Fatih Altaylı, “Bunlar sendika falan değil” ifadesiyle yazısında belirtti:
Kurumlarda çeteleşme ile işçinin hakkını savunan sendika olmanın kesinlikle farklı olduğunu vurgulayan Altaylı, “Bizdeki ‘cahil’ sendika anlayışına sendika diyemeyiz. İsterse ne isim verilsin!” dedi. Sendikacılığın sadece maaş zammı döneminde masaya oturup “Ne koparırsam kârdır” mantığıyla hareket etmek olmadığını belirtti. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde %40 oranında fazladan işçi çalıştığı iddialarını da gündeme getiren Altaylı, bunun modern sendikacılık anlayışına aykırı olduğunu savundu.
Altaylı, “Bu kadar işçiye gerek yok. Eğer bu kadar işçi alırsan, bütçen bizim hak ettiğimiz maaşları ödemeye yeterli olmayacaktır” diyerek sendikaların bu tür durumlara karşı çıkması gerektiğini ifade etti.
Sendikanın şube başkanının, tüm akrabalarını belediyede işe sokmayı tercih etmesi durumunda bunun bir sendikacılık değil, çetecilik olduğuna dikkat çekti. Bu tür temsilcilerin feodal yapının kente sirayet etmesinin yaratacağı rezilliği de vurguladı.
Hiçbir standarda ve genel ilkeye sahip olmadan bir ilde sıfır zamla toplu sözleşme imzalayıp bir başka ilde yüksek zam talep etmenin dürüst sendikacılık olmadığını belirtti. Ayrıca, İzmir’deki DİSK temsilcisinin belediye başkanını “Oyumuzu AKP’ye veririz” diye tehdit etmesine de tepki gösterdi. Altaylı, “Eğer belediye başkanı olsam, hemen verin hep birlikte gülelim” yorumunu yaptı.
Çünkü, AKP İzmir’i kazandığında yapacağı ilk işin, o sendika ağasını kovmak ve hizmetleri taşeronlaştırmak olacağını belirtti. İktidara gelindiğinde sendikaların, İzmir’den bile çıkarılacak bir konuma geleceğine dikkat çekti.
Bu olaylar ve gerilimler arasında DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun neden ortalarda görünmediğini sorguladı ve “Acaba o da oyunu iktidara mı verecek?” diye sordu.
