reklam
reklam
DOLAR39,6939% 0.15
EURO46,1508% 0.25
STERLIN53,8534% 0.24
FRANG48,8360% 0.11
ALTIN4.264,44% -0,62
BITCOIN105.115,104.252
reklam

ÇMO’dan Sazlıdere Uyarısı: Yapılaşmaya Açan Tüm Projelerden Vazgeçilmelidir!

Yayınlanma Tarihi : Google News
ÇMO’dan Sazlıdere Uyarısı: Yapılaşmaya Açan Tüm Projelerden Vazgeçilmelidir!
reklam

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, şehrin içme suyu kaynakları için tehdit oluşturan yapılaşma projelerine karşı kamuoyunu uyardı.

Açıklamada, Sazlıdere ve Ömerli havzaları başta olmak üzere şehrin su kaynağı sağlaması bakımından kritik noktalarının tehdit altında olduğu vurgulandı.

Sazlıdere Barajı, İstanbul’un Avrupa yakasında 1996’dan bu yana içme suyu sağlayan önemli kaynaklardan biri olmuştur. Son dönemde TOKİ tarafından baraj havzası içine başlatılan konut projeleriyle gündeme gelmesi ve barajın kullanım amacının Cumhurbaşkanlığı kararıyla değiştirilmesi tepkilere yol açtı.

“ÖZENLE KORUNMASI GEREKLİLİĞİ AÇIKTIR”

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Kullanım amacı tamamen içme suyu elde etmek olan ve 1996 yılında işletmeye alınan Sazlıdere Barajı, İstanbul’un Avrupa Yakasında su temin edilen Terkos ve Büyükçekmece Göllerinden sonra üçüncü büyük rezervuardır. Sazlıdere Barajı sahip olduğu depolama kapasitesiyle İstanbul’un 15 günlük su ihtiyacını tek başına karşılayabilmektedir.”

İstanbul’un artan nüfusu ile birlikte su ihtiyacını kendi il sınırları içinden sağlayamadığı, suyun büyük kısmının yaklaşık 170 km uzaklıktaki Düzce’deki Melen Havzası’ndan taşındığı, ancak Melen Barajı’nın hâlâ tamamlanamadığı düşünüldüğünde, İstanbul’un su arz güvenliği açısından tehlikenin çok büyük boyutlara ulaştığı görülmektedir. Yağış rejiminde giderek artacak değişkenlikler ve havza alanlarında yapılaşma ile azalan su toplama kapasitesi de dikkate alındığında, İstanbul’da herhangi bir barajı devreden çıkarmak bir tarafa, mevcut su varlıklarının özenle korunması gerekliliği açıktır.”

Açıklamada, Avcılar, Bağcılar, Gaziosmanpaşa, Güngören, Küçükçekmece, Başakşehir ve Esenyurt ilçelerinin su ihtiyacının Terkos ve Sazlıdere Barajlarından karşılandığı belirtildi. Bu havzalara yapılacak her türlü yapılaşmanın bu ilçelerin su kaynağını tehdit edeceği ifade edildi.

“RANT PROJESİ”

Kanal İstanbul projesinin sadece bir su yolu projesi olmadığının, İstanbul’un yıkımına neden olacak bir rant projesi olduğu vurgulandı. Açıklamada; “Bilim insanları, TMMOB, diğer meslek örgütleri, ekoloji ve kent örgütleri ile halkın tüm itirazlarına, ÇED olumlu kararının ve imar planı değişikliklerinin iptaline ilişkin yaklaşık 5 yıldır süren tüm davalara rağmen iktidarın Kanal İstanbul ve Yenişehir projesindeki ısrarı devam etmektedir.”

Geçtiğimiz aylarda, kanal güzergahındaki kamuya ait arazilerde etaplar halinde yapılaşmanın başlaması ile bu ısrar fiilen görünür hale gelmiş ve İstanbul’a zarar verir hale gelmiştir. Öyle ki, Aralık 2024 – Ocak 2025 döneminde, Arnavutköy ilçesi Sazlıbosna mevkiinde TOKİ tarafından toplam 12.309 konut ve 406 dükkân için 17 farklı ihale düzenlenmiş, 3’ü dışında sonuçları yayınlanmış ve Mart-Nisan 2025’te sözleşmeleri imzalanmıştır. Şantiye kurulumu yapılan bu projeler Sazlıdere Havzası mutlak koruma alanı içinde kalmaktadır.”

“DÖNÜŞSÜZ ZARAR UĞRATILACAK”

Açıklamada, bu projelere devam edilmesinin, kanal inşa edilmese bile Sazlıdere Havzasının su toplama kapasitesini azaltacağı, kirleteceği ve içme suyunu kullanılmaz hale getireceği ifade edildi.

Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: “Kanal İstanbul güzergahında yapılacak su yolu ve/veya yapılaşma projeleri İstanbul’un su havzaları ile tarım, orman ve mera alanları üzerinde geri dönüşsüz zararlara neden olacaktır.”

“TEHDİT YALNIZCA KANAL İSTANBUL GÜZARGAHI İLE SINIRLI DEĞİL”

Öte yandan, İstanbul’un su havzalarındaki yapılaşma ve kirlilik tehdidinin sadece Kanal İstanbul güzergahındaki bölgeler için geçerli olmadığı ifade edildi.

Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı:

“Anadolu Yakasındaki en büyük su varlığı olan Ömerli Havzası da sanayiye açılmak istenmektedir. Çevre Düzeni Planında, Tuzla İlçesi, Tepeören Mahallesinde kurulması planlanan ve Ömerli Barajı uzun mesafeli koruma alanında yer alan yaklaşık 250 hektarlık bir alanın Biyoteknoloji İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (OSB) olarak değiştirilmesine ilişkin kararın yürütmesinin durdurulması ve iptaline ilişkin Odamız tarafından açılan dava sürmektedir.”

Dosyaya sunulan bilirkişi raporunda, İstanbul’da yaşayanların bugünü ve yarını için yaşamsal bir öneme sahip olduğundan Ömerli İçmesuyu Havzasının korunması yönündeki kamu yararının, sektör kümelenmesini önceleyen, ekonomik amaçlı bir kamu yararından daha üstün bir kamu yararı olduğu açıkça ifade edilmiştir.”

“SU HAVZALARI KAYITSIZ ŞARTSIZ KORUNMALI”

Kentte ekolojik dengenin devam etmesi ve İstanbulluların içme suyunun tehlikeye atılmaması için, su havzalarının koşulsuz şartsız korunması gerektiği vurgulandı.

Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı:

“Anımsatmak isteriz ki, su havzalarını her türlü kirlenmeden ve suların kaybına veya azalmasına yol açacak her türlü faaliyetten korumak, 2560 sayılı Kanunda belirtildiği üzere İSKİ’nin asli görevlerinden biridir. İSKİ’nin üst düzey yöneticileri, kamu personeli olarak kendilerine Kanunla verilen bir görevi yerine getirdikleri için suçlanamazlar! İSKİ yöneticileri hakkında başlatılan hukuki süreci takip ediyor, adil ve hızlı şekilde sonuçlanmasını bekliyoruz.”

Çevre Mühendisleri İstanbul Şubesi olarak, İstanbul’u ve yaşamın gerekliliği su varlıklarını tehdit eden her türlü girişime karşı mücadeleyi sürdüreceğimizi, Sazlıdere ve Ömerli başta olmak üzere tüm havzalardaki yapılaşma projelerini ve bunlara karşı başlattığımız hukuk mücadelesini ısrarla takip edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunuyor ve yetkililere çağrıda bulunuyoruz: Su havzalarını tehdit eden tüm projelere son verin.”

reklam

YORUM YAP