KANAAT GEÇİNEBİLMEK İÇİN BUNCA STRESE GÖĞÜS GERİYOR’

– KPSS’de başarılı olup atanamayanlar, sözlü mülakatta torpilsiz kalanlar, atanamadıkları için güvenlik görevlisi olarak çalışan öğretmenler, üniversite mezunu motor kuryeler, kasiyerler, kelle koltukta hizmet veren sağlık çalışanları ve daha fazlası bu vatanın evlatlarıdır.

– KPSS gibi zorlu bir süreçten geçerek devlet memuru olan genç bir öğretmenin maaşı yaklaşık 45 bin TL. Çocuklarımız kıt kanaat geçinmek için bu kadar kaygı ve strese göğüs geriyor.

– Her yere CV bırakıp aylarca telefon bekleyen, dayısı olmadığı için geri çevrilen, basit bir staj için bile torpile zorlanan evlatlarımız; bizim çok değerli evlatlarımız bir hiç uğruna kendilerini yetersiz ve değersiz hissediyor.

– Yurtdışındaki akranlarının yaşamlarına bakıp imreniyorlar ve içlerinden “keşke başka bir ülkede doğsaydım” diye geçiriyorlar.

‘YÜZÜMÜ VE SESİMİ BİLE YASAKLAYARAK HAKSIZ BİR REKABETE GİRİŞİYORLAR’

– Bu mektubu size siyasetçi kimliğimle değil, bir baba olarak yazıyorum. Bu çocuklar sizin çocuklarınız, bizim çocuklarımızdır. 19 Mart 2025’ten bu yana size televizyonlardan sürekli yalan ve iftira anlatıyorlar.

– Beni karalamak ve Türkiye’nin dört bir yanında halkımla kurduğum bağı koparmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Yüzümü ve sesimi bile yasaklayarak haksız bir rekabete giriyorlar. Gençlerin tek umudunu ellerinden almak için tüm iktidarlarını kullanıyorlar.

– Ancak, beni devletin resmi televizyon kanalı olan TRT’den canlı yayınla tüm halkımın gözleri önünde yargılamaya çağırdığımda, “olmaz” diyorlar. Yalanlarının ortaya çıkmasından kaçıyorlar.

– O pırıl pırıl ama şanssız kuşağın çok değerli anne babaları; gençlerin elindeki tek çıkış anahtarını sıkıca sahiplenelim. Bu çıkış anahtarı maalesef üniversiteler değil. Evlatlarımıza refah ve esenlik içinde bir memleket bırakmak bizim en büyük sınavımızdır.

– Ben bu sınavı bileğimin hakkıyla kazanmak için çok çabaladım. Hak yemedim, hakkımı da yedirmedim. Sizin çocuklarınızın hakkını yiyenler ile bugün beni haksız yere bir hücrede tutanlar aynıdır.

– Artık bu ülkenin nimetlerinden yalnızca bakan evlatları değil, vatan evlatları da yararlanabilmeli diye elimi taşın altına koydum. Torpile ve particiliğe savaş açan Ekrem abileri olarak gençlerin gönlünde yer ettim.

– Bileğinin hakkıyla üniversite kazanmış evlatlarımıza hak ettikleri kalitede yurtlar açarak, burslar vererek, Kent Lokantaları’nı üniversite yakınlarında kurarak, “dayın var mı?” diye sormadan İBB’de staj hakkı tanıyarak gençlerin desteğini aldım. İşte bu nedenle cezalandırılıyorum.

‘ASIL SINAVIMIZ DEMOKRASİ’

– Bedenim Silivri’de olsa da, aklım ve kalbim evlatlarımızla. Allah emeklerini boşa çıkarmasın. Beklediği sonuca ulaşamayanlar sakın üzülmesin.

– Üniversite okusanız bile, bir gün iktidar sahiplerine kafa tutarsanız diplomanız elinizden alınabilir. Bu yüzden asıl sınavımız demokrasi. Elbet bir gün buluşacağız.”

reklam

YORUM YAP