

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Türkiye’de “deprem üretme zamanı gelmiş” olarak nitelendirilen 30 farklı fay hattının bulunduğunu belirtti. Sözbilir, 1996 yılında ilgili bakanlık tarafından yapılan bir bilimsel çalışmada 15 civarı deprem üretmemiş fayın saptandığını ve bu süre zarfında bu faylardan 6’sının kırıldığını</strong ifade etti.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin ardından ülke genelindeki fayların durumunu araştırmak üzere çalışmalara başladıklarını belirten Sözbilir, “2011 yılından bu yana Türkiye’de tanımlanmış 485 fay bulunuyor. Bu yarı o ‘sismik boşluk’ olarak adlandırılan faylar, deprem üretme zamanları gelmiş faylar kategorisinde değerlendiriliyor” dedi.
“Her An Deprem Üretebilecek Fayların Olduğunu Ortaya Çıkardık”
Sözbilir, fayların üzerindeki son 125 yılda meydana gelen depremler üzerinde odaklandıklarını belirterek, “Depremlerin olmaması, fayların deprem üretmeden stres biriktirdiği anlamına geliyor. Bu, bizim birinci çıkış noktamız. İkinci çıkış noktamız ise son 20 yılda Türkiye’de fayları kesip inceleme yöntemini uygulamaya başladık. ‘Paleosismoloji’ adı verilen bu yöntemle fayların geçmişte ürettikleri depremleri ortaya koyabilmeyi başardık ve böylece fayın deprem tekrarlama aralığını belirleyebildik.” şeklinde konuştu.
“Fayın en son depremden itibaren geçen süresi de önemlidir. Bu süre ile deprem tekrarlama aralığı birbirine ne kadar yakınsa veya üst üste çakışıyorsa, fayın deprem üretme olasılığı da o kadar yüksektir.” diyen Sözbilir, “Tüm bu kriterler değerlendirilince, Türkiye ölçeğinde 30 sismik boşluk sınıfında, yani her an deprem üretebilecek fayların varlığını ortaya koymuş olduk.” ifadelerini kullandı.
“Yıkıcı Deprem Bekleniyor”
İstanbul’un güneyinde bulunan Adalar ve Avcılar segmentinin oluşturduğu fay hattında ciddi bir deprem beklentisi paylaşıldığını belirten Sözbilir, “Akdeniz ve Ege Denizi’nde de birçok fay mevcut. Bunun yanı sıra karada 30’a yakın fay daha bulunmakta. Batı Anadolu’da, İzmir çevresinde Tuzla, Gökçeyazı segmentli Balıkesir ve Eskişehir fayları örnek verilebilir. Orta Anadolu’da ise Tuz Gölü, Kayseri-Erciyes ve Erkilet fayları bu sınıfa dahildir. Kuzey Anadolu Fayı’nın çoğu kısım kırılmış durumda, fakat Erzincan, Bingöl gibi bölgelerde Yedisu Fayı gibi bazı parçalar hala sismik boşluk kategorisinde değerlendiriliyor.” dedi.
“Doğuya yöneldiğimizde Malatya ve Ovacık bölgeleri de sismik boşluk sınıfına dahil. 3 bin, 4 bin yıl boyunca deprem üretmemiş olan faylar, sürekli stres biriktiriyor.” şeklinde bilgi veren Sözbilir, “Güneydoğu Anadolu’da büyük bir bindirme kuşağı mevcuttur. Burada ise Şirvan, Cizre ve Yüksekova fayları sismik boşluk sınıfında yer alıyor.” dedi.
Fay Üzerindeki Yerlerde Neler Yapılmalı?
Hazırlanan raporların, çalışma yürütülen fayların bulunduğu belediyelere teslim edildiğini belirten Sözbilir, bu belediyelerin de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile görüşmeler gerçekleştirdiğini aktardı. Bu nedenle faylar üzerindeki yapılaşmanın durdurulması gerektiğini vurguladı.
Sözbilir, “Öncelikle bu fayların yapılaşma açısından mekansal planlamada değerlendirilmesi gerekmektedir. ‘Fay sakınım bandı’ olarak adlandırdığımız koruma bantlarıyla, bu fayların üzerindeki yapılaşmanın engellenmesi ve kısıtlanması önemlidir. Faylar üzerinde var olan yapılar, fayın kırılması durumunda ne tür etkilere uğrayacaklarını anlamamız açısından değerlendirilmeli. Hasar düzeyi yüksek olan yapılar, kentsel dönüşüm kapsamında ele alınmalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
Son Dakika | Sivas Gürün’de 4 büyüklüğünde deprem
AK Parti Hatay İl Başkanı deprem şüphelisi