reklam
reklam
DOLAR38,6427% -0.02
EURO43,7974% 0.15
STERLIN51,4684% 0.04
FRANG46,7773% -0.33
ALTIN4.150,25% -0,78
BITCOIN99.587,302.756
reklam

Dindar olup ahlaksız, ahlaklı olup dinsiz olunabilir mi? Değerler eğitimi bir yalandan mı ibaret?

Yayınlanma Tarihi : Google News
Dindar olup ahlaksız, ahlaklı olup dinsiz olunabilir mi? Değerler eğitimi bir yalandan mı ibaret?
reklam

“Türkiye eğitim sisteminde değerler eğitimi üzerinde bir istismar durumu var mıdır? Değerleri dine dayandırmak mümkün müdür? Ve eğer bir eğitim sistemi değerleri dine dayandırırsa nasıl bir sonuç ortaya çıkar? Değerler eğitimi mümkün değil mi?”

Prof. Dr. Hasan Aydın ile değerler eğitimini konuştuk

Son dönemlerde, gerek uluslararası gerekse ulusal düzeyde değerler eğitimi kavramsallaştırması adı altında pek çok etkinliğe rastlanılmaktadır. Ne oldu da, birden değerler eğitimi söylemi ön plana çıkmaya başladı?

Değerler, kişiliğin oluşturucu unsurları arasında yer almakta ve insan davranışlarının temelini oluşturmaktadır. Bu bağlamda, değerlerden kaçınmak mümkün olmadığından, değerler eğitiminin uygulanmadığı bir dönem söz konusu olamaz. Toplumsal yaşam süreklidir; ilkçağdan modern çağa kadar her dönem insanın davranışları belirli bir değerler sistemi etrafında şekillenmektedir. Bu değerleri sonraki nesillere aktarmak için çaba sarf edilmiştir. Eğer örgün eğitim içinde bu yapılmıyorsa, yaygın eğitim yoluyla gerçekleştirilmektedir. Son yıllarda değerler eğitimine daha fazla ilginin artmasının çeşitli nedenleri vardır. Karmaşık bir nedenler ağı ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyebilirim. Farklı toplumsal kesimlerin farklı gerekçeler öne sürdükleri bir durum söz konusudur. Bazı kesimler bu durumu dini eğilimleriyle bağdaştırmakta, geleneksel değerleri modernizm karşısında koruma çabası gütmektedirler. Modernizmin, bireyciliği ve akılcılığı yüceltmesi, geleneksel değerlerin sorgulanmasına yol açarak bir değerler bunalımına neden olmuştur. Bu durum, değerler alanında farklı bakış açıları ve yaklaşımlar üretmiştir.

Batıda ve Türkiye’de değerler eğitimi denildiğinde genellikle geleneksel-dini değerlerin tekrar canlandırılması düşünülmektedir. Batıda bu, kilisedeki bozulmaya alan açarken, Türkiye’de Kemalist değerlere karşı olan yaklaşımın, dini yapıları yeniden ön plana çıkarma çabasını içermektedir. Değerler eğitimi tartışmaları, özellikle postmodernizmin ve laikliğin eleştirisi gibi konularla iç içe geçmiş durumdadır. Birçok toplumsal hareket, yeni bir dünya düzeni önerirken, kendi değerlerini de savunmaya çalışıyor. Bu çabalar içinde feminist, çevreci ve sosyalist hareketlerin de etkisi göz önüne alınmalıdır.

Bizim ülkemizde, değerler eğitimi tartışmasının doğmasında yukarıda saydığınız nedenlerden hangisi ya da hangilerinin daha çok etkili olduğunu düşünüyorsunuz?

Son dönemde bilişim teknolojilerindeki gelişmeler, Avrupa ve Amerika’daki tartışmaların Türkiye’de yankılanmasına sebepiyet vermiştir. Ancak bu tartışmalar, güçlü bir toplumsal zemin olmadan sığ kalmaktadır. Örneğin, Türkiye’deki feminist, sosyalist ve çevreci hareketlerin etkisi çok sınırlıdır. Kemalizm eleştirisi ise daha çok analiz edilmeden geçirilmekte, postmodernizm ve öznelcilik kısıtlı bir şekilde gündeme gelmektedir. Türkiye’deki tartışmalar genellikle laiklik-din ilişkisi çerçevesinde devam etmektedir. Etnik, dini ve mezhepsel kimliklerin yeniden gündeme gelmesi, değerler eğitiminde önemli bir yere sahip görünmektedir.

Değerleri dine dayandırmanın mümkün olup olmayacağını sormadan önce, şunu öğrenmek istiyorum: Yukarıdaki söyleminizde, değerler alanında duyarlılığı gündeme getiren pek çok akımdan söz ettiniz. Bunların ortak değerler dizgesinde birleşmesi mümkün mü?

Bir sosyalistin değerleri ile bir İslamcı, feminist ya da Kemalistin değerleri sıklıkla örtüşmemektedir. Bu nedenle farklı görüşlerin ortak bir noktada birleşmesi oldukça zordur. Özellikle dini değerlerin toplumsal hayattaki etkisi, bireylerin bakış açıları ve toplumların geçmişleri ile şekillenmektedir. Farklı düşünceler arasında diyalog sağlamak ve ortak bir değerler sistemi oluşturmak zor bir süreçtir.

Şimdi soruyorum: Değerler eğitimi bir yalandan mı ibaret? Değerler eğitimi mümkün değil mi?

Her eğitim sistemi, bilgi ve becerilerin yanı sıra değerler sunmaktadır. Ulus devletler, vatandaşlık eğitiminde birçok değeri işlerken, din eğitimi yoluyla da bireylere dini değerleri kazandırmaya çalışmaktadır. Ancak bu süreç, bireylerin insani özelliklerini ve insani ilişkilerini göz ardı etmemelidir. Eğitim sisteminin değer analizine yönelmesi, bireylerin insan kimliğini ön plana çıkararak daha insani bir duyarlılık eğitimi vermesi mümkündür. Bu bağlamda, değerler eğitimi eleştirel bir bakış açısıyla yeniden şekillenmelidir.

Türkiye eğitim sisteminde değerler eğitimi üzerinde bir istismar durumu var mıdır? Varsa bunu önlemeye dönük neler yapılabilir?

Evet, eğitim sistemimizde mevcut olan değerler eğitimi, çoğu zaman sahte bir bölünme yaşamaktadır. Farklı derslerde farklı değerler sunulmakta ve bu durum çelişkiler yaratmaktadır. Eğitim süreçlerinde daha seküler, insani ve evrensel değerlere odaklanmak, insanları bir arada tutacak değerleri geliştirmek gerekmektedir. İçten bir değişime ihtiyaç vardır ve bu değişimi sağlamak için eğitimci, sanatçı ve sivil toplum kuruluşlarının daha aktif bir rol oynaması önemlidir.

Sevgili hocam, değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…

reklam

YORUM YAP