

MAHMUT AYDIN – TARIK IŞIK / NEFES
Terör örgütünün fesih kararı alıp silah bıraktığını açıkladığı gün CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, iktidar yanlısı medya kanallarında davul zurna eşliğinde halay çekilerek gündeme getirildi. Peki, Tanrıkulu AKP medyasının muhalefete uyguladığı ambargoyu nasıl aştı? O gün bir dizi tesadüf yaşandı. Tanrıkulu, kahvaltı için arkadaşlarıyla belirlendiği mekana gittiğinde, bir sosyal medya trolü ile karşılaştı ve mekanı terk ettiler. Yeni bir kahvaltı yerlerine geldiklerinde ise bu kez iktidar medyası, esnafı görüntüleyerek davul zurna ekipleriyle bir mizansen hazırlamıştı. Bölgenin tanınmış siması Tanrıkulu da halaya davet edildi. Halay sonunda bir Diyarbakırlı genç, Tanrıkulu’na yaklaşarak, “Başkan, yandaş medyayı iyi trolledin” şeklinde esprisini yaptı. Yıllardır ambargo altında tutulan Tanrıkulu, böylece yandaş televizyon ekranlarını gün boyunca işgal etmiş oldu.
AKP’li Belediyelerde Daire Başkanı Krizi
Belediyelerde daire başkanı olabilmek için gerekli olan 10 yıllık memuriyet ve üniversite mezunu olma şartları, sessiz sedasız değiştirildi. Öncelikle memuriyet süresi 5 yıla düşürüldü. 2023 yılında ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, üniversite mezunu olma zorunluluğunu ortadan kaldıran bir görüş yazısı yayımladı. “Yüksek öğrenim bitirme zorunluluğu” ifadesi, iki yıllık yüksekokul mezunu olarak yorumlandı. Bu durum, özellikle iktidar partisi tarafından yönetilen belediyelerin kapılarını, iki yıllık yüksekokul mezunlarına açmış oldu. Siyasetçilerden, il gençlik kollarına kadar referans bulan adaylar, daire başkanı olabilmek için yarışı sürdürmeye başladı. “Üniversite mezunu” talebinde bulunan belediyelere ise Bakanlık’nın görüş yazısı sunuluyormuş. Artık AKP’li belediyelerde ciddi bir daire başkanı krizi yaşanmakta, krizin bedelini ise vatandaş “liyakat erozyonu” olarak ödemekte.
AKP’den ‘Cambaza Bak’ Taktik
AKP, 2002’de iktidara geldiğinden beri TBMM’de kanun çıkarmakta zorlandığı zamanlar, her zaman yeni yöntemler geliştiriyor. Bu taktiklerden biri, yakın zamanda uygulandı. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, cumhurbaşkanına teğmenden albaya kadar (albay dahil) sıralı subayları TSK’dan uzaklaştırma yetkisini veren yasa teklifini görüştü. Muhalefet bu duruma sert tepki gösterdi çünkü bu yetki, 2018 yılında yayımlanan bir KHK ile cumhurbaşkanına verilmişti ve AYM bunu iptal etmişti. Peki, AKP bu yetkiyi niçin istedi? Çünkü teklifin bir diğer maddesi, cumhurbaşkanına aynı subayların rütbelerindeki bekleme sürelerini düzenleme yetkisi veriyordu. Benzer bir taktik, kamuoyunda “etki ajanlığı” olarak bilinen yasal düzenlemede de kullanılmış, muhalefetten gelen itirazlar üzerine geri çekilmiş ama torba yasaya eklenmişti. Taktik şu şekilde işliyor: Kanun teklifine muhalefetin itiraz edeceği bir madde ekle, tepkiler yükseldiğinde pazarlık yap ve Meclisten hızlıca geçirilmesi karşılığında o maddeyi tekliften çıkar.
Askerlik Yaptığı Şırnak’a 28 Yıl Sonra ‘Grup Başkanı’ Olarak Gitti
Muhalefetin, “Her seçimden önce ya gaz buluyorlar ya petrol…” söylemi, AKP’yi harekete geçirdi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, AKP Grup Başkanı Abdullah Güler ve muhalefet milletvekilleri ile birlikte Gabar’daki Şehit Esma Çevik Petrol Sahası’na gitti. 2019’da teröristlerin döşediği patlayıcıyı etkisiz hale getirmeye çalışırken şehit olan Astsubay Esma Çevik’in adını taşıyan bölge, Abdullah Güler için özel bir anlam taşıyor. Güler, terörün en yoğun olduğu dönemlerde, 1996-1997 yıllarında askerliğini Şırnak’ta yedek subay olarak yapmıştı. 28 yıl öncesine dönerek, o dönemdeki Şırnak ile bugünkü durumu kıyaslayarak memnuniyetini şu şekilde ifade etti: “1990’larda devlet görevlileri askeri konvoylarla seyahat ederdi. Mesai bitince herkes lojmanlara çekildi. Şimdi ise Gabar petrollerinde 3 bin 500 kişi çalışıyor. Çevre, ekonomik ve kültürel olarak oldukça canlı. Şırnak Üniversitesi de sosyal ve ekonomik hayat üzerinde olumlu etkiler yaratıyor. Özel sohbetlerde muhalefet de Gabar’da petrol çıkarılmasından memnuniyet duyuyor.”
Hemşehri Dayanışması
Kadim şehirlerimizden Hatay, eşsiz bir kültüre sahiptir. Farklı siyasi düşüncelere sahip olsalar da Hataylılar, bir arada yaşama kültürü ile dünya için nadir bir örnek oluştururlar. AKP Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, hemşehrisi bir misafirini TBMM’de gezdirirken, Halkla İlişkiler Binası önünde fotoğraf çekmek için etrafa bakarken CHP Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur yardıma koştu. Güzelmansur, Yayman ile hemşehrilerinin fotoğrafını çekti. CHP’li vekil, AKP’li vekilin fotoğrafını çekerek, diğer partilere bir örnek teşkil etti.
İş Başa Düştü
16 Nisan’da CHP’li TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca’nın gündemde olmamasına rağmen tutuklu Hatay Milletvekili Can Atalay hakkındaki AYM kararını Genel Kurulda okutması, Meclis yönetiminde bir krize yol açtı. Kurtulmuş, Karaca ve Katip Üye Sibel Suiçmez’i kınadı ve Anayasa ile İçtüzük’ten kaynaklanan yetkilerini kullanacağını duyurdu. İddialara göre AKP grubu, Karaca’dan özür dilemesini istemiş ancak CHP’li Başkanvekili geri adım atmadı. Bunun üzerine Karaca’nın oturumu yönetme sırası geldiğinde, yerine MHP’li TBMM Başkanvekili Celal Adan ve AKP’li Bekir Bozdağ görevlendirildi. Nöbet sırası Bozdağ’a geldiğinde, CHP kürsüyü işgal etme ve Meclisi çalıştırmama kararı aldı. Bu durum sonucunda, Meclis tarihinde nadir görülen bir şekilde birleşimleri Kurtulmuş’un bizzat yönetmesi gerekti.
Denetim Yok, Vergi Yok!
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Hazine’ye gelir sağlamak için çeşitli yöntemler denemekte. Ne kadar başarılı olduğu tartışmalı olmakla birlikte, devletin hala hakkaniyetli bir vergi toplayamadığı gerçeği ortada duruyor. Maliye kökenli bir milletvekilinin sunduğu bilgilere göre, 2002 yılından önce, AKP’nin iktidarda olmadığı süreçte Ankara’da bin, İstanbul’da ise 3 bin Yoğun Denetim Elemanı bulunuyormuş. 23 yıl sonra Ankara’da 35, İstanbul’da ise sadece 50 denetim elemanı kalmış. Bu şartlarda, devletin vergi toplayabilmesi için mucizeye ihtiyacı var gibi görünmekte.
Takıyyenin Fotoğrafı
Gerici sosyal medya fenomeni “öğretmen” Aytaç Demir, sınıfta çektiği bir videoda küçük çocuklara “Şort giyer mi Müslüman?” diye sordu ve cevabını da “Şimdi giyinirsen büyüdüğünde de giyinirsin.” şeklinde verdi. Demir’in videosu, NEFES başta olmak üzere bazı gazete ve televizyonlarda haber olunca, gerici “öğretmen” hatasından ders alacağına, saldırıya geçti. Kendi üzerinden İslam’a saldırıldığı algısını yaratarak provokasyona başvurdu. Aytaç Demir, bu fotoğrafı sosyal medya hesabından Ajda Pekkan’ın “Boş vermişim” şarkısıyla paylaştı, biz de oradan aldık. Takiyye işte böyle bir şey; kendisi de şort giyip fotoğraf çektirdiği halde, yalnızca dikkat çekmek için, günümüz tabiriyle “takipçi kasmak” amacıyla “öğretmen” sıfatı altında çelişkili işler yapmaktadır. Aytaç Demir’den bahsederken “öğretmen” kelimesini tırnak içine almakta özellikle dikkatli olduk; çünkü Cumhuriyet öğretmenleri, Başöğretmen Atatürk ve Köy Enstitülerinden ilham alarak görev yapmaktadırlar ve onlara saygısızlık olmaması için bu ayrımı yapmak önemlidir.