reklam
reklam
DOLAR39,5406% 0.16
EURO45,5049% 0.15
STERLIN53,2050% 0.28
FRANG48,4507% 0.19
ALTIN4.300,80% 0,00
BITCOIN105.240,00-1.59
reklam

Erdoğan’ın “İç Cephesi”

Yayınlanma Tarihi : Google News
Erdoğan’ın “İç Cephesi”
reklam

Bölgedeki İsrail-İran çatışmaları, Saray’ı yeni hesaplar yapmaya sevk etti. Krizin fırsata dönüştürülmesi gerekirse, önce “sıra Türkiye’de” tartışmaları başlatıldı. Ardından Erdoğan’ın “iç cepheyi güçlendirelim” çağrısı ülkenin gündeminde büyük yankı uyandırdı.
Bu çağrının benimle bir ilgisi olmadığını bildiğim için üzerime düşmediğim gibi, işsiz, geleceksiz milyonlarca gence… “TANESİ 1 LİRAYA GELEN KİRAZA UZAKTAN BAKAN” çocuklara… Emeklilere… Asgari ücretlilere de hitap ettiğini düşünmüyorum.
Son zamanlarda “bizim muhatabımız PKK.. Size ne oluyor” diyerek çıkıştıkları DEM ile yollarının bir daha ne zaman kesişeceği bile muamma!

Peki, durumu nasıl değerlendirebiliriz?
CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın soru önergesi, Kaçak Saray’ın Demir Kubbesi’ni çatırdatarak gündeme geldi.
Önerge, kurban derilerinin TÜRGEV’e bağışlanmasıyla ilgilidir. “Ne var bunda” demeyin. Zira bu bağışın Milli Savunma Bakanlığı çalışanlarından istenildiği iddia ediliyor.
Sözcü’den Başak Kaya’nın haberine göre,
* TÜRGEV, bağışçıdan 16 bin 500 lira hisse bedeli talep etti.
* Özgür Ceylan, bağış talep yazısı ve broşürlerinin MSB personeline kurumsal iletişim kanalı ile gönderildiğini belirtti.
* 16 bin 500 lira olarak belirlenen miktarın gönderilmesi için katılım payı dağıtan bir finans kuruluşuna ait İBAN numarasının verildiği ifade edildi.

TÜRGEV, bilindiği üzere AKP’nin arka bahçesindeki derneklerden biridir.
AKP sözcüleri, yazarlığı döneminde İmamoğlu’na hangi iftirayı atıyorsa, kurulduğu günden beri “onların gerçeğini” gerçekleştiren bir yapı olarak anılmaktadır.
Hepiniz hatırlarsınız. Kurucu yönetiminde Bilal Erdoğan ve kız kardeşi Esra Albayrak vardı. Sonra görev Fatma Altun’a devredildi. Yani, Saray’ın İletişim Daire Başkanı Fahrettin Altun’un eşi… Bu habere “DEZENFORMASYON” etiketini atacak ismin de eşi.

*. *. *
Babası sayesinde bedelli askerlik yapan Bilal Bey, yüksek hedeflerle vakıf kurmuş değil mi?!
Hayır, elbette değil. Ben de onun hizmetlerini herkes bilsin diye yazıyorum:
*”Mesela, TÜRGEV, AB fonlarından, geçen yıl yalnızca 175 bin Euro hibe almış.”
* 99 milyon 999 bin 990 Amerikan Doları’lık bağışı hatırlıyor musunuz? 2008 yılında patlayan bu haberi duyduğunuzda meydana gelen gürültü büyük olmuştu. Hele bir de kaynağı anlaşılınca! Bilal Bey’in vakfına gerçekleştirilen bu dev bağışın Suudi Arabistan’dan geldiğini öğrenmiştik ama 100 milyona tamamlayacak 10 doları ne olduğunu asla çözememiştik.
*”İmamoğlu öncesi İBB’ye yaptırılmış ve el konulan yurtlar… Tarihi yapılar restoran olarak işletilmeye açılmıştı.”

*. *. *
Son günlerde gazetecilere yönelik gözaltı dalgası geleceği açıklanmıştı ya!
Cem Küçük bu “müjdeyi” vermişti!
Görünüyor ki Erdoğan bir süre daha “SAVAŞ VAR KENETLENELİM” mesajıyla devam edecek.
Ayrıca, “CUMHUR İTTİFAKI İÇİNDEKİ SAVAŞ” şu sıralar daha öncelikli hale gelmiş durumda.
İmamoğlu kumpası başarısızlıkla sonuçlandı, hiçbir iddia doğrulanamadı ve tutukluluklar izah edilemez bir hal aldı. Artık AKP’liler bile bu duruma açıkça tepkiler vermeye başlamış durumda.
Memlekete “babasının malı” gözüyle bakan Aile, eğer asker maaşını kurban bağışına dönüştürme peşindeyse durum korkutucu!
Yıllardır, Ergenekon, FETÖ gibi bahanelerle birlikte Ordu’yu kendi partisinin bekçisi haline getirmeye çalışanların duracağı yok gibi görünüyor.
Ama onlara ve herkese şunu söylemeliyim:
İran’da, Şah döneminin saltanatın devamı için kurulmuş bir sistemin etkisi altındaydı. Keyfe göre değişen yasalarla gözaltına alınan, kaybolan insanlar!..
Bir yandan da darbe korkusuyla orduya sağlanan ayrıcalıklar ve ticaret yapma izni gibi…
Şah, kendi varlığı için ordusunu parayla bozdurmuştu! Mollalar isyan ettiğinde yanlarında kimseyi bulamamıştı. İran halkı yıllardır bunun bedelini ödüyor. Şah’ın oğlu da şimdi İran’a dönüp belki tekrar taç takmak için savaşı İsrail kazansın diye dua ediyor.
Burada her türlü adaletsizliği ve kayırmacılığı kendine hak görenler “İÇ CEPHE” çağrısı yapamaz.
Cephede olacaksak, bunun gerçek “SİLİVRİ CEPHESİ” olduğunu unutmamalıyız.
Resim ve iletişimleri engelleseler de her gün biraz daha büyüyen Ekrem İmamoğlu, dün mahkemedeki sözleri ile akıllarda kalacak:

“Bir ülkeyi ayakta tutan tek şey adalettir, haktır ve hukuktur.
Beni besleyen on milyonlarca halkım var. O yüzden bu mücadelede yalnız benim değil, bu ülkenin tüm çocuklarının, torunlarımızın, gelecekte bu mahkeme salonlarını ‘adaletin evi’ olarak görmek isteyen herkesin mücadelesini temsil ediyorum.

Bu sadece benim ve yol arkadaşlarımın mücadelesi değil, 86 milyon yurttaşımız adına verilen büyük bir mücadeledir.”

Bugün, Silivri Cephesi’nin suçsuz yere tutsak edilen ismi Ümit Özdağ tahliye edildi. Tabii önce hapis cezası verip ardından “yatarına” sayarak!

Yani tam da Saray’ın biriciği, Erdoğan’ın küçücüğü Cem Küçük’ün “tahmin” ettiği gibi.

Alın benden de bir tahmin: İmamoğlu ve arkadaşları da çok yakında özgür kalacak. Türkiye işte o zaman “her şey güzel olacak” diyebilecek!

reklam

YORUM YAP