reklam
reklam
DOLAR39,3234% 0.39
EURO45,5985% 1.24
STERLIN53,4548% 0.73
FRANG48,2797% 1.05
ALTIN4.250,16% 0,63
BITCOIN107.621,04-1.688
reklam

Eğitim Sendikalarının Ekonomik Demokrasi Mücadelesi

Yayınlanma Tarihi : Google News
Eğitim Sendikalarının Ekonomik Demokrasi Mücadelesi
reklam

Eğitim sendikaları ekonomik demokrasi mücadelesini nasıl yapmalılar?

“Eğer insanlık adaletin ortak paydasında buluşarak dünyayı daha yaşanılır bir hale getirmek istiyorsa, ilkönce bilgiyi ve onun insanlığa kazandırılacağı eğitim sistemini neoliberalist zihniyetin inşa etmesine dur demeli ve demokratik eğitimin yolunun açılmasını sağlamalıdır.”

“Sendikal etkinliğin yolu “bilgi” ve “örgütlenme” kapasitesinin yanı sıra, dışarıdan etki altına alınamayan kurumsal bir işleyişte yatmaktadır. Bugün maalesef sendikalarımızın hem bilgi, hem örgütlenme hem de kurumsal özgürlük noktasında çok ciddi sıkıntıları vardır.”

Eğitim Sendikaları

Anadolu Eğitim Kurumları Çalışanları Sendikası Genel Başkanı Mustafa Güçlü ile eğitimi ve sendikacılığı konuştuk.

Sayın Mustafa Güçlü, Anadolu Eğitim Kurumları Çalışanları Sendikası (Anadolu Eksen) Genel Başkanı olarak “eğitim” deyince aklınıza ilk çağrışım yapan konu başlıkları neler oluyor?

Eğitim deyince aklıma ilk gelen “insan” oluyor. Toplum halinde yaşayan varlıkların bilgi sahibi olanı olmayanına karşı güç kazanması, eğitimdeki kritik unsurlardan birini oluşturuyor.

Bilgi sahibi toplumlar, bilgi yetersizliği yaşayanlara karşı üstlük kurarken, günümüzde en büyük tehlike bilginin alınır satılır bir meta haline dönüşmesidir. Bunun baş aktörleri ise global neoliberalist güçlerdir.

Kanadalı öğretim üyesi Giroux, neoliberalizmin sadece ekonomik değil, tüm yaşamı etkileyen bir yöntem olduğunu ifade etmektedir. Bu yüzden, toplumu tüketim odaklı hale getiren bu zihniyete dur demek gerekmektedir.

İnsanların özgürlüğünü, bireyselliğini kısıtlamayan bir eğitim anlayışı benimsenmeli ve bu anlayışın hayata geçmesi için çaba gösterilmelidir.

Ülkemizde, eğitim bütçesinin artırılmasını olumlu bulmakla birlikte, siyasi çekişmeler dolayısıyla sağlıklı değişimlerin sağlanmadığı da bir gerçektir.

Yapılması gereken, global değerlerin kendi kültür perspektifimizden yeniden değerlendirilip hayata geçirilmesidir.

Sayın Mustafa Güçlü, bu bağlamda sendikaların bu mücadeledeki rolü ve sorumluluklarının ne olduğuna dair neler düşünüyorsunuz?

İnsanın neyle mücadele edeceğini bilememesi en büyük zorluktur. Ancak neoliberalizmin yarattığı ekonomik eşitsizlikle mücadele öncelikli amaç olmalıdır.

Sendikaların görevi, üyelerinin hakları ile toplumun yararlarını birleştirerek eylemlerde bulunmaktır. Bu nedenle demokrasi, sendikalar için önemli bir zemin oluşturur.

“Demokrasiyi korumanın yolu, ona alkış tutmak değil, reforma tabi tutmaktır.” Bu yüzden sendikalar ekonomik demokrasiyi geliştirmeye öncelik vermelidir.

Sayın Mustafa Güçlü, “ekonomik demokrasi mücadelesi” derken neyi kastettiğinizi biraz daha açar mısınız?

Demokrasinin özünde, ekonomik gücün demokratik denetim altına alınması yatar. Eğer bu denetim etkili bir biçimde gerçekleştirilirse, ekonomik demokrasi sağlanır.

Günümüzde 200 milyona yakın çocuk, en kötü koşullarda çalıştırılırken, kadınların da daha düşük ücretlerle çalışmaya mahkum edildiği gözlemlenmektedir.

2018 Dünya Eşitsizlik Raporu, devletlerin mevcut eşitsizliği azaltmak için eğitim ve sağlık yatırımlarına ihtiyaç olduğunu vurgulamaktadır. Ancak bu, zengin ülkelerde bile zordur.

Türkiye’deki çalışma koşulları ve ücret durumu ise içler acısıdır. Ülkemiz iş kazalarında en fazla insan kaybı yaşayan ülkeler arasında yer almakta ve asgari ücretlilerin oranı alarm verici seviyelere ulaşmıştır.

Ayrıca, ülkemizdeki açlık ve yoksulluk sınırları dikkate alındığında, ekonomik güçten yoksun bireylerin sayısının arttığı ortadadır. Sendikaların bu durumu düzeltmek için çaba sarf etmesi gerekmektedir.

Vergi sistemi açısından bakıldığında, dolaylı vergilerin yüksekliği, ücretlilerin üzerindeki yükü artırmakta. Adil bir vergi sisteminin kurulması bu açıdan büyük önem taşımaktadır.

Devletin yapması gereken, sendikaların bu olumsuzlukları gidermesi için baskı oluşturduğu bir ortamda, gerekli adımları atarak ekonomik düzeni iyileştirmektir.

Bu çerçeveden, sendikaların herkesin insan onuruna yakışan bir gelire sahip olmasını sağlamak için göstermesi gereken gayreti ifade etmekteyim.

Sayın Mustafa Güçlü, ülkemizdeki sendikal mücadele tarihine baktığınızda neler görüyorsunuz?

Ülkemizdeki sendikal mücadele, belirli dönemlerde kararlı örnekler sunsa da istikrarlı bir süreçten bahsetmek mümkün değildir. Çoğu zaman popülist politikalarla elde edilmiştir.

İşçi sendikaları mücadele ile elde edilen haklar sunarken, memur sendikaları daha çok hazır haklarla ilerlemekte. İşçi sendikalarının grev hakkı bulunurken, memur sendikalarının bu hakkı olmaması önemli bir farktır.

Sayın Mustafa Güçlü, sizce ülkemizdeki sendikaların işleyişinde bir eksiklik var mıdır? Varsa bunlar nelerdir ve çözüm önerileriniz nelerdir?

Ülkemizdeki sendikaların en büyük eksikliği etkin olamamalarıdır. Bilgi ve örgütlenme kapasitesindeki sıkıntılar, sendikaların işleyişinde büyük engeller oluşturmaktadır.

Birinci eksiklik, akademik sendikacılığa gereken önemin verilmesidir. İkinci olarak yöneticilerin demokratik ve şeffaf bir anlayışı benimsemesi gerekmektedir. Üçüncü olarak ise, sendikaların bağımsız hareket etmeleri önemlidir.

Değerli bilgileriniz için teşekkür ederim.

Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…

reklam

YORUM YAP