

Türkiye, uzun bir süredir çift haneli enflasyonun etkisi altında ciddi ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalmaya devam ediyor. Yüksek enflasyon, ücretli çalışanların, emeklilerin ve memurların alım gücünü eritirken, maaşlar bu ortamda neredeyse kayboldu.
Ekonomi konusunda görüşleri dikkatle takip edilen Merkez Bankası eski Başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara, yüksek enflasyon döneminin olumsuz etkilerini bir restoran örneğiyle açıkladı.
“Enflasyonist koşullarda satın aldığım ürün ve hizmetlerin kalitesinin sürekli düştüğüne bir türlü alışamıyorum.” diyen Kara, sık gittiği bir lokantada zamanla azalan ikramlar aracılığıyla yüksek enflasyonun kaybettirdiklerini dile getirdi.
Kara, sosyal medya hesabı X’te şu açıklamalarda bulundu:
“Yaklaşık altı ayda bir ziyaret ettiğim mütevazı ve bir o kadar da uygun fiyatlı bir restoran var.
Bundan 7-8 yıl önce, sipariş gelmeden masaya 5 çeşit ufak ikramla birlikte sıcak lavaş getirirlerdi. Her masada zeytinyağı ve limon sunulurdu. Yemekten sonra da ikram olarak antep fıstığı gelirdi (yanlış duymadınız, mütevazi ama verimli bir restoran bunu yapabiliyordu).Bir süre sonra antep fıstığını yalnızca isteyince getirmeye başladılar. Ardından ikramdan tamamen çıktılar.
Sonrasında lavaşı küçülttüler ve sadece özel olarak isteyince masaya getirilmeye başlandı.Bir sonraki yıl ikram tabağını üçe, sonra ikiye indirdiler (lezzetsiz salatamsı küçük bir tabak ve kalitesi düşmüş bir turşu).
En son gittiğimde ise masalardan yağ ve limonu da kaldırmışlardı.Literatürde bunlara shrinkflasyon ve skimpflasyon deniyor. Türkçesi, kalitesizleşme.”
(Restoran hizmetine hiç ulaşamayanlar var, “halinize şükredin” diyebilirsiniz, haklısınız ama yazının konusu bu değil. Her alanda, her gelir grubundaki insanlar bir şekilde kalitesizleşmeyi yaşıyorlar.)
Kara, enflasyonun yalnızca alım gücünü azaltmakla kalmadığını belirterek, “Kaliteyi düşürüp insanları vasata mahkûm ediyor, ahlaksızlığı da besliyor. Yüksek enflasyon ile yaşamayı başaran tek bir ülke bile bulamazsınız.” ifadelerini kullandı.
Kara, bu durumu değerlendirerek “ülkeyi yönetenlerden düşük enflasyonu her fırsatta talep etmeliyiz.” önerisinde bulundu ve ayrıca “Bana göre, fiyat istikrarının sağlanması ve paranın satın alma gücünün korunması anayasada yer almalıdır.” dedi.