

Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda, enerji, ulaşım ve madencilik gibi sektörlerde yatırım süreçlerini hızlandırmayı hedefleyen ve zeytinlikleri madencilik faaliyetlerine açacak olmasıyla eleştirilen, kamuoyunda ‘süper izin’ olarak adlandırılan torba kanun teklifinin görüşmeleri sürüyor.
“GERİ DÖNÜLEMEZ ÖNEMLİ DOĞA TAHRİBATLARININ ÖNÜNÜ AÇIYOR”
CHP İzmir Milletvekili ve Komisyon Sözcüsü Ednan Arslan, teklifin iktidar tarafından ilgili paydaşlarla istişare edilmeden hazırlandığını dile getirerek, bu durumun geri dönülemez doğa tahribatlarına yol açacağını ifade etti. Arslan, açıklamalarında şu noktalara değindi:
– “Sıkıştırılmış yasa teklifleri komisyonun etkinliğini azaltıyor. Sivil toplum kuruluşları yeterince bilgi sahibi olamadığı için katkı sağlayamıyor. Bu teklif, geri dönülemez önemli doğa tahribatlarını teşvik ediyor. Kamu yararına zarar veren maddeler var. Bana göre kamu yararı doğal varlıkların, su kaynaklarının korunmasıdır; ancak başkaları için bu madenlerin işletilmesi öncelikli olabilir.”
– “Etki analizi raporlarını titizlikle incelememiz gerekiyor. Çalakalem hazırlanan bu analizlerde eksik belgeler mevcut. 11. madde ile ilgili etki raporu nasıl tek bir sayfaya sığar? Ekonomik istikrar, milli çıkar, enerji bağımsızlığı gibi kavramlar şatafatlı sözcüklerden ibaret; bunları sorgulamak isteyen kimseyi göremiyorum. Ancak bu durum, nesilden nesile geçmiş zeytinliklerin yok edilmesi anlamına geliyor. Bu meseleye köklü bir çözüm bulmak ve bu alanda emek veren aktörleri dinlemek için uzun süreli bir bilgi paylaşımına ihtiyacımız var.”
“ŞİRKETE ÖZEL SİPARİŞ YASA”
– “Anayasa ile ilgili sorunları uzman arkadaşlarımız çok güzel aktardı; bunları tekrar düşünmemiz gerekiyor. Bu, şirkete özel çıkartılmış bir yasa. O insanların parası mı doğamız mı? Dededen toruna kadar ulaşmış bir mirası, orayı hiç görmemiş kişiler olarak nasıl yok edebiliriz? Buna ekonomik istikrar, enerji bağımsızlığı diyerek kılıf uydurmayın, buna Allah’tan korkun. Paris İklim Anlaşması’na tarafız ve sıfır karbon yükümlüğümüz var; buradaki santrallerin elektrik üretimine katkısı ise sadece yüzde 2.
– “Türkiye’nin kurulu gücü 120 bin megawatt/saat. Nükleer santralin devreye girmesiyle bu güç daha da artacak. İki adet ömrünü tamamlamış santral için doğayı yok etmek doğru değil. Akbelen, Muğla gibi diğer alanlar yok. Yüzyıllık ağaçları taşıdığımızda bu ağaçlar küsüyor, meyve vermiyor. Rehabilitasyonundan bahsediliyor; ama Anadolu’nun birçok yeri delik deşik, hangisini rehabilite edebildik? Bu duruma ‘dur’ demeliyiz. Meclis bu konuyu 8 kez reddetti ve Danıştay iptal etti.”
– “ÇED; doğayı, yaşamı ve insanları olası olumsuzluklardan korumak için bir süreçtir. Bir planlama sürecini kısa bir zaman dilimine sıkıştırmaya çalışıyorsunuz. Bunun için yeterli bürokrat var mı? O kişiyi Genel Müdür yapacaksınız ama ÇED’e imza atmasına izin vermeyeceksiniz, bu durumu kabullenmek mümkün değil. Doğal varlıklarımız, gelecek nesillerin yaşam hakkını korumalıdır.”