

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’ne bağlı olarak eğitim veren Mesleki Eğitim Merkezine (MESEM) kayıt olan öğrenciler, burada 4 yıl süreyle eğitim görmektedir. Ancak bu öğrenciler, 9. sınıftan itibaren 4 gün işyerinde çalışıp, 1 gün okulda teorik eğitim almaktadır.
9-10-11. sınıf öğrencilerine çırak olarak asgari ücretin %30’u kadar maaş ödenmektedir.
11. sınıfı tamamlayan öğrenciler kalfalık belgesi alırken, 12. ve son sınıfta kalfa olan öğrencilere asgari ücretin yarısı kadar bir ücret ödenmektedir.
EĞİTİM-İŞ: SİSTEMATİK SÖMÜRÜ
Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, “Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü” vesilesiyle yaptığı yazılı açıklamada, MEB’e yönelik eleştirilerde bulundu.
Özbay, çocukların bu şekilde ideolojik ve ekonomik çıkarlar uğruna sistematik olarak sömürüldüğünü vurguladı:
“ÇOCUK EMEĞİ UCUZ İŞ GÜCÜ OLARAK KULLANILIYOR”
“AKP iktidarı, tarikat ve cemaatlerle iş birliği içinde çocukları karanlığa mahkûm ederken, sermaye ile kurduğu çıkar ilişkileri sayesinde çocuk emeğini ucuz iş gücü olarak kullanmanın yolunu açmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı, eğitim politikalarını çocukların ve ülkenin yararına değil, sermayenin talepleri doğrultusunda şekillendirmekte; sermayenin ucuz iş gücü ihtiyacını karşılamak adına zorunlu eğitimin süresini dahi tartışmaya açmaktadır. Bu yönelim, çocukların eğitim hakkını gasp eden uygulamaların önünü açmakta; yoksulluğu derinleştirerek eğitimde eşitsizliği büyütmekte ve yoksul halk kesimlerini nesilden nesile işçiliğe mahkûm etmektedir.”
MESEM’ler (Mesleki Eğitim Merkezleri), çocuk işçiliğini devlet eliyle meşrulaştıran, kamu kaynaklarını sermayeye aktaran bir sömürü aracına dönüşmüştür. Uygulamanın başladığı günden bu yana, çocuklar örgün eğitimden koparılmakta ve MESEM çatısı altında işyerlerinde adeta kölelik koşullarında çalıştırılmaktadır. Bu sistem, çocukların eğitim hakkını, sağlığını ve güvenliğini hiçe sayarak yalnızca iş dünyasına ucuz iş gücü sağlamaya hizmet etmektedir.”
“ŞİMDİYE KADAR 14 ÇOCUK HAYATINI KAYBETTİ”
MEB’in kendi verilerine göre, şu an 505 bin çocuğun MESEM kapsamında çalıştığını belirten Özbay, bu çocuklardan 14’ünün yaşamını yitirdiğini, yüzlercesinin ise yaralandığını ifade etti. Özbay açıklamalarında şunları aktardı:
“Bu tablo, çocuk emeğinin sistematik sömürüsü karşısında devletin nasıl sorumluluktan kaçtığını gözler önüne sermektedir. Okulda olması gereken çocukları işverenlere teslim eden MEB, adeta ‘çocuk işçi bulma kurumu’na dönüşmüştür. Bir yandan çocuklara bir öğün yemek dahi çok görülürken, diğer yandan kamu kaynakları çocukların değil, patronların çıkarları doğrultusunda kullanılmaktadır.”
Bugün okul çağında olmasına rağmen 1 milyon 584 bin çocuk eğitim dışında kalmıştır. Sokakta, tarlada, atölyede, fabrikada çalışmak zorunda kalan; istismarın, şiddetin, erken yaşta evliliğin kurbanı olan milyonlarca çocuk gerçeği ile yüz yüzeyiz. TÜİK’in verilerine göre, kayıtlı toplam çocuk işçi sayısı 2023 yılında 759 bin iken, 2024 yılında 869 bine yükselmiştir. MESEM’e kayıtlı çocuklar, TÜİK’in açıkladığı kayıtlı çocuk işçiler ve kayıt dışı çalıştırılan çocuklar da dikkate alındığında, çocuk işçi sayısı en az 2 milyon olarak öngörülmektedir.”