Fenerbahçe’den Uzak Olan Şeyi Açıkladı

Fenerbahçe, Beşiktaş karşısında aldığı yenilgiyle şampiyonluk hayallerinin gözler önünde yok olduğunu bir kez daha anladı. Artık yönsüz bir gemi gibi, sonsuz denizlerde rüzgarların etkisiyle savruluyor.
Önlerinde kalan dört maç, sessizlik limanı niteliğinde. 12 puan da kazansalar, sıfır da alsalar, ligdeki konumları ikinci sıradan ne yükselebiliyor ne de düşebiliyorlar. Sanki hiçliğe uzanan, sonsuz bir döngüde donmuş halde gibiler.
Hedefi olmayan bir takımın maçlara odaklanması son derece güç.
Ama futbol yalnızca puan tablosunun mekanik diliyle ifade edilmez. Her maç, futbolun varoluş sahnesidir. Zaferlerin, yenilgilerin, umutların ve hayal kırıklıklarının bir araya geldiği bir arenadır. Her maç, bir sınavdır; her gol, bir varoluş çığlığıdır.
Başakşehir maçı öncesi herkesin merakla cevap aradığı soru netti: Fenerbahçe, hedefsizliğin uçurumunda onurunu koruyarak ayakta kalabilecek mi? Yoksa hedeflerini kaybettikleri gibi benliklerini de mi yitireceklerdi?

Jose Mourinho’nun elinde adeta bir deneme tahtasına dönüşen Fenerbahçe, her hafta farklı bir hikaye yazıyor. Geçen haftaki on birden yedi oyuncu değişikliğiyle sahaya çıkan bir takım… Her hafta değişiklik gösteren kadro, yeni umutlar, ama aynı belirsizlikle dolu.
İstikrar ve uyum, sürekli değişen bir kadroyla nasıl sağlanabilir?
Fenerbahçe maçı 4-1 kazandı ancak uyum ve istikrardan uzaktı.
İlk yarıda Mert Müldür’ün iyi futboluyla attığı şık gol ve ikinci yarıda Skriniar, En Nesyri ve Oğuz Aydın’ın golleri dışında futboldan pek bir şey söyleyemeyiz.
Eğer futboldaki amaç gol atmaksa ve daha çok gol atan takım başarılı sayılsa, Fenerbahçe bu noktada başarılı diyebiliriz. Ancak sergilenen futbol açısından aynı şeyi ifade edemeyiz.
Başakşehir’in ise Ömer Faruk’un son dakikada attığı prestij golü haricinde olumlu bir katkısı yoktu.
Maçın 58. dakikasında Portekizli VAR hakeminin uyarısına rağmen, hakem Burak Pakkan’ın Fenerbahçe’nin penaltı talebini geri çevirmesi ise anlaşılır bir durum değildi.

Fenerbahçe’de Başkan Ali Koç, hafta içinde Mourinho ile gelecek sezon da devam edileceğini açıkladı.
İstikrar açısından bu karar doğru görünebilir. Ancak burada kritik olan, Mourinho’nun takımın iskeletiyle oynamaya devam edip etmeyeceğidir.
Sürekli değişim, takım kimliğini zayıflatmaktadır.
Mourinho’nun bu “kadroyla sürekli oynama” projesi, belki de uzun vadeli bir yeniden yapılanmanın sancılarını ortaya koyuyor. Ancak taraftarın sabrı, bu belirsizlik sürecinin en kırılgan unsurunu teşkil edebilir.