

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 51. Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı’nda bir konuşma gerçekleştirdi.
Erdoğan, İsrail’in Ortadoğu’daki hareketlerini ve İran’a yönelik saldırılarını değerlendirirken, şu ifadeleri kullandı:
Nazi Kamplarını Geride Bırakan Koşullar
Son iki yıldır, İsrail’in işgal, istila, yıkım ve katliam politikaları ile daha fazla yüzleşmek zorunda kalıyoruz. Batılı güçlerin kayıtsız desteğini alan İsrail, bölgemizi istikrarsızlığa doğru sürüklüyor. Öncelikle Gazze ve Batı Şeria’ya saldırdılar ve tüm dünyanın gözü önünde Gazze’yi adeta bir enkaza dönüştürdüler. Sağlık tesisleri, okullar, camiler ve kiliseler hedef alındı. Bir çuval un almak, bir tas çorba veya bir dilim ekmek için yardım sırasını bekleyen masum insanları acımasızca katlettiler. Gün geçmiyor ki, çoğu çocuk ve kadınlardan oluşan yüzlerce masum sivil, İsrail güçleri tarafından kasten öldürülmesin. Gazze’de yaşayan 2 milyon insan, Nazilerin toplama kamplarını bile geride bırakan bir zorunluluktan dolayı tam 21 aydır hayatta kalma mücadelesi veriyor.
İran’ın Adımları Hukuki
İsrail, Gazze ile birlikte Lübnan, Yemen ve Suriye’yi de hedef almış durumda. Hava bombardımanlarının yanı sıra, Suriye’deki çeşitli grupları kışkırtarak orayı da karıştırmayı ve kargaşa çıkarmayı hedefliyor. Şu an itibarıyla, İsrail’in terör eylemlerine karşı İran da karşılık vermekte. Netanyahu hükümeti, bu saldırılarıyla bölgesel barışın en büyük engeli olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.
Saldırılar Haydutluk
İsrail’in İran’a yönelik gerçekleştirdiği saldırıları en güçlü şekilde kınıyorum. Bu terör eylemlerinde hayatını kaybeden İranlı kardeşlerime, milletim adına başsağlığı diliyorum. Binlerce yıllık tarihi ve dayanışmasıyla bilinen İran halkının, bu zor günleri atlatacağına dair inancım tamdır. Bilinmelidir ki, İsrail’in Gazze, Lübnan, Yemen, Suriye ve son olarak İran’a gerçekleştirdiği saldırılar sadece haydutluk olarak nitelenebilir. İran, bu devlet terörüne karşı halkını savunmak amacıyla attığı adımlar son derece doğal ve meşrudur.
Netanyahu ve Cinayet Şebekesi
Giderek daha net bir şekilde anlaşılıyor ki, uluslararası hukuku ihlal eden bu eylemler, İsrail’in bölgedeki stratejik istikrarsızlaştırma hedeflerine hizmet ediyor. Saldırıların, İran’ın nükleer müzakerelerinin yoğunlaştığı bir dönemde gerçekleşmesi de dikkat çekicidir. Denetimden uzak, şeffaflıktan uzak, nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşmasına taraf olan diğer ülkelere ders vermeye çalışan bir İsrail’in tutumu büyük bir ikiyüzlülüktür. Netanyahu hükümeti, saldırılarıyla müzakere sürecini baltalamayı hedeflemiştir. Bu durum, Netanyahu ve cinayet çetesi için diplomatik çözümlere karşı duyarsız olduklarını gözler önüne seriyor.
Ham Bir Hayalin Peşinde Gidiyor
İsrail, 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletiyle yan yana barış içinde yaşama yerine savaşı tüm bölgeye yayma peşindedir. Hitler’in 90 yıl önce ateşle başlattığı süreç, bugün Netanyahu’nun Siyonist hedeflerinin de tüm dünyayı büyük bir felakete sürükleme amacını taşıdığını göstermektedir.
İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’nın kutsallığına yönelik el uzatılmasını, Kudüs’ün tarihi statüsünün gasp edilme girişimlerini ve bölgemizi parçalamaya yönelik niyetleri artık gizlice değil, açıkça tartışıldığını görmekteyiz. Biz, Netanyahu’nun planlarının farkındayız. Bu bölgeyi kaosa ve çatışmaya boğarak güvenlik sağlamaya çalıştıklarını sananlar, sadece hayal peşindeler.
Yeni Sykes-Picot’a İzin Vermeyeceğiz
İsrail, komşularının güvenliğini tehdit ederek kendi güvenliğini sağlayamaz. Onlar da görecek ki evdeki hesap çarşıya uymuyor. İsrail’in, kanlı elleriyle bölgede düzen kurma iddiası, bu ülkenin yöneticilerinin ne kadar kör ve karanlık bir zihniyete sahip olduğunu gösteriyor.
Türkiye olarak, bölgemizde sınırları kanla çizilen yeni bir Sykes-Picot düzenine asla izin vermeyeceğimizi vurgulamak isterim. Gazze halkının açlıkla cezalandırılmasına, Batı Şeria’daki devlet ve yerleşimci terörüne, Mescid-i Aksa ile Kudüs’ün tarihi statüsüne yönelik saldırılara asla müsaade etmeyeceğiz.
Üzerimize Düşeni Yapmaya Hazırız
Buradan uluslararası topluma, özellikle İsrail üzerinde etkisi olan ülkelere bir kez daha sesleniyorum: Netanyahu’nun çatışmaları daha da derinleştirmek amacıyla sarf ettiği cümlelere kimse itibar etmemelidir. Bölgemiz, yeni bir savaş ve istikrarsızlık için uygun değildir. Gereken, akıl, sağduyu ve temkini sağlamak olacaktır. Yanlışı daha büyük bir yanlışla kapatma gafletine düşmemeliyiz. Çözümün diplomasi ve diyalogdan geçtiğini bir kez daha hatırlatarak, bize düşenleri yapmaya hazır olduğumuzu zikretmek isterim.