11 Temmuz’da PKK'lı 30 teröristin Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne bağlı Süleymaniye kentinde bulunan Casena Mağaraları’nda silahlarını imha etmesinin ardından çözüm sürecindeki yeni bir aşamanın kapıları aralandı.
İktidarın “Terörsüz Türkiye” hedefi doğrultusunda Meclis'te bir komisyon kurulması beklenirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, silah yakma görüntülerinin hemen sonrasında gerçekleştirdiği ‘tarihi’ olarak nitelendirilen konuşmasında sürecin yasal hazırlıklarına dikkat çekmişti.
Erdoğan, “Öncelikle TBMM’de bir komisyon kuracak ve sürecin yasal gereksinimlerini ele alacağız. Cumhur İttifakı olarak AK Parti, MHP ve DEM heyeti ile bu süreci geliştireceğiz” ifadelerini kullandı.
Komisyonla ilgili tartışmalar sürerken, seçim dönemlerinde Cumhur İttifakı'nda yer alan Birlik Partisi (BBP), Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde önerilen komisyona dair yazılı bir açıklama yaptı.
“MİLLİ EGEMENLİK TEHDİT ALTI”
BBP'nin açıklamasında, söz konusu komisyona yönelik sert eleştiriler yer aldı.
“Bu komisyon talebi, Türkiye’nin üniter yapısını tehdit eden siyasi ve ideolojik bir projedir. Bu talep, federalizme açık, çok kimlikli ve etnik temelli bir yapı oluşturma çabasının başlangıcıdır. Bu tür girişimler, sözde demokratikleşme söylemleriyle halka sunulurken, milli egemenlik ilkesini ve anayasal düzeni zayıflatmayı hedeflemektedir” denildi.
“GERİ DÖNÜŞÜ ZOR BİR SÜREÇ”
Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı:
– Bu girişim, geçmişteki çözüm sürecine benzer bir yapıda gelişmektedir. Aynı yaklaşım, günümüzde farklı bir yöntemle yeniden Meclis gündemine getirilmektedir. Kalıcı bir komisyonun kurulması, etnik temelli ayrışma, yerinden yönetim ve özerklik gibi ideolojik hedeflerin Meclis aracılığıyla kurumsallaşması anlamına gelecektir.
– Geçici ve danışma niteliğindeki yapılar daha denetlenebilir ve güvenli olup, kalıcı bir komisyonun oluşumu, Meclis’i anayasa mühendisliği ortamına çekebilir. Kalıcı komisyon adı altında Meclis’i anayasa mühendisliğine açmak, geri dönüşü zor bir çözülme sürecini başlatabilecektir.
– Milletimizin birliği, devletimizin bekası ve anayasal düzenin korunması adına bu tuzağa düşülmemelidir; geçmişte yaşanan çözüm süreci istismarları bir kez daha tekrarlanmamalıdır.
