

Son zamanlarda sarf ettiği ifadeler sebebiyle “Cumhurbaşkanı'na tehdit” suçlamasıyla gözaltına alınan gazeteci Fatih Altaylı, savcılıkta verdiği ifadenin ardından tutuklanarak Silivri 9 Nolu Cezaevi'ne gönderildi.
Altaylı'nın tutuklanması, birçok kesimden tepkiyle karşılandı. Tepki çeken isimlerden biri de birlikte çeşitli projelerde yer aldıkları tarihçi İlber Ortaylı oldu.
Altaylı için “suyun ısındı” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral'a tepkisini dile getiren Ortaylı, sosyal medya üzerinden şu açıklamalarda bulundu:
“Sevgili dostum Fatih Altaylı’yla uzun yıllardır sık sık programlar yapıyoruz. Zaman zaman bir araya geliriz. Çok az siyaset konuşmuşuzdur. O her zaman gazeteci olmayı tercih etmiştir. Bir konuda kendisine olan hayranlığımı açıklamak zorundayım, bunu herkesin bilmesi gereklidir:
Bir konuyu ele aldığı zaman okuyarak, sorgulayarak ve düzgün tartışarak yaklaşır. Ehliyetsizce, kulaktan dolma bilgiler ya da sloganlarla program yapan bir sunucunun, ülkemizde pek rağbet görmediği aşikardır. Altaylı, Türk toplumunda yaptığı işi ciddiyetle yerine getirmeye çalışan nadir isimlerdendir.
Sözü uzatmayacağım; Fatih Altaylı gibi ciddi gazetecilerin, alanında uzmanlaşmış kişilerin sayısı tüm dünyada azalıyor. Ortalık; yarı cahiller, istihbarat örgütlerine hizmet eden ya da taraflıyı tarafsız gibi sunmaya çalışan kişilerle doludur.
“Altaylı için 'suyun ısındı” diye mesaj atan kişi…”
Bu çerçevede, ciddi habercilik yapan ve siyaseti tarafsız bir şekilde ele alan bireyler, her toplumun gereksinimidir. Hükümetin yakın çevresinde görevli olup Altaylı için “suyun ısındı” mesajı atan kişinin memuriyetle olan ilişkisini ve ciddiyetini anlayamıyorum. Bunu devlet görevlilerimizin dikkatine sunuyorum.
Böyle bir danışmanın yanı sıra, alt kademelerdeki kişilerin bile bu gibi kampanyalara ve fikir beyanlarına açıkça katılma hakkı yoktur. Kesinlikle iddianame çıkana kadar Fatih’in programı hakkında en hafif bir yorum yapmamaya karar verdim. Bu, Cumhuriyet Savcılığı’nın çalışmalarını da olumlu etkileyecektir.
Elbette bir tarihçi olarak, benden istendiği takdirde her türlü değerlendirilmeye ve ifadeye hazır olduğumu belirtmek isterim. Arkadaşım Fatih Altaylı’yı en kısa zamanda görevine dönmüş olarak göreceğimize olan inancım tam. Zira, bırakın Türkiye’yi, hiçbir toplumun bu şekilde insanları hırpalayıp eriterek bir yere ulaşabildiğini düşünmüyorum. Dünya, gideceği yere doğru yol alacaktır…”