

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri çerçevesinde eski Meclis binasına ulaşmaya çalışan CHP heyetinin otobüsünü süren Gökhan Gülyurt, polis ekiplerinin “dur” uyarısına uymadığı gerekçesiyle gözaltına alınmış ve ev hapsi tedbiriyle serbest bırakılmıştı.
Emniyet Genel Müdürlüğü, ‘aracın bir silah olarak kullanılarak’ polisin üzerine sürüldüğünü öne sürerek suç duyurusunda bulundu. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ise olayın görüntülerini kamuoyuyla paylaştı.
Bu tartışmaya son olarak Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan dahil oldu.
KKTC ziyaretinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, CHP parti otobüsünün sürücüsünün polisin ‘dur’ ihtarına uymadığına ilişkin görüntüler hakkında, “Nasıl bir şahsiyet fukaralığı, otobüsü polisin üzerine sürme talimatı verebilir” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
“ADALET BAKANIMIZA HEMEN DURUMU AKTARDIM”
Erdoğan, olayla ilgili kendisine iletilen bir yorum üzerine polisin başörtülü olmasına dikkat çekti:
– Siyasi hırslar ve saplantılar, CHP’li yöneticileri esir almış durumda. Müzakere tamamen kaybolmuş, utançla hatırlanacak işler yapıyorlar. Milleti sokağa dökmek, iç karışıklık çıkartmak ve kaos oluşturmak amacıyla artık doğrudan devletin polisinin üzerine otobüs sürmeye kadar varmışlar. Bu menfur eylem, siyasetin sınırlarını aşmıştır. Bu mesele artık siyasetin değil, yargının konusudur. Nasıl bir zihniyet ve şahsiyet fukaralığı, otobüsü polisin üzerine sürme talimatı verebilir? Polislerimiz, devletin ve milletimizin güvenliği için gece gündüz çalışırken, nasıl onların üzerine parti otobüsü sürülür?
– Ayrıca dikkat çeken bir durum daha vardı. O kadın polisimiz başörtülüydü. Otobüsün içinden “sür, sür, sür” diye bağırdıkları anlar oldu. Daha sonra şoför de itiraf etti: “Öyle dediler, ben de sürdüm.” Allah’tan, polisimiz kaçarak kurtuldu. Ben Adalet Bakanımıza durumu hemen aktardım. Bakanımız konuyu takip etti. O polisimiz, kaçarak kurtuldu ama, Allah korusun, otobüsün altında da kalabilirdi. Şoförle ilgili yasal bir süreç başlatıldı.
– Bunlar milleti sokağa dökmek için adeta tahrik ediyorlar. Bu tahrik ne kadar sürer, bunu bizler de siyasetçi olarak takip edeceğiz. Bu sıradan bir olay değil. Provokatörlerin tahrikleri devam ediyor. Bu konunun üzerine gitmemiz gerekiyor. CHP’nin provokasyonlarına kesinlikle gelmeyeceğiz. Ama vatandaşımızı da bunlara asla kurban etmeyeceğiz.
Erdoğan, Özgür Özel’in İmamoğlu’nun adaylıktan vazgeçemeyeceği ve Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanı, Ekrem İmamoğlu’nun da Başbakan olacağına yönelik sözleri hakkında da yorum yaptı.
“BU SEKİZ ADIM DA GİDEMEYECEK”
Erdoğan, bu ifadeleri çelişki olarak değerlendirdi. Cumhurbaşkanı “Anadolu’da bir söz var, ‘Sokma akıl sekiz adım gider’ derler. Bunların durumu maalesef böyle. Sürekli bu tür söylemlerle gündeme geliyorlar. Görünen o ki, bu sekiz adım da ilerlemeyecek. Buradaki çelişkilerin kaynağı, CHP yönetiminin kendi akıllarıyla hareket etmemesidir” şeklinde konuştu.
Erdoğan şu ifadeleri kullandı:
– Kendi fikirlerini ifade etmek istediklerinde, birden kendilerini yalanlama yoluna gidiyorlar. Sabah söylediklerini akşam yine düzeltiyorlar. Bu durum komik olmaktan çıkmış, acınası bir hal almıştır. Yaşanan bu kaosun ve her kafadan bir sesin çıkmasının asıl nedeni, onların samimiyetsizliğidir. CHP’de herkesin kendi hesabı var; herkes bir başkasının kuyusunu kazmakla meşguldür.
– Bunların ciddi manada kararlı bir yapıları yok. Durumları hiç de iyi değil. CHP içerisinde bu acınası durumdan kurtulmak gerektiğini söyleyenler hemen saf dışı bırakılıyor. “Sen mi konuştun? Defol!” deniliyor. Böyle bir atmosfer var. CHP’nin durumu o kadar karışık ki, asıl gizlemek istedikleri bu çorba, bir garabet çorbası haline gelmiştir.
– O çorbaya kimlerin kaşık salladığını milletten gizlemek için, milletin basiretine perde çekmeye çalışıyorlar. Yaptıkları iş bu. Sonuçta her seferinde ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar. Konuştukça daha da batıyorlar. Biz CHP’nin düştüğü bu bataklıkla ilgilenmiyoruz; işimize bakıyoruz ve millete hizmet etmeye odaklanıyoruz.