

Matematik öğretmeni Gökçe, 9 yıl önce Şanlıurfa’da görev yaparken öğretmen arkadaşlarıyla birlikte boş zamanlarını değerlendirecek bir aktivite arayışına girdiğinde kick boks ile tanıştı.
22 yaşında bu spora adım atan Gökçe, antrenörünün yeteneğini keşfetmesiyle dikkat çekti. Eğitime başladıktan sadece 6 ay sonra katıldığı ilk müsabakada birincilik kazanarak Türkiye ve Balkan şampiyonlukları ile dünya ikinciliğini elde etti.
Dünya Kick Boks Şampiyonası’nda birincilik hedefiyle çalışan Gökçe, her gün okuldan ringe uzanan mücadelesine devam ediyor.
Şanlıurfa’dan İstanbul’a tayin olduktan sonra Pendik Şehit Yalçın Aran Ortaokulu’nda görevine devam eden Gökçe, birçok öğrencisine spora yönelmeleri için örnek oluyor.
“Hiç Kadın Yoktu, Bu Sporu Erkeklerden Dayak Yiye Yiye Öğrendim”
Ringlere uzanan yolculuğunu paylaşan Gökçe, daha önce kick boks hakkında “Birbirlerine vuruyorlar, bunu spor sanıyorlar.” düşüncesine sahip olduğunu, ama boş vakitlerini değerlendirmek amacıyla başladığında önyargısının değiştiğini ifade etti.
Antrenörü, kendisine bu sporu yapabileceğine inandırdığını ve müsabaka sporcularıyla bir araya getirdiğini belirten Gökçe, spora başlama hikayesini de şöyle anlattı:
“Yumruk atmayı bile bilmiyordum. Beni, misafir öğrencilerin yanına götürdüler ve 16 yaşındaki bir çocukla eşleştirdiler. Önce çocuğa, sonra hocama baktım; ‘Hocam, ayıp olmuyor mu? Çocuğa mı vuracağım?’ dedim. Çocuk oldukça başarılı bir sporcuydu. Birkaç yumrukla gözüm şişti, dişim kırıldı ve ciddi şekilde dayak yedim. Antrenman bitince düşündüm ve ‘Ben bu sporu yapacağım.’ dedim. Hırslandım, beni döven çocuğu evine kadar bıraktım. Mücadele etmek bana haz verdi, devam etmeye karar verdim. Ancak, Şanlıurfa’daki hiçbir salonda benden başka kız öğrenci yoktu. Sürekli erkeklerle eşleşmek zorunda kaldım ve onlardan dayak yiyerek bu sporu öğrendim.”
“Amacım, Dünya Şampiyonu Olmak”
Balkan şampiyonu olduktan sonra kick boksa daha fazla bağlandığına dikkat çeken Gökçe, “4 yıllık doğu görevimin ardından İstanbul’a geldim ve çalışabileceğim salon arayışına girdim. Bu spora başlamamın 3. yılında omzum sakat olmasına rağmen dünya ikincisi oldum. Amacım, dünya şampiyonu olmak; bunun için elimden geleni yapıyorum. Temmuzda bir maç var, eğer orada şampiyon olursam dünya şampiyonasına katılma hakkını kazanacağım. İnşallah dünya şampiyonu olmayı umuyorum.” ifadelerini kullandı.
Gökçe, okulda ve ringdeki günlük çalışma rutinini şöyle açıkladı:
“Öğretmenlik yaparken düzenli antrenman yapmak zor bir iş. Gündüz sınıfta ders anlatıyor, akşam ringe geliyorum. Çok zorlanıyorum ama bu bana keyif veriyor. Öğrencilerim de beni örnek alıyor. Bu sporu benim gibi seven çok sayıda öğrencim var. Onlar benim maçımı takip ediyor, ben de onların maçlarını izliyorum. Ortak hedeflerimiz ve paylaşımlarımız oluyor. Bu benim için çok güzel bir his. Hatta bir öğrencim, beni görerek başladığı bu sporda büyük başarılara imza attı, Rusya’ya gidip orada şampiyon oldu. Maç günü öğrencilerim sabah mesaj atıp başarı diliyor. Bazıları antrenman yaptığım salona gelip kayıt yaptırıyor. Öğretmenlik, severek yaptığım bir meslek. Yeni şeyler öğretmenin heyecanını yaşamak gerçekten güzel. Ayrıca kendi hedeflerim için çalışmak, beni hayata bağlıyor. Dünya şampiyonu olana kadar asla bırakmayacağım.”
Kick boksun disiplin gerektiren bir spor olmasının günlük hayatındaki motivasyonunu artırdığını dile getiren Gökçe, “Herkes spor yapmalı. Kick boksu öneriyorum çünkü erken yaşta başlayanlar çok ileri seviyelere ulaşabiliyor. Spor, hayatlarına disiplin ve sorumluluk katıyor. Ringde herkes senin arkasında, ama içeri girdiğinde yalnız kalıyorsun. Aslında rakipten çok, kendinle savaşıyorsun; bu mücadele çok güzel bir duygu.” şeklinde konuştu.