reklam
reklam
DOLAR39,5405% 0.16
EURO45,4968% 0.14
STERLIN53,2322% 0.34
FRANG48,3853% 0.07
ALTIN4.298,53% -0,06
BITCOIN104.726,03-1.382
reklam

İç Cephe Güçlendirme Yöntemleri

Yayınlanma Tarihi : Google News
İç Cephe Güçlendirme Yöntemleri
reklam

Fikret Bila

İsrail ile İran arasındaki hava çatışmaları devam ediyor.

İsrail’in hava saldırıları ve füzeleriyle İran’a müdahale etmesi, İran’ın karşılık vermesiyle başlayan çatışma, altıncı gününe girdi.

Savaşın nasıl ilerleyeceği ve bir ateşkesin sağlanıp sağlanmayacağı henüz netlik kazanmadı.

Buradan atılan füzeler Türkiye’den de görünür hale geliyor.

Yanımızda patlak veren bu çatışma, Türkiye için ciddi bir güvenlik tehdidi oluşturuyor.

İsrail-İran arasında devam eden savaş sırasında, Türkiye’de hükümet ve muhalefetten “iç cepheyi güçlendirme” yönünde çağrılar yapılmakta.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Türkiye’nin kutuplaşmaya değil, kucaklaşmaya ihtiyacı var. İç cepheyi güçlendirmemiz gerekiyor” şeklinde bir açıklamada bulundu.

CHP Lideri Özgür Özel de grup toplantısında iç cephenin önemini vurguladı. Ancak, siyasi tutuklular varken iktidarın iç barışı sağlama çabalarının etkili olamayacağını belirtti.

HDP eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, yayımladığı bir mesajda iç cepheyi güçlendirmek için siyasi amaçlarla gerçekleştirilen yargı eylemlerinin durdurulması ve tutuklu belediye başkanlarının serbest bırakılması gerektiğini ifade etti.

Bir ülke savaş durumundayken iç cepheyi güçlendirmek elbette hayati bir öneme sahip.

İç cephenin önemini en güzel şekilde ifade eden ise Atatürk’ün tarihe damgasını vuran sözleridir:

“Asıl olan iç cephedir. Dış cephe sarsılabilir, mağlup olabilir fakat hiçbir zaman bir memleketi, bir milleti yok edemez. Önemli olan, memleketi temelinden yıkan, milleti tutsak ettiren, iç cephenin çökmesidir.”

Atatürk’ün bu tarihi sözlerinin hatırlanması gereken günleri yaşıyoruz.

Fakat iç cepheyi asıl kuvvetlendirmesi gereken iktidarın, muhalefeti hedef aldığı bir süreçteyiz.

CHP’nin cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, üç aydır Silivri cezaevinde tutulmakta.

Siyasi faaliyetlerini ancak mahkemelerde sürdürebiliyor.

Zafer Partisi Lideri Ümit Özdağ, beş ay süren cezasının ardından dünkü duruşmada serbest kaldı; kendisi de siyaseti mahkeme salonlarında yürütmek zorunda kaldı. Mahkeme Özdağ’a 2 yıl 4 ay hapis cezası verdi.

HDP’nin eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ve iş insanı Osman Kavala, sekiz yıldır cezaevindeler.

Son seçimde Hatay’dan milletvekili seçilen Can Atalay, cezaevinde beklemekte. Anayasa Mahkemesi Atalay’ın serbest bırakılması yönünde karar almasına rağmen, cezaevinden çıkamıyor. Meclis Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, bu kararı Meclis’te okuyarak tutanağa geçirdi. Karar alındıktan sonra Atalay’ın serbest kalması ve Meclis’te görevi başına dönmesi gerekiyordu. Ancak hukuk göz ardı edilerek cezaevinde tutulmaya devam ediyor.

İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından CHP’nin düzenlediği mitinglere katılan birçok üniversite öğrencisi de aylarca cezaevinde kaldı. Bazılarına dava açıldı.

İmamoğlu ile birlikte toplamda CHP’li sekiz başkan da cezaevinde bulunmaktadır.

Türkiye’nin demokrasi durumu, bu noktada sorgulanabilir bir hale gelmiştir.

Türkiye’nin en büyük partisi olan CHP’nin belediye başkanları, mahkumiyet kararı olmaksızın cezaevine kapatılırken, muhalefetin siyasi alanı bu denli kısıtlandığında iç barış nasıl sağlanacak? İç cepheyi güçlendirmek ne şekilde mümkün olacak?

İktidarın “iç cepheyi güçlendirelim” çağrısının ardında, öncelikle bu sorulara yanıt bulması gerektiği açıktır.

reklam

YORUM YAP