22 Ekim tarihinde Meclis’te PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik yaptığı çağrının ardından gelişen süreç hakkında değerlendirmelerde bulunan Bahçeli, “Ok yaydan çıkmıştır. Geriye dönüş yoktur” şeklinde konuştu. Bahçeli, “27 Şubat İmralı çağrısıyla ortaya çıkan yeni durum, 10 Mart’ta PYD/YPG’nin silahları Suriye Arap Cumhuriyeti’ne teslim etmesi ve 12 Mayıs’ta PKK’nın silah bırakma sürecini teyit etmesi, Türkiye ve bölge ülkeleri için önemli adımlardır” ifadelerini kullandı.
Sürecin hassasiyetine dikkat çeken Bahçeli, barış sürecine karşı yapılacak her türlü eylem ve propagandanın olumsuz sonuçlar doğurabileceğini belirtti.
Bahçeli, “Bölücü terör örgütü PKK’nın 12 Mayıs 2025’te silah bırakma ve örgütü feshetme kararını açıklamasıyla birlikte yeni bir aşamaya geçilmiştir. Provokasyonların ve alınganlıkların önüne geçilmelidir” dedi.
Bahçeli, “Herkesin sağduyu ile konuşması ve polemiklerden kaçınması büyük bir önem taşımaktadır” ifadelerini kullandı.
Bahçeli’nin açıklamalarının devamında ise şu ifadeler yer aldı:
“Geçmişten çıkarılacak dersler, geleceğimizin karanlık noktalarını aydınlatacak önemli ipuçları taşıyor. Zaman yalnızca ileriye doğru akar.
Ancak tarihin acı tecrübelerini bilmek, geleceğe daha sağlam adımlarla ilerlemek için zorunludur.
Millet olabilmeyi başaran topluluklar, tarihi dönemlerde sadece varlıklarını sürdürmekle kalmayıp, aynı zamanda mücadele süreçlerinde yüksek ahlak ve cesareti sergilemişlerdir.
Hiç şüphe yok ki, milletleşme en yüksek insanlık seviyesidir.
Bu noktada, Türkiye’nin geçmişte kaybedilen değerleri yeniden kazanmak için sistematik çalışmalar yapmasının gerekliliği de ortadadır.
Millî birlik ve beraberliğimizi bozan etkilere karşı dikkatli olunmalıdır.
Devletimizin hukuki ve egemen varlığını sonuna kadar korumalıyız. Terörle müzakere çabası içinde olmamak da tabii ki öncelikli hedefimizdir.
Barış, yalnızca bir tarafın kazanması ile elde edilemeyecek bir süreçtir. Herkesin katkı sağlaması gerekmektedir.
Bu süreçte, toplumsal uzlaşı ve diyalog içinde hareket etmek, zorlu süreçleri aşmanın yolu olacaktır.
Türkiye, bu aşamada gereksiz tartışmalardan kaçınarak, ortak bir hedef doğrultusunda ilerlemelidir.
19 Mayıs 1919, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini simgeleyen bir tarih olup, Türk devlet aklının yerleşik düşüncelere karşı bir direniş olarak öne çıkmaktadır.
Gelecekte devletimizin varlığını koruma yolu, milletimizin birliğinden geçmektedir.
Bu düşüncelerle, 19 Mayıs’ın anısını yaşatırken, geçmişe olan saygımızla birlikte, geleceğe dair umutlarımızı yeşertmeliyiz.”
