reklam
reklam
DOLAR38,6276% -0.06
EURO43,8047% 0.18
STERLIN51,6910% 0.47
FRANG46,8066% -0.29
ALTIN4.165,34% -0,41
BITCOIN99.451,002.314
reklam

Dikmece betona teslim: Zeytinliklerden mezarlığa bir köy nasıl yok edildi?

Yayınlanma Tarihi : Google News
Dikmece betona teslim: Zeytinliklerden mezarlığa bir köy nasıl yok edildi?
reklam

Dikmece betona teslim: Zeytinliklerden mezarlığa bir köy nasıl yok edildi?

Dilan KUTLU / HATAY

Depremin ardından evsiz kalanlar için ‘oda yapılacak’ denildi, geride kalan son zeytin ağaçları da kökünden sökülerek yok edildi. Hatay’ın Dikmece köyünde yüz yıllık zeytinlikler, verimli tarım arazileri ve aile mezarlıkları ortadan kaldırıldı. Depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen, acele kamulaştırma kararlarıyla köyün her yeri beton bloklar ve duble yollara teslim edildi.

Tarım arazilerine kepçelerle girildi ve aile mezarlıkları yok sayıldı. Konut yapılacak denerek zorla alınan arazilerin karşılığında vaat edilen evler hala depremzedelere teslim edilmedi. Dikmeceliler, seslerini duyurmak için mahkemeye başvurmuş ve Meclis’e ulaşmış olsalar da, yürütmeyi durdurma kararına rağmen topraklarına el koyma işlemleri devam etti.

NEFES, Dikmece köyünde kamulaştırılan zeytinlikleri görüntüledi ve beton yığınları arasında kalan Dikmecelilerin çaresizliğini dinledi. “Zeytin ağacı bizim ailemizdi”, “Toprağımızı, kültürümüzü kaybettik” diyen köylüler, hem geçim kaynaklarının hem de uzun yıllardır süregelen yaşam tarzlarının yok edildiğini ifade etti. Bölgedeki sakinler, hem toprağını kaybetmenin hem de geleceğinin belirsizliğinin acısını yaşıyor. Kamulaştırma bedelleriyle bir dairenin dörtte birini bile alamayan köylüler, TOKİ şantiyelerinin arasında sıkışıp kalmış durumda.

Dikmece Köyü
Selahattin Sönmez – Dilan Kutlu

TAMAMI TARIM ALANI

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 depremlerinden beş ay sonra, TBMM’de orman ve zeytinliklerin imara açılmasına yönelik bir düzenleme kabul edildi. Ardından TOKİ, deprem bölgelerinde tarım arazilerine konut yapımı için harekete geçti. Hatay’ın Antakya İlçesi’nde Dikmece, bu yasal düzenlemenin uygulandığı ilk yer oldu.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın deprem bölgesindeki zemin araştırmaları, imar planları ve uygulama işlemleri Gayrimenkul Değerleme AŞ (GEDAŞ) tarafından yürütülüyor. GEDAŞ’ın Dikmece için hazırladığı 9 ve 11 Ağustos 2023 tarihli değerlendirme raporlarında, el konulan 221 parselin tamamının tarım alanı olduğu belirtiliyor. 3 milyon 250 bin 379 metrekarelik bir alana 3 milyar 536 milyon 614 bin 856 TL kamulaştırma bedeli biçildi. Yetkililer, üçüncü raporla birlikte bu rakamların daha da artmasının beklendiğini ifade ediyor.

10 BİNDEN FAZLA KONUT İNŞASI SÜRÜYOR

Dikmece, “Türkiye’nin en büyük ikinci şantiyesi” olarak tanıtılan bir projede yer alıyor. Hedeflenen konutları inşa eden firmalar arasında, büyük çaplı deprem konutu ihaleleriyle tanınan YDA İnşaat ve Sarıdağlar İnşaat yer alıyor. TOKİ’nin, 8 etaplık projesi kapsamında, 608 blokta 10 bin 335 konut inşaatı sürdürülürken, çoğu bina tamamlanmış olsa da iki yıl geçmesine rağmen vatandaşların taşınma işlemleri hala gerçekleşmedi.

MEZARLIK DA YOK EDİLDİ

Köyde farklı inşaatlar yükselirken, çok sayıda iş makinesinin hafriyat çalışmaları köyü toza boğan bir hal almış durumda. Acele kamulaştırma kararıyla gerçekleştirilen el koymaların ardından köylülerin evleri dışında tarım arazileri ve zeytinlikleri kalmamış durumda.

İnşaat çalışmaları sürerken, köylüler çaresizce sökülen zeytin ağaçlarını toplamaya çalışıyor. Bazıları zeytinliğini, bazıları buğday tarlasını, bazıları ise aile mezarlığını kaybetmiş durumda. TOKİ inşaatlarına yönlendirilen duble yollar köylülerin ziyaret yerlerine kadar ulaşmış durumda. Eski fotoğraflarla yeni hal arasında ciddi fark bulunan Dikmece’de, hala bir avuç halinde kalmış zeytinlikler de kesim tehlikesiyle karşı karşıya…

“ZEYTİN AĞACI, AİLEMİZİN BİR FERDİDİR”

Depremin yaralarını sarmaya çalışan Dikmeceliler, TOKİ’nin ve devletin uygulamalarına karşı topraklarının ve kültürlerinin yok edilmesine karşı çıkıyor. Yaşadıkları dramı NEFES’e anlatan Meryem Olgar, “Depremde her şeyimizi kaybettik. Anılarımız, hatıralarımız, şehrimiz öldü. Bir baktık ki bütün tarım arazilerimize göz dikilmiş, deprem sonrası ikinci bir felaket yaşadık. Zeytin ağaçları bizim ailemizin bir ferdidir. En son kalan zeytinliğimiz sökülürken gerçekten içim acıdı. 500’e yakın zeytin ağacını canlı canlı toprağa gömdüler… Bu durumu hangi yürek kaldırabilir? Burada Lütfü Savaş’ın da geniş arazileri vardı ve kamulaştırmaya dahil edildi. O zenginlerin arazileri koruma altına alındı, bizimkilerse yok oldu. Bizim kültürümüzü de öldürüyorlar.” dedi.

“220 ZEYTİNİMİ SÖKTÜLER”

70 yaşındaki Akil Olgar ise, “Benim 6,5 dönüm arazim, 4 dönüm zeytinliğim yok oldu. Buğday ve sebze ekiyordum. Çocuklarım bu arazilerden geçiniyordu. Tapularım üzerimden düşmeden, bütün zeytinlerimi söküp attılar. Mahkemeye şikayet için gittiğimde, kepçeler arazime girip bir saate 220 ağacımı kökünden söktüler. Direniyoruz ama elimizden bir şey gelmiyor. Ben 70 yaşındayım. O zeytinlikleri alabilmek için çocuklarımla beraber Adana’da pamuk topladım. Bir tek evim kaldı, başka bir şeyim yok. Ağaçlar sökülürken ağladım, başka ne yapabilirim.” diye belirtti.

“ZORLA ALDILAR”

Ali Esmer, köylerine yapılacak projelere karşı çıktıklarını ifade ederek, “Köyümüzün demografik yapısı bozulacaktı, istemediğimizi açıkça söyledik. Ankara’ya, Meclis’e gittik, davalar açtık ve yürütmeyi durdurma kararı aldık, ancak kimse dinlemedi. Özgür Özel bile bu kararı Meclis’te okudu. Kolluk kuvvetleri, mahkeme kararlarını uygulamak yerine karşı tarafı destekledi.” dedi.

Esmer, köylülerin maddi durumu kötü olduğu için TOKİ’nin yatırımını kullanmak zorunda kaldıklarını ve kimsenin topraklarını satmak istemediğini vurguladı. “Ancak zorla aldılar. 1 milyon 300 bin TL gibi bir parayla sadece bir dairenin dörtte biri alınabiliyor. TOKİ’den kura ile ev çıktı, anahtar teslim edildi ama evler hazır değil. Kira yardımı da kesildi.” diyerek, köy evlerinin yapılmadığını, köylülerin TOKİ konutlarına mecbur bırakıldığını belirtti. “Topraklarımızın değeri ödenen paralarla ölçülemez. Zeytinimize sahip çıkmaya çalıştığımızda jandarma geliyor, hem dayak atıp hem de ‘yarın birileri gelecek, size bu kadar fiyat verecek, kabul edin’ diyor.” şeklinde isyan etti.

“DEPREMDE SU BULAMAYANLAR BİZE TAZYİKLİ SU SIKTILAR”

Yüksel Doğru, “Jandarma ve tomalarla” arazilere girildiklerini aktararak, “Depremde su bulamayanlar bize tazyikli su sıktılar, biber gazıyla müdahale ettiler. ‘Resen kamulaştırmasız el koyma’ mesajları geldi ardından. Gündüz nöbet tutuyorduk, gece geliyorlardı. Mahkeme süreci başlamadan yağmalamaya başladılar. Benim 7,5 dönüm zeytinliğime el konuldu. Hububat ektiğim 10 dönüm tarım arazim gitti. Şu anda hiçbir şeyim kalmadı, evim yıkıldı. Zeytin başına 800 TL verildi. Zeytinlerim 20 yıllıktı, buna odun parası bile denemez. 50 yıllık vermeleri gerekirken bize 2 kilo yağ parası verdiler. Alınan zeytinliğin karşısında Dikmece’den hazine arsasından bize toprak versinler, tarımı devam ettirmek istiyoruz.” ifadelerini kullandı.

“DEVLET BANA DEPREMZEDE GÖZÜYLE BAKMIYOR”

Selahattin Korkmaz, zeytinliklerinin el konulma sürecini şu sözlerle aktardı:

– 8 Şubat 2023’te, hiç haberimiz olmadan 2 bin dönümlük zeytinimiz acele kamulaştırma ile tapudan düşürüldü. Devlet bana depremzede gözüyle bakmıyor, ben depremzede değil miyim? Bana neden bu hakkı tanımıyor? Benim 6 bin metrekarem gitti ama bir daire alamıyorum. Parasını yatırdılar ama en alt fiyat üzerinden. Bu alınan topraklar depremzedelere dağıtılıyor. Acaba ben depremzede değil miyim? Benden alınan topraktan bana niye daire verilmedi? Benim evim ağır hasarlı, onu güçlendirdim. Murat Kurum, ağır hasarlı binaları yıkmaya çalışıyor, biz bunun karşısında ne yapacağız?”

TOKİ EL KOYDU SONRA VAZGEÇTİ, PARASINI DEPREMZEDEDEN İSTEDİ

TOKİ, Dikmece’de 1. etap için parasını yatırıp ilk önce el koyduğu daha sonra vazgeçtiği arazilerin bedelini de depremzeden istedi.

Olayın mağduru 60 yaşındaki Cafer Tuner, “480 dönümüm kamulaştırıldı. 1 yıl sonra vazgeçtiler ve parayı peşin ya da faiziyle istediler. Parayı denkleştiremedim, zeytinliğim bu şekilde TOKİ’ye gitti. Şu an 570 dönümüm var ve verdikleri parayla bir daire alamıyorum.” dedi.

Doğma büyüme Dikmeceli olan Gazeli Esmer de zeytinliğinin yol yapımına gittiğini belirterek, bir yıl geçmesine rağmen parasının yatırılmadığını söyledi. Esmer, “Bunlar yüz yıllık ağaçlar, küçükken annemle beraber toplardık. Kesilince yıkıldım, benim en büyük umudumdu.” diye konuştu.

AVUKAT ALKAN: KAMULAŞTIRILAN ALAN 350 BİN HEKTAR

Köylülerin dava sürecini başından beri yürüten avukat Ecevit Alkan, şu açıklamalarda bulundu:

– 126 sayılı Cumhurbaşkanı Kararnamesine göre, deprem bölgesindeki orman, tarım arazisi ve mera imar planı yapılmadan iskan yapılabiliyor. İlk planı Dikmece’de yaptılar. Bir yerde kamulaştırma yapılacağı zaman acele kamulaştırma kararı alınması gerekir. Bu kararları almadan çok pratik bir şekilde GEDAŞ’a ölçüm yaptırmak, hesabını çıkarmak ve parayı hemen mahkemeye ödemek iki ay içinde süreci bitiriyor. Buna bile sabırları yok. Hatay Valisi ‘Ben buraya geçici el koydum’ diyor. Valiliğin böyle bir yetkisi sadece afet zamanında vardır. Depremin üzerinden iki yıl geçti, hala o jokerle devam ediyor. Acele el koydu, zeytinlikleri kesti. Şu anda kazı çalışmaları yapıyorlar; ortalıkta ne para var ne pul var.

“İHTİYAÇTAN FAZLA KONUT ÜRETİLİYOR”

– Dikmece’de şu an kamulaştırılan alan 350 bin hektar. Buradaki sorun, vatandaşa para ödememek değil, bütün bir kültürü köklü bir şekilde değiştirmektir. Buradaki insanlar çiftçilik yapıyordu, artık yapamayacaklar. Para verdin de mesleğini elinden aldın, yaşamdan kopardın. 10 bine yakın konut üretiyorlar. Sürekli konut projeleri, iş yeri yok. Oradaki komşuluk ilişkileri nasıl olacak? Kimi götürüp kimi getireceksin? Bir taraftan toplu konutlar bir taraftan rezerv alan, ihtiyaçtan fazla konut üretiliyor. Buraya göç bekliyorlar veya göç getirecekler. 3 milyonluk bir şehir perspektifiyle çalıştıklarını ifade ediyorlar.

“25 BİN KİŞİ ÖLDÜ, 8 BİN KONUTA İHTİYACIMIZ YOK”

– Dikmece, Orhanlı, Toygarlı, Mağaracık, Hassa, Gülderen, Üçgedik gibi bölgeler TOKİ alanları olarak belirlendi. Bu bölgeler depremden önce sıfır yerleşim alanlarıydı. Oralara konutlar yapıldı, yıkılan yerleri de rezerv alanı ilan ettiler ve orada da konut inşa edilecek. Burada 25 bin kişi hayatını kaybetti. 8 bin konuta şu anda ihtiyacımız yok. Ayrıca göç de var. Bu durum hakkında istatistiki bir çalışma yok ama durmadan konut üretiyorsunuz. Bu da insanları tedirgin ediyor. Kime yapıyorsunuz bu konutları?”

“AMACIMIZ PARA DEĞİL, TOPRAĞI-KÜLTÜRÜ KORUMAKTI”

Mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı olduğunu vurgulayan Alkan, “Bu dava kazandığında maalesef olan oldu, ama TOKİ, gerçek fiyatı ödemek zorunda kalacak. Bizim amacımız para değildi, toprağı ve kültürü korumaktı. Burada milyonlarca dava var. Bu hukuksal süreç 15 yıl boyunca sürecek.” dedi.

reklam

YORUM YAP